Basel’de Trabzonspor’u lime lime doğrayan Lahoz var ya…
Hani şu; Gomez’e yapılan harekete önce penaltı diyen, VAR’ın uyarısıyla iptal eden.
Trabzonsporlu oyunculara onca faul yapılmasına rağmen rakibe kart göstermeyen, dahası verdiği- vermediği kararlarla bordo-mavili oyuncuları sindiren, kısaca maçın içine eden…!
Trabzon’da Gomez’in sayılmayan golünde ofsayt çizgisi Trabzonsporlu oyuncunun ayağından değil elinden çizilen karşılaşmanın rövanşı, Denswil’in attığı golde çizginin Baselli oyuncunun elinden değil ayağından çekilen maçı yöneten İspanyol hakemden bahsediyoruz.
O hakem ödüllendirilmiş olacak ki bu hafta Arsenal-Sporting maçına verilmiş.
E, bal tutan parmağını yalarmış! Ne de olsa İsviçre’nin takımı Basel’in Avrupa’dan elenmesine gönlü razı gelmemiş. Avucunu yalayacak değildi ya, o kadarcık olsun, hak etmiş(!)
Trabzonspor’un Avrupa’ya veda etmesinde hakemlerin ve de VAR’ın ne kadar etkin rol oynadıklarına şahit olduk, fakat son tahlilde bunu çok daha iyi anlamış olduk.
Diğer temsilcilerimiz için de birkaç kelam etmek gerekirse…
Elenmez diye tahmin ettiğimiz, çok şey beklediğimiz MP Başakşehir’in altı dakikada 4 gol yiyerek dağılması; oyuncularımızın, daha doğrusu takımlarımızın ne kadar kırılgan olduklarının en büyük göstergesi değil mi?
Fenerbahçe ile Sevilla’yı teraziye koysalar; kefelerin biri yani Fenerbahçe’nin tarafı ağır basar.
Sarı-lacivertli takım 1-0 öne geçmişken, oyuncuların oynama, tribünlerin oynatma coşkusu artmışken, rakip neye uğradığını şaşırmışken, kime hizmet ettiği anlaşılmayan birkaç kişinin maçın bitimine onca zaman varken, sahaya yabancı cisim atmasının ne gibi mantığı ne gibi açıklaması olabilir?
Sıkıntılı dakikalar yaşayan, panik yapmaya başlayan rakip için bundan daha güzel bir ödül, nimet olabilir mi? Elin oğlu kaçırır mı bu ikramı, değerlendirmez mi ayağına gelen fırsatı! Zamana oynadılar, yerden kalkmadılar. Hakemlerin de canına minnet!
Sivasspor kısıtlı imkanlar dahilinde Avrupa’da iyi işlere imza attı; alkışı sonuna dek hak ettiler. Ayrıca kırmızı-beyazlı takımın gücü bu kadar.
Her şey iyi güzel de, kendini bilmez birinin sahaya inip Bianco’ya yumruk atması inanılır gibi değil.
Aslında o yumruk Fiorentinalı oyuncuya değil; Sivasspor’a, hepimize, ülke futboluna atıldı!
Ülke futbolunun, bir şehrin, bir camianın, bir kulübün kaderiyle bu şekil oynamaya kalkan kişi ve kişiler en ağır cezayı hak ediyor, bırakın statlarda maç izlemeyi, kapalı ve açık spor sahalarının yanından dahi geçmelerine müsaade edilmemeli!