28.06.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:
ANKARA AA
İşitme engelli kavas Hatice Çörten, 31 yıl önce Mecliste hizmetli olarak görev yapmaya başladığını söyledi. Şu anda Meclis Hastanesinde görevli olduğunu anlatan Çörten, işitme engelli kavaslarla birlikte TBMM Genel Kurulunun kapalı oturumlarında çalıştığını kaydetti. Çörten, kapalı oturumların çok özel toplantılar olduğunu ve bu toplantılarda neler konuşulduğunu bilmediklerini belirterek, “Biz konuyu bilmiyoruz, bana verilen görevi yapıyorum; evrakı dağıtıyorum, milletvekilleri benden kağıt, kalem gibi bir şey istediklerinde onu yerine getiriyorum” dedi.
“Sezgin’i severdim’
Kapalı oturumlara ilişkin bir anısı sorulan Çörten, “İsmet Sezgin’i çok severdim, bize çok iyi davranırdı, bizimle iletişim kurmaya çalışırdı. Ona işaret dilini hafif hafif öğretmeye çalışırdım” yanıtını verdi. Çörten, ne zaman işitme engelli olduğunun sorulması üzerine, “Ben normal doğdum. 4,5 yaşında geçirdiğim menenjit hastalığından dolayı işitme engelli oldum” dedi.
“Aile ile iletişimi nasıl sağlıyorsunuz?” sorusuna, Çörten, “Bir tane çocuğum var, o konuşabiliyor. Eşimin biraz konuşma yeteneği var ama işaret dilini biliyor. Aile içerisinde iletişimde sıkıntı olmuyor” karşılığını verdi. Çörten, köyde dünyaya geldiğini, köyde işaret dilini bilen kimse olmadığı için zorlandığını kaydederek, “Okulda işaret dilini öğrendim. Dış dünyada insanlarla iletişimde zorluk çekiyorum ama genellikle kendi grubumuzla birlikte olduğumuz için çok fazla zorluk yaşamıyorum” ifadesini kullandı.
‘Dert anlatamadım’
13 yıldır Mecliste çalıştığını belirten kavas Naim İşeri de zaman zaman Genel Kuruldaki kapalı oturumlarda görev yaptığını söyledi. “Genel Kurulda masaların üzerlerine evrakları bırakıyoruz. Milletvekilleri bir şey istedikleri ya da ihtiyaçları olduğu zaman onları yerine getiriyoruz” diyen İşeri, 2 yaşında geçirdiği hastalık nedeniyle işitme engelli olduğunu kaydetti. İşeri, anne ve babasının konuşabildiğini ifade ederek, “Dört kardeşiz. Ağabeyim ve küçük kardeşim işitme engelli, diğer bir kardeşim işe konuşabiliyor. Anne babam işaret dilini bilmediği için zaman zaman zorlanıyoruz iletişimde. Kardeşlerimle ise iletişimimiz iyi” dedi.
İşeri, “Dışarıda insanlarla iletişimde en çok nerede zorluk çekiyorsunuz?” sorusu üzerine şunları söyledi:
“Geçen gün Gazi Hastanesine gittim. Biz işaret dilini bildiğimiz için yazı dilini çok fazla bilmiyoruz. İşaret dilini cümleye çok fazla aktaramıyoruz. Doktor benden yazmamı istedi, ben çok karmaşık bir şey yazdım, doktor da anlamadı. Doktor beni muayene etti, benden kan alındı. Sonuçları doktora getirdim verdim ve çıktım hastaneden. Başka bir şey yapamadım. Eğer o hastanede işaret dilini bilen bir görevli olsaydı, ben çok daha kolay derdimi anlatır ve bu kadar sorun yaşamazdım.”
‘Çocuğum konuşuyor’
Kavas İzzet Bozkurt duyamadıkları için Genel Kuruldaki gizli toplantılarda görevlendirildiklerini, çok önemli olaylara ve tarihe tanıklık ettiklerini belirtti.
“Bir gün gizli bir toplantıya girdim, evrakı bana verdiler ‘aman bunu göstermeden götür’ dediler” diyen Bozkurt, “Evrakı aldıktan sonra hemen kapattım, istenilen kişiye götürdüm ve oraya bıraktım. Biz Genel Kurulda milletvekillerinin ihtiyaçlarını karşılıyoruz” dedi.
Bozkurt, geçmiş dönemlerdeki siyasetçilerden en çok Hikmet Çetin’i sevdiğini, onunla iletişiminin iyi olduğunu söyledi.
Doğuştan işitme engelli olan Bozkurt, anne ve babasının hayatta olmadığını, çocuğunun konuşabildiğini, eşinin ise işitme engeli bulunduğunu kaydetti. Bozkurt, konuşamadıkları için toplum içinde çoğu zaman sıkıntılar yaşadıklarını ifade ederek, “Bizim de diğer insanlar gibi her şeyden eşit olarak yararlanmamız gerekiyor ama maalesef yararlanamıyoruz. Gittiğimiz hastane, kamu binası gibi yerlerde işaret dilini bilen birisi yoksa yazmaya çalışıyoruz ama çoğu zaman anlaşamıyoruz. Bu yüzden kamu hizmetlerinde işaret dilini bilen birilerinin görevlendirilmesi gerekir” diye konuştu.