Siyaset”Spagetti kelimesini örgütsel delil yaptılar”

”Spagetti kelimesini örgütsel delil yaptılar”

05.11.2009 - 17:17 | Son Güncellenme:

.

”Spagetti kelimesini örgütsel delil yaptılar”

Cumhuriyet Çalışma Grubu adında bir grup bilmediğini belirten Hasan Atilla Uğur, meslek hayatı boyunca böyle bir yerde çalışmadığını sanıklardan Cihandar Hasanhanoğlu ve Mustafa Koç’un da böyle bir oluşumda çalıştıklarını görmediğini, duymadığını söyledi.

Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün de savcılara verdiği ifadesinde Cumhuriyet Çalışma Grubu diye bir şey duymadığını ve bilmediğini söylediğini ifade eden Hasan Atilla Uğur, "Böyle bir birim bulunsa idi. Genelkurmay başkanı dahil tüm komuta katının bilgisi olurdu" dedi.

Hasan Atilla Uğur, sözde bu çalışma grubunun nüvesi olarak lanse edilmeye çalışılan ’Yönetim Şube Müdürlüğü’nün ise emir ve onay ile kurulmuş tamamen yasal bir şube müdürlüğü olduğunu ve kendi başkanlığını yaptığı daireye bağlı olmadığını söyledi.

SPAGETTİ KELİMESİNİ ÖRGÜTSEL DELİL YAPTI Emekli olduktan sonra arkadaşı olan B.G.’nin M. isimli şirketinde danışmanlık yaptığını belirten Hasan Atilla Uğur, şirket sahibi ve çalışanları ile yaptığı telefon görüşmelerinin örgüt delili olarak değerlendirildiğini öne sürdü. Bir telefon konuşmasında kullandığı spagetti kelimesinin örgütsel delil olarak kullanıldığını ileri süren Hasan Atilla Uğur, Bu görüşmede konu edilen olay Sanayi Müsteşarlığı’nın açtığı uydu projesi ihalesi ile ilgili İtalyan Tele Spazio firmasından bahsettiğini söyledi.

SAVCI ÖZ, KANUNSUZ TEKLİFTE BULUNDU Gözaltında alınıp savcılığa çıkartıldığında Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’ın kendisine kanunsuz tekliflerde bulunulduğunu ancak bunları reddettiğini belirten Hasan Atilla Uğur, ”Kanunsuz tekliflerinin geri tepmesi ve işbirliğine gitmediğim için beni örgüt üyeliğinden örgüt ara yöneticiliğine terfi ettirmişlerdir" dedi.

APO, 'VAY BE ŞEREFSİZ’, DİYECEKTİR Hazırlanan iddianamede bazı ihalelerde sonuç alabilmek için kamu görevlilerine lüks otellerde pahalı hayat kadınları ayarladıkları şeklinde bölümlerin bulunduğunu belirten Hasan Atilla Uğur, ”Akılları sıra bana burada ifade etmekten hicap duyacağım ahlaksız bir tanımlamayı yapıştırmak istemişlerdir. Bunu ispat etmek zorundadırlar. Hangi ihale karşılığında hangi ihale ile ilgili yetkili bir kamu görevlisine bu yapılmıştır. Bunun sonucunda hangi ihale alınmıştır. Bunu ispat etmeliler. Sorguladığım Apo bile beni oradan izleyerek vay be şerefsiz diyecektir. Bana böyle bir yafta yapıştırılmak isteniyor" dedi.

ÖZKÖK, BALBAY’LA GÖRÜŞMEMİ İSTEMEDİ 2004 yılının Mart ayında Jandarma Genel Komutanı’nın Ankara dışında olduğu dönemde Genelkurmay Başkanı tarafından çağırıldığını söyleyen Hasan Atilla Uğur, “Tuğgeneral Levent Ersöz ile Hilmi Özkök’ün yanına gittik. Birlikte görüştük. Tek olarak da görüştük. Bu görüşmede ’sen geleceği olan bir albaysın neden başkomutanın, yani benim aleyhime yazan gazeteci ile görüşüyorsun?’ diye sordu. Bende kendisine istihbarat başkanlığında çalışan bir subay olarak görüşmem emredilen kişilerle görüştüğümü söyledim. Bana, Mustafa Balbay’a çok kızdığını ve bir daha kendisiyle görüşmemi istemediğini söyledi" dedi.

Hasan Atilla Uğur savunmasının devamında, "Hilmi Özkök, kendileri ile ilgili sağdan ve soldan bazı istihbarat birimlerinden bilgiler geldiğini ancak kendisinin bunlara inanmadığını söyledi. ’Sivil istihbarat birimleri beni dinleyebilir mi? Bilgisayarıma girebilirler mi?’ diye sordu. Geniş bir şekilde izah ettik"diye konuştular.

SAĞDAN SOLDAN TOPLANAN SİLAHLARLA YÖNETİM ELE GEÇİRİLMEZ Hasan Atilla Uğur savunmasının devamında şunları anlattı: "Temel suç nedir? ’Silahlı kuvvetlerin ’darbe’ yapması mı?’, yoksa birilerinin ’yönetimi ele geçirmesi mi?’ iddianameyi yazanların buna bir karar vermesi gerekirdi. Eğer örgüt silahlı kuvvetler ise, sağdan soldan silah bulmasına gerek yok, zaten yeterli silah ve teçhizatı vardı. Yok, Silahlı kuvvetlerin darbe yapması söz konusu değil ise, silahlı kuvvetler mevcut iken, hiçbir güç " yasama ve yürütme organını ortadan kaldırmaya teşebbüs edemez, yapamaz. Ayrıca, sağdan soldan temin edilen ve saklanan silahlarla yönetim ele geçirilemez. Kaldı ki yıllardır her türlü iç ve dış destekle, hem de birçok ağır ve hafif silaha sahip olmasına rağmen PKK terör örgütünün yaklaşık 25 yıldır, bu işi gerçekleştiremediğini görüyoruz. Tersini kabul etmek, ülkemize, TSK ya hakarettir."

EMİR VERDİLER, KAYDA ALDIM Yaptığı bütün görüşmeleri emir ile yaptığını ifade eden Hasan Atilla Uğur, "Jandrama Genel Komutanlığının emri ile yapılmıştır. Bu görüşmeler nasıl suç diye benim haneme yazılır. Anlamıyorum. Orada görevimi yapıyorum görevim gereği kayda alıyorum" dedi.

Ergenekon ana davasının sanıklarından Cumhuriyet Gazetesi imtiyaz sahibi İlhan Selçuk’u hayatında hiç görmediğini belirten Hasan Atilla Uğur, ikinci Ergenekon davasının sanıklarından Prof. Dr. Erol Manisalı’yı da tanımadığını söyledi. Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay ile ikinci Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından emekli Tuğgeneral Levent Ersöz’ün odasında tanıştığını ifade eden Hasan Atilla Uğur, "Kendisi ile 23 Aralık 2003 ve 05 Ocak 2004 tarihlerinde olmak üzere iki kez görüşülmüştür. Ve bu görüşmeler İstihbarat Başkanı Levent Ersöz’e Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur tarafından verilen emir doğrultusunda yapılmıştır. İstihbarat personeli, bir kişi ile görüşme talimatı aldığında karşısındaki şahsın rahat olması, niyet ve maksadının ne olduğunun tam anlaşılması için çeşitli görüşler beyan edebilir, bu istihbaratın tekniğidir. Ayrıca bu görüşmelerin hiçbirisi de suç değildir. Emirle yapılmış ve üst makama arz edilmiştir" diye konuştu. Gözaltına alındığında adliyede yapılan sorgusunda tutanağa Tuncay Özkan ile de görüştüğüne dair yanlış bir beyanın yazıldığını belirten Hasan Atilla Uğur, cezaevine girene kadar Tuncay Özkan’ı tanımadığını, görüşmediğini söyledi.

ERUYGUR’LA TELEFON GÖRÜŞMESİ YAPMADIM İddianamede ikinci Ergenekon davasının sanıklarından emekli Orgeneral Şener Eruygur ile de 8 kez telefon görüşmesi yaptığı iddialarının asılsız olduğunu ifade eden Hasan Atilla Uğur, "TİB’den gelen kayıtlara göre Şener Eruygur ile yaptığım 8 telefon görüşmesi yoktur, sadece içeriği belli olmayan iki telefon mesajı vardır. Ama ben bu mesajları gönderdiğimi de hatırlamıyorum. Bayramlarda Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral Hilmi Özkek’e, valilere, emniyet müdürlerine, milletvekillerine mesaj gönderiyorum. Onlarda mı terörist? Bu mantığı şiddetle reddediyorum" dedi.

NASIL BİR DUYGU OLDUĞUNU ANLATAMAM Tutuklandıktan sonra sevk edildiği Tekirdağ F tipi cezaevinde terör örgütü üyelerinin küfürlerine maruz kaldığını, kendisene kola şişeleri attıklarını söyleyen Hasan Atilla Uğur, “Devlet alacak, kullanacak. Kullanacak tabii ki. Kuleli Askeri Lisesi’ni bitirdim. Ağlamıyorum ama PKK'lilerin yan koğuşuna konulmanın nasıl bir duygu olduğunu anlatamam” dedi.