‘Centilmenler Kulübü’
Milliyet Spor’un eski emektarlarından sevgili meslektaşlarımız Özgür Özgürengin ve Ali Ergöçmez, 1959’da başlayan en büyük futbol maceramız, bugünkü adıyla Süper Lig organizasyonumuz için birkaç yıl önce delinin pösteki tüylerini sayması gibi çok zor bir işe girişmişler… Bir anlamda 65 yılın kılcal damarlarına girmişler. Sonunda bence çok değerli bulgulara ulaşmışlar.
35 bin aday… 25 bin maç.. 124 futbolcu.
Dikkat edin, başlangıçtan bugüne (lig durmuyor, biliyorsunuz) tüm takımların sahaya çıkıp 10 dakika oynayanlar dahil tüm futbolcularıyla ince hesaplardan geçtiği bir çalışma bu.
Çalışmanın adı “CENTİLMENLER KULÜBÜ”… Oyundaki tüm emek kahramanlarını didik didik sayıp incelemişler… Sonunda ortaya göz kamaştırıcı bir sonuç çıkmış. Süper Lig’de başlangıçtan bugüne en az 250 maç ve üzerinde oynayan futbolculardan 11’i seçilip “ALTIN ONBİR” oluşturulmuş. Sonra da o altın takımın kariyerleri boyunca “kırmızı kart görmemiş “centilmenleri” çıkmış ortaya:
Cüneyt Tanman (533 maç), Oğuz Çetin (503), Rıza Çalımbay (494), Şenol Güneş (470), Aykut Kocaman (348)
Altın Onbir’in tamamı, TFF’nin düzenleyeceği ödül töreninden önce açıklanacak.
Çalışma non stop devam ediyor. Özgür ve Ali, bu araştırmanın telif haklarına sahip. İzmir’deki 10 futbol kulübünün kurduğu Ali Erten başkanlığında İZVAK da bu çalışmayı destekliyor. TFF önümüzdeki günlerde konuyu gündemine alarak resmi bir tören düzenlemeyi amaçlıyor.
En centilmen Güvenç Kurtar
Centilmenler Kulübü’nün çalışmaları sırasında Özgür ve Ali, Beşiktaş’ta oynayan ünlü Güvenç Kurtar hocayı da görmüşler ve “Hocam bravo. Onca maçta hiç kırmızı kart görmediğini tespit ettik. Ödül almaya hazırlan” demişler. Güvenç Hoca gülmüş: “Yahu aslında kırmızıyı gördüm. Devre arasında hakem koridorda beni kovalayarak kırmızı kartı gösterdi! Çocuklar aman dikkat… Bir ödül uğruna sahteci olmayalım!”
Abdi İpekçi-Güneri Cıvaoğlu
Sevgili Güneri ağabeyi de kaybettik. Bu sonbaharda Eylül – Ekim, medya kahramanlarının sararmış yapraklar gibi toprağa düşmesiyle yaşandı. Güneri ağabeyle Tercüman’da birlikte çalıştık. Genel Yayın yönetmenimizdi. Hayatın her alanıyla, en güncel haberleri kovalayarak ilgilenirdi. O da tek başına gazete dolduracak kadar bilgi ve haber sahibi bir ustamızdı. Metin Toker’in yardımcılarından biri olarak yetişmişti. Bana dönük takdir edici söz ve yazılarını unutamam. Zaman zaman bir başlık ve yazımı çok beğendiğinde Bijen İris’le “çikolata parası” gönderdiği de olurdu. Onunla öykülerim var. Günün birinde ayrıntılarıyla yazarım. Işığında uyusun sevgili ağabeyimiz. Ailesine ve tüm meslektaşlarıma baş sağlığı dilerim.
Abdi İpekçi’ye gelince… Mesleğimizin ölümsüz şehidi, biliyorsunuz bir dönem Topkapı’daki spor salonunda adıyla yaşadı. Şimdi herkes birbirine soruyor: “Basketbol Eğitim ve Gelişim Merkezi’ne adı verilmeyecek mi?” Açılıştan aylar önce TBF Başkanı Hidayet Türkoğlu açıklamış: “Büyük tesisimizde salon, kütüphane gibi çok özel yerlere Abdi İpekçi adı verilecektir. Kimsenin kuşkusu olmasın.”