21.07.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:
ANKARA Milliyet
Almanya ile Türkiye arasında, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından terör örgütü üyelerinin Türkiye’ye iadesi tartışmasıyla başlayan, 16 Nisan referandumu sürecinde Türk siyasetçilerin bu ülkede konuşma yapmasının engellenmesi ve Alman siyasetçilerin İncirlik Üssü ziyaretine izin verilmemesi ekseninde devam eden diplomatik gerilim, Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in dünkü açıklamalarıyla yeni bir boyut kazandı.
Son olarak Büyükada’da yapılan operasyonda bir Alman vatandaşının “terör örgütüne yardım” suçlamasıyla tutuklanması üzerine konuşan Alman Bakan’ın, Türkiye’ye yönelik eleştiri ve yaptırım sinyallerine Ankara’nın tepkisi sert oldu.
Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in ülke gündeminin ilk sırasına oturan açıklamalarına Türkiye’den sert yanıtlar geldi.
‘Boyun eğmeyiz’
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Gabriel’in Türkiye’de teröre destek verenlerin ve casusluk suçlamasıyla tutuklananların serbest bırakılmasını talep ettiğini hatta Türkiye’ye bunun için süre verdiğini anımsatarak, “Yani Türk yargısını hiçe sayan ve diplomatik nezaketten uzak bir yaklaşım ve üslupla böyle bir talepte bulunuyor” dedi. Türkiye söylediğinde “yargı tarafsız, bağımsız, görevini yapıyor” denildiğini ancak Türkiye’ye gelince “derhal çıkartın” gibi bir tutumun bulunduğunu ifade eden Çavuşoğlu, bunun çifte standart olduğunu, Türkiye’nin bunu kabul etmediğini söyledi.
Çavuşoğlu, “Türkiye’ye yönelik bu tür tehditleri olgun ve ciddi bir devlete yakıştıramıyoruz. Esasen Berlin, Türkiye’yi ve Türkleri en iyi bilen başkenttir. Tarih boyunca tüm kurulan Türk devletlerinin, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk milletinin hiçbir tehdit ve şantaj karşısında boyun eğmediğini en iyi Almanya bilir, Berlin bilir. Dolayısıyla bu tehditlerin de şantajların da Türkiye’de karşılık bulmayacağını bilmesi gerekiyor” dedi.
Çavuşoğlu, “Yargımızın gereğini yapacağı konusunda kimseye söz söyletmeyiz. Bize bu yönde yapılan tehditleri de aynı devlet ciddiyetiyle değerlendirir ve bunun karşılığını da elbette veririz. Gabriel’in yargıya müdahale taleplerini reddetmem üzerine yaptığı hırçın açıklamalar da doğrusu iki ülkenin dostluğuna da müttefikliğine de sığmaz, birçok alanda yaptığımız iş birliğiyle de bağdaşmaz” diye konuştu.
‘Teröre seyirciler’
Çavuşoğlu, “Türkiye Cumhuriyeti olarak, teröre ve terör örgütlerine karşı ciddi mücadele veriyoruz. PKK ve FETÖ köşeye sıkışmış durumda” dedi. Çavuşoğlu, bu iki örgütün sığındığı ana ülkenin dost ve müttefik bilinen Almanya olduğunu belirterek Almanya’nın devleti yıkmak isteyen örgütlere kendi topraklarında faaliyet göstermelerine izin verdiğini ve seyirci kaldığını kaydetti.
Gabriel ne dedi?
Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, “Türkiye politikasını yeniden düzenlememiz gerekiyor. Kimsenin hukuki güvencesinin olmadığı bir ülkeye yatırım yapılması tavsiyesinde bulunamayız. Bundan dolayı federal hükümetin Alman yatırımlarının gerçekleştirilmesi konusunda nasıl garanti vereceğini göremiyorum” ifadelerini kullandı.
‘Tek taraflı, çarpık yaklaşımın örneği’
Dışişleri Bakanlığı’ndan dün yapılan yazılı açıklamada şunlar kaydedildi: “Almanya, bir yandan devletimizin bekasını hedef alan PKK ve FETÖ terör örgütleri üyelerinin kendi topraklarında rahatça dolaşmasına göz yummakta, diğer yandan da ülkemizde terör suçundan gözaltına alınan veya tutuklanan şahısların da yargıdan muaf tutularak serbest bırakılması gibi kabul edilemez taleplerde bulunmaktadır. Alman makamları, Milletvekillerimiz ve Bakanlarımızın Almanya’da vatandaşlarımızla buluşmasına engel olurken, terör örgütüyle yakın duran Alman parlamenterlerin egemenliğimiz altındaki askeri üsleri diledikleri zamanda ziyaret etmesini hak olarak göstermeye çalışmaktadır. Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in bugünkü (dünkü) ifadeleri de söz konusu tek taraflı, çarpık yaklaşımın son ve kabul edilemez örneğidir. Bunu Almanya’nın gerçek niyetinin tezahürü olarak görüyoruz.
Gereken tepki gösterilecek
Bakan Gabriel, Türk yargısına müdahaleye izin vermediğimiz için tehditkâr ifadeler kullanmaktadır. Gümrük Birliği güncellemesi AB’nin kendi çıkarlarını da gözeterek getirdiği bir öneridir. AB, 18 Mart Mutabakatı kapsamındaki taahhütlerini dahi bugüne kadar tam olarak karşılamamışken, AB fonlarından bahsedilmesi tutarsız bir yaklaşımdır. Seyahat uyarısı ise, hedefi kasıtlı olarak saptırılmış bir düzenlemedir. Ülkemiz yargının bağımsızlığından, terörle ve teröristle mücadelesinden kredi, fon tahsisi, Gümrük Birliği gibi maddi konular için taviz vermeyecek ve hayati çıkarlarına yönelik tehditlerle mücadeleyi maddi çıkarlarla karıştırmayacak kadar ciddi bir devlet anlayışına sahiptir. Türkiye karşıtlığı üzerinden prim yapma çabalarının farklı platformlara taşınmasına da gereken tepki gösterilecektir.”
‘Dost görmek istiyoruz’
Dışişleri Bakanlığı açıklamasını şöyle bitirdi: “Almanya’yı müttefik ve dost bir ülke olarak görmeye devam etmek istiyoruz. Almanya’nın terörle mücadele ve Türkiye’nin güvenliği konusundaki haklı beklentilerimizi anlamasını ve ortak çıkarlarımızı stratejik bir vizyonla değerlendirmesini umuyoruz. İlişkilerimiz şantaj ve tehditle değil, uluslararası kabul görmüş norm ve ilkeler temelinde yürütülmelidir.”
‘Almanlar yanlış yapıyor’
Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, Almanya’nın Türkiye’ye yönelik açıklamalarına ilişkin olarak şunları kaydetti: “Almanlar yanlış yapıyorlar. Yanlış bir gerginlik politikası izliyorlar. Umut ederimki bunlardan vazgeçerler. Biz işin rasyonel politika tarafına çok önem veriyoruz. Elbette ilişkilerimizin iyi olmasını arzu ederiz. Ama hakikaten bunları zedeleyebilecek ifadeler zikredildiğinde de bunları kabul etmemiz mümkün değil. Asla bu kabil ifadeleri kabul etmeyiz.”
‘Kimse bize parmak sallamasın’
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da Alman bakanın sözlerini şöyle değerlendirdi: “Bu talihsiz açıklamaların Almanya’da yaklaşmakta olan seçimlere yönelik bir iç siyaset yatırımı olduğunu düşünüyoruz. Almanya’da moda haline geldi Türkiye karşıtlığı. Özellikle sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik paronaya düzeyindeki husumetin karşıtlığın Alman siyasetinde prim yapmaya başladığını görenler şimdi bu vagona atlayarak kendilerince puan toplamaya çalışıyorlar. Onların akıl tutulmasından kurtularak rasyonel bir şekilde düşünmeleri gerekiyor. FETÖ’cülerin en çok gittiği yer Almanya oluyor. Bununla ilgili dosyaları önlerine koyduğumuzda yargı bağımsızlığı var diyorlar. Türkiye’de niye saygı duymuyorlar? Türkiye’de yargının sürekli talimat alan bir kurum olmasını istiyorlar talimatı da kendileri verecekmiş. Bu bir kere her şeyden önce Türk yargısına bir saygısızlıktır. Buradaki yargıya saygılı olacaklar. Türkiye’ye giden Alman vatandaşlarının güvende olmadığı, Türkiye’deki Alman firmalarının tereddüdü olduğu yönündeki açıklamaları şiddetle kanıyoruz. Böyle bir şey asla söz konusu değil. Küçük siyasi hesaplarla ekonomik ilişkileri gölgelemeye çalışmak kabul edilebilir bir şey değil. Burada soruşturma konusu olan kişiler kimlerdir? Polisin ve yargının tespit ettiği kadarıyla illegal faaliyet içerisinde olan kişilerdir. Bunlarla Alman vatandaşlarını aynı kefeye koymak siyasi sorumsuzluktur. Biz Almanya ile ilişkilerimizin iyi olmasını istiyoruz. Ama kimse parmak sallayarak Türkiye’yi hizaya getirmeye çalışmasın. Bu tür popülist çıkışlarla Türk - Alman ilişkilerini gölgelemek yerine reel sorunlara yönelmeleri ve ilişkileri olması gereken raya oturtmaları gerekmektedir.”