05.07.2018 - 11:47 | Son Güncellenme:
İHA
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Kadın, Aile ve Engellilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Deniz Depboylu, MHP Genel Merkezinde düzenlediği toplantıda basın mensuplarıyla bir araya gelerek çocuk istismarına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Son yıllarda hızla artan cinsel çocuk istismarının Türk milletini endişeye ve öfke duygusuna sürüklediğini kaydeden Depboylu, en son feci bir şekilde katledilmiş olan Ankara'daki Eylül ve henüz ölümünün gizi çözülememiş Ağrı'daki Leyla'nın tarifsiz acı yaşattığını dile getirdi.
Bu olayların son bulması için dileklerde bulunmanın yeterli olmadığının altını çizen Depboylu, "Artık etkili politikalar geliştirmek, kurumsal ve kanunsal kusurlarımızı düzeltmek, milli bir seferberlik başlatmamız gerekmektedir. Çocukların istismarı ve ihmalini önleme ile ilgili çalışmaların ilk adımı, sorunun boyutlarını ve risk alanları belirlenmek zorundadır. Mevcut sorunların boyutları saptandıktan sonra, yapılacak çalışmaların planlanması, gerekli iş gücü ve ekonomik gereksinimlerin belirlenmesi ve yapılacak müdahalelerin planlanması aşamasına geçilebilir. Evlerde, okullarda, çocukların yaşadığı veya çocuklarla ilişkili kurum ve kuruluşlarda, çocuklara yönelik gerçekleştirilen ihmal ve istismarın boyutlarını bilmediğimiz sürece, alacağımız önlem ve yapacağımız müdahaleleri etkili olarak planlama şansımız yoktur. Aynı zamanda ilerleyen süreçte ne kadar yol kat ettiğimiz hakkında fikrimiz de olmaz. Bu olumsuzluğu gidermenin yolu düzenli ve bilimsel saha araştırmaları yapmaktır. Hem kentsel hem de kırsal bölgelerde, çocuklara yönelik istismar araştırmaları yapılmalıdır. Araştırmalarda toplanacak verileri belirlemek ve de doğru bilgi temeli oluşturmak için çocuklara yönelik istismarla ilgili araştırma gündemlerinin oluşturulması gerekir. Yapılan araştırmaların raporlandırılması ve kayıt altına alınması titizlikle yapılmalı; çocuklara ait özel bilgiler saklı tutulmalıdır. Çocuklara yönelik istismarın boyutlarının belirlenmesi, risk gruplarının tespiti, yerel düzeyde verilerin toplanması ve bu konuda gerçekleştirilmesi gereken müdahale çalışmaları için başlangıç bilgisi oluşturacak, sonucunda ulusal risk haritasının tespit edileceği geniş çaplı bir çalışmalar yapılmalıdır. Çocukları istismardan korumaya yönelik aileler bilinçlendirilmeli, eğitilmelidir. Çocuklara bulundukları yaş düzeyine göre, istismardan korunmalarını sağlayacak eğitimler verilmelidir. Çocuk kavramı ve çocuklara yönelik cinsel istismar uluslararası sözleşmeler ışığıında yeniden tanımlanmalıdır. Cinsel istismar 18 yasından küçüklere yönelik her tür cinsel davranışı kapsayacak biçimde düzenlenmelidir. '18 yaşına kadar herkes çocuktur' temel kuralı çocuklara yönelik cinsel istismar halinde de temel kural olarak kabul edilmeli ve suçun tanımlanması ile ceza oranlarının belirlenmesinde göz önüne alınmalıdır. İletişim ve teknoloji imkanları kullanılarak fiziksel temas olmaksızın da mağdurun vücudunu teşhir veya kendi vücudu üzerinde cinsel davranışlar yaptırılması yoluyla cinsel istismar suçunun işlenebileceği madde hükmünde kabul edilmelidir. Cinsel istismarın görüntü kaydının yapılması ve/veya yayınlanması ayrı bir suç olarak veya ağırlaştırıcı sebep olarak düzenlenmelidir. Çocuğa yönelik cinsel istismar suçlarından sabıkalı olanların çocukla ilgili işlerde çalıştırılmaları yasaklanmalıdır. Kurumsal ortamlarda işlenen çocuk istismarı suçlarının örtülmesi, üstünün kapatılması gibi eylemlerde bulunan görevlilerin çocuk istismarına iştirakten veya ayrıca tahsis edilecek çocuk istismarı suçunu örtmek suçundan cezalandırılması gerekmektedir. Ensest ayrı bir suç olarak düzenlenmelidir" şeklinde konuştu.
"Kimyasal hadım yüzde 20 etkili"
Son dönemde kimyasal kastrasyonun (kimyasal hadım) çocuklara yönelik cinsel suçlar sebebiyle gündeme gelmiş bir uygulama olduğunu anımsatan Depboylu, bu yöntemin her ne kadar bu suçu işleyen failler için psikiyatrik sorunları olabileceği iddia edilse de öncelikle bu suçların faili olan her bireyin ruhsal bozukluğu olduğu varsayımına ulaşmanın doğru olmayacağını ifade etti. Üzerinde durulması gereken önemli noktanın, cinsel suç olarak kabul edilen eylemlerin, saf bir cinsel eylem olarak kabul edilmesinin yanlış olduğunu belirten Depboylu, "Bu eylemler, bir cinsel birliktelik biçimine karsılık gelmez, kisiyi bu suça ve suçun yinelemesine iten motivasyonun sadece cinsel nitelikte olduğunu düşünmek hatalı olacaktır. Bu suçlar daha sıklıkla şiddet uygulanmasının, başkası üzerinde güç kullanımının ve iktidar sergilenmesinin yolları olarak kavramsallaştırılmalıdır. Bu bağlamda, suç davranışının ve yinelemesinin önüne geçilmesinde sadece cinselliğin ele alınması, eksik ve yetersiz olmaktadır. Kimyasal kastrasyon dahil yinelemeyi önlemek üzere tüm farmakolojik, cerrahi ve psikolojik girisimlerin etkinligi gözden geçirildiğindeyse, bu uygulamaların cinsel suç yinelemesini bir ölçüde engelleyebildiği, ancak bu etkinin herkes için geçerli, mutlak bir koruyuculuk içermediği, yineleme davranışında ancak yüzde 20’ler oranında etkili olabildiği gösterilmiştir. Cinsel istismar sadece belli bir organın işlevselliği ile ilgili bir sorun değil zihniyet ile ilgili bir sorundur. Bu suçu işlemiş kişi aynı zihniyette olduğu, düşüncelerini değiştirmediği veya kendini kontrol edemediği sürece çocukları istismar edecek başka faaliyetlerde de bulunabilir. Henüz hiç bir suç işlememiş duygu ve düşüncelerini kontrol etmekte zorlanan birine yapılacak psikiyatrik destek ve kimyasal kastrasyon uygulaması suçun oluşmaması için bir tedbir ve dolayısıyla engelleme yöntemi olabilir. Ancak suç işlenmiş bu bir masumun hayatına mal olmuşsa, bu durumda fail işlediği suçun cezasını çekmelidir. Liderimiz Devlet Bahçeli'nin de ifade ettiği gibi 'İdamsa İdam', en ağır ceza verilmeli, işlenebilecek yeni suçların önüne geçilmelidir" mesajını verdi.
"Yönergelerle bildirim kılavuzu hazırlanmalı"
Çocuk cinsel istismarını önlemek için bildirim yükümlülüğüne ilişkin ek düzenleme gerektiğinin altını çizen MHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Depboylu, çoğu cinsel istismar öyküsünün okullarda rehber öğretmenler aracılığıyla ortaya çıktığını ifade ederek, böyle durumlarda bildirim yapan profesyonellerin güvenlik gereksinimlerinin ikna edici bir biçimde karşılanması gerektiğini söyledi ve bildirim sürecinin nasıl olacağına ilişkin sürecin başından sonuna kadar açık yönergelerle rehberlik eden bir bildirim kılavuzunun hazırlanıp tüm eğitim, sağlık ve çocuk bakım ve koruma kurumlarına dağıtımı yapılması gerektiğini vurguladı. MHP olarak çocukların korunmasına yönelik her tedbirin alınması ve sağlıklı büyümeleri için yapılacak çalışmaların planlanması hedeflediklerini aktaran Depboylu, "Bunu başarmak için geliştirilecek olan Milli bir çocuk politikası, çocukların sağlığını ve esenliğini hedefleyen, gelişimlerini ve potansiyellerini destekleyen, her türlü riskten uzak kalmalarını, fırsatları değerlendirmelerini ve güçlendirilmelerini sağlayan politika olmalıdır. Çocuğun yüksek yararını temel ilke olarak benimsemeli ve devletin en üst düzeydeki kurumu tarafından güvence altına alınarak yürütülmeli ve desteklenmelidir. Çocukların korunması, esenliği ve layık oldukları yüksek standartlardaki fırsatlardan yararlanarak yetiştirilmeleri için çalışacak, etkin politikalar geliştirecek bir kurumsal yapı gerektirmektedir. Milli eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Adalet Bakanlığının çocukları koruma ve yetiştirmeyi hedefleyen çalışmaları olduğu düşünülerek, sorunların bu kurumlarca çözülebileceğine inanmak bizi büyük bir yanılgıya sürükler. Adalet Bakanlığı sadece çocuk suçluluğu ve çocuğa yönelik suçlar ile ilgili çalışır. Sağlık Bakanlığının çalışmaları çocukların sağlıklı yaşamasına yöneliktir. Milli Eğitim Bakanlığının hedefi ise onlar eğitmektir. Ancak bir çocuğun hayatı ve sorunları; bahsi geçen alanların yaptığı çalışmaların toplamından daha büyük, geniş ve detaylıdır. Adı geçen kurumlarla birlikte, mevcut tüm kurumları yönlendirecek ve hiçbir detayı atlamayacak kadar nitelikli ve yoğun çalışmalar yapacak ve de çocuk politikaları geliştirecek, üst akıl niteliğindeki bir kuruma ihtiyacımız vardır. Milliyetçi Hareket Partisi saydığımız tüm amaçları gerçekleştirmek üzere çalışmak ve bu hususta çaba harcamayı hedef edinen kurum ve kuruluşları desteklemek üzere, ürettiği politikalar ile hazır bulunmaktadır. Çocuklarımız bizim emanetlerimiz, geleceğimiz ve en değerli hazinemizdir. Onları korumak bizim öncelikli görevimizdir. Bu görevin ihmal edilmesine ve çocuklarımızın zarar görmesine izin vermeyeceğiz" diye konuştu.