Her maçın ayrı bir hikayesi vardır. Dün geceki hikâyenin de güzel başlayıp, harika bitmesi için bilinen tüm dualar okundu; ülke puanı ve Trabzonspor için…
Şifre; iki farkı galibiyet, parola; Şampiyonlar Ligi. Siz bakmayın ilk yarının golsüz bittiğine. Trabzonsporlu oyuncuların kaçırdığı o kadar pozisyon var ki… Bardhi bir yandan, Djaniny’i diğer yandan, Cornelius havadan, neler kaçtı neler…
Onlardan biri gol olsa, rahatlayacağız, derin bir nefes alacağız. Trabzonspor’un ikiyi bulması işten değildi. Hele Djaniny’nin, Ryan ile karşı karşıya kaldığı o an. Djaniny, topun altına girip kalecinin üstünden aşırabilse...
Doğrusunu söylemek gerekirse, futbol şansı da Danimarkalı oyuncuların yanındaydı, bilhassa kaleci Ryan’nın…
Anlayacağınız bilhassa ilk yarı salladı ama yıkamadı Trabzonspor. Kopenhaglı oyuncular oyun disiplininden hiç kopmadılar. Her alanda inanılmaz pres yaptılar, iyi alan daraltılar. Ayrıca hiç hata yapmadılar.
75’te Ryan’ın inanılmaz çıkardığı top, maçın en büyük kırılma anı idi. Orta sahada Hamsik gibi bir lider ve Vişça gibi bir kanat oyuncusunun olmaması bordo-mavililer için büyük şansızlıktı…
İkinci yarı, ilk yarıda izlediğimiz Trabzonspor’dan eser yoktu, onu da yazmadan geçmeyelim…
Netice itibariyle böyle bir maçta girmiş olduğunuz pozisyonları değerlendirmeniz gerekir. Atamazsanız; sonunun harika olmasını istediğiniz, beklediğiniz, dilediğiniz Şampiyon Ligi hikayesi daha başlamadan bitmiş olur, dün gece bittiği gibi…
Bir başka deyişle Ryan, böyle olmasını istedi…