Birileri, Trabzonspor’un rakiplerine para verip ‘şampiyonu böl, parçala…’ deseydi, bu kadarını yapamazdı, daha doğrusu bu denli başarılı olamazdı.
Bir yıl evvel göz kamaştıran, şampiyon olan bir takımın birkaç ay içerisinde bu durumlara düşmesi inanılır gibi değil! Filim deseniz filim değil, rüya deseniz rüya değil…
Şampiyonlukta yönetimin, teknik adamların ve oyuncuların katkısı eyvallah, lakin Trabzonspor’un en büyük gücü; camianın kenetlenmesidir, bordo-mavili takıma verdiği enerjidir…
Doğru planlama zamanında yapılmış olsaydı, bu yıl da şampiyonluğun en büyük adaylarından biriydi.
Gel gör ki yıllar sonra gelen şampiyonluk, camiayı daha sıkı kenetlemesi beklenirken, camiada kerameti kendinden bilen kişilerin sayısını artırdı:
‘Ben yaptım oldu…!’
E, boşuna dememişler ‘Trabzonspor’un en büyük rakibi kendi içindedir’
Ayrıca şampiyon yönetimin olağanüstü kongre kararı için bu kadar acele etmesine gerek yoktu. Zira kredileri vardı, yıllar sonra gelen şampiyonluğun hatırı vardı. Vedalaşmalar şık olmadı, zamanı da değildi.
Yaşananlar tam bir depremdi; yönetim ortadan bölündü! Teknik adam ayrıldı. Camia birkaç parçaya bölündü, enerjisi düştü, moraller yerler bir…
Hiç kimse kusura bakmasın, Trabzonsporlular hariç hiç kimse bu kadarını yapamazdı, beceremezdi.
Trabzonspor’un düştüğü, düşürüldüğü durum ders olarak anlatılmalı. Anlatılmalı ki benzer olaylar başka kulüplerimizin başına gelmesin.
Şampiyonluğu göz kamaştıran muhteşem bir yapı olarak düşünün, ışıl ışıl, rengarenk…
Sezonun açılmasıyla pırıl pırıl olan o ihtişamlı yapının yanlış kadro mühendisliğiyle, kolanlarının birer birer kesilmeye başlandığını anlamak için kâhin olmaya gerek yoktu.
İlim ile bilime sarılmak sadece depreme önlem için şart değildir, futbol için de geçerlidir… Futbolun doğrularından ayrılırsanız; kumdan kale gibi dağılır, yerle bir olursunuz!
Düşüş, sallantı geçtiğimiz sezonun ortalarından itibaren kendini belli etmeye başlamıştı ki, tedbir alınmalıydı, alınmadı. Şampiyonluk yolundaki strese yorumlandı. Dememiz o, güçlendirme çalışmalarına o tarih start verilmeliydi.
Liglerin başlamasıyla birlikte alınan kötü sonuçlar Trabzonspor’u daha çok sallamaya başlamışken…
Milyonlarca Trabzonsporlu canı gibi sevdiği takımının durumuna, oyununa üzülüp kafa yorup çareler ararken, Trabzonspor’u yönetenler aylardır birbirleriyle mesafeliymiş, kendi arasında bölünmüş, kapalı kapılar ardında neler dönüyormuş meğer! ‘Yan yana… Omuz omuza’ cümlesi, sözden ibaretmiş birader.
Oysa Trabzonspor çatısı altında dargınlık olmaz diyen her Trabzonsporlu, yıllardır birbirine küskün olanlara çağrıda bulunmuştur:
Trabzonspor’un etrafında kenetlenin, gölgesinde dinlenin.
Trabzonspor’un düştüğü duruma üzülmemek elde değil. Havaya savrulan onca paraya mı acıyacaksın, boşa harcanan koca sezona mı yanacaksın!
En büyük dileğimiz, benzer olayların bir daha yaşanmaması, Trabzonspor’un bu süreci az hasarla atlatıp, kongreden güçlenerek tekrar geri dönmesidir…