Aksal Yavuz

Aksal Yavuz

aksalyavuz@hotmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Şampiyonlar Ligi’ne gidememek dünyanın sonu değil! Morallerin yerle bir olduğu doğru da… Hayat da, ligler de devam ettiğine göre geleceğe bakmak gerekir.
Avrupa Ligi’nde rakiplerin Trabzonspor’un dişine göre olması; bozulan morallere ilaç gibi geldi! Eksik bölgelere takviye yapılması da moralleri biraz daha yukarı çekti.
Rakiplerinin güçlendiği sezonda, bordo-mavililer köprüden önce son çıkışta o takviyeleri yapmamış olsaydı hem Avrupa Ligi’nde hem de Süper Lig’de sıkıntı yaşayabilirdi. Bunun bir de Ziraat Türkiye Kupası maçları ayağı var.
Düşünün, Visca ve Hamsik yoktu zaten, Uğurcan, Bakasetas ve Ömür de sakatlar kervanına eklendi. Anlayacağınız şampiyon kadronun yarısı yoktu dün gece. Muhammet Taha’nın da ilk resmi maçıydı.
Genç kaleciye parantez açarak başlayalım, 31. dakikada Mertens’in vurduğu topa sakız gibi uzayarak kurtarması hem izleyenlere hem de takım arkadaşlarına derin bir oh çektirdi! Tıpkı ilk yarı Trezeguet ve Djaniny’nin pozisyonlarında Galatasaraylıların çektiği gibi!
Djaniny ilk yarı bordo-mavililerin en zayıf halkası olurken, Bartra, defansın adeta sigortası gibiydi!
İkinci yarı daha etkili oynayan taraf Galatasaray’dı. Sarı-kırmızıların etkili oyununda en büyük faktör, Siopis’in olmamasıydı.
Hata yapanın kaybedeceği, defans arkasına atılan toplarla kazanılacak bir karşılaşmaydı. Bordo-mavili takım defansının 78’de yaptığı bir hata vardı ki Gomis’in kaçırdığı…
Maçın kırılma anları Taha’nın 85’te yaptığı inanılmaz kurtarışı ve son bölümde tartışmaya açık penaltı pozisyonu…
İki takım oyuncularını kutlamak gerekir, o sıcak ve nemli havada inanılmaz mücadele ettiler. Oyunu çirkinleştirmeden, olur olmaz pozisyonlara itiraz etmeden, rakiplerinin hata yapmasını beklediler.
Gbamin’i anlatmaya gerek yok, zamanla ne kadar yerinde bir transfer olduğu daha iyi anlaşılacak.
Uzun lafın kısası eksikleri çok olmasına rağmen Trabzonspor kaybetmedi…