04.02.2021 - 12:33 | Son Güncellenme:
AA
AK Parti Genel BaÅŸkan Yardımcısı Mahir Ünal, partisinin 56 kongresinin tamamlandığını, martın son haftasında da büyük kongrenin planlandığını bildirdi. Â
Ünal, TRT Haber canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
BoÄŸaziçi Ãœniversitesindeki olaylara iliÅŸkin soru üzerine Ãœnal, son derece nadide bir üniversitede bu tür olayların olmasının son derece üzücü olduÄŸunu söyledi. Siyasi noktada olaylara bakıldığında, bazı siyasi partilerin temsilcilerinin, il baÅŸkanlarının orada olmasının doÄŸru olmadığını dile getiren Ãœnal, sorun çözme mekanizmalarının bütün demokrasilerde belli olduÄŸunu ifade etti.Â
Ãœniversiteye hukuk dışı bir atama yapılmadığını vurgulayan Ãœnal, "Burada sorun çözmeye dönük bir adım var mı? Hayır. Yani en başından itibaren bir partinin il baÅŸkanı oraya gidip, orada çoÄŸunluÄŸu öğrenci olmayan gruplarla bir eylem planı hazırlamaları ve daha sonra meselenin bir provokasyona dönüşmesi, yani nasıl provokasyona dönüşmesi, iÅŸte kutsal deÄŸerlere dönük, orada Kabe'ye dönük ve bütün insanları derinden yaralayan, yeryüzündeki bütün Müslümanların kalbi ve kıblegahı olan Kabe'ye dönük bir eylem orada gerçekleÅŸti ve insanlar bundan rahatsızlık duydular." diye konuÅŸtu.Â
Bundan rahatsızlık duyan Boğaziçi Üniversitesi öğrencileriyle ilgili de fişleme olayının yaşandığını belirten Ünal, bu öğrencilerin isimlerinin yurt dışındaki diğer üniversitelere bildirmeye varıncaya kadar işin götürüldüğünü anlattı.
Ünal, "Burada biz Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin katıldığı bir eylem değil, öğrenciler üzerinden yürütülen bir provokasyon görüyoruz. Bugün CHP Grup Başkanvekili 'Çekin gençlerimizin üzerinden elinizi' diyor. Asıl burada öğrencilerin üzerinden elini çekmesi gereken kendi siyasi emellerine, kendi sokak hareketlerine, kendi demokrasi dışı eylemlerine zemin hazırlayan CHP siyasi aklının elini öğrencilerin ve gençlerin üzerinden çekmesi gerekiyor." dedi.
Olaylarda gözaltına alınanların bir kısmının serbest bırakıldığı hatırlatılarak "Madem terör iltisaklı neden serbest kaldılar?" şeklindeki eleştirilerin hatırlatılması üzerine Ünal, şöyle konuştu:
Onların sürekli hakaret ettikleri hakimler ve savcılar, yani Meclis kürsüsünden CHP Genel Başkanı bu ülkenin hakim ve savcılarına 'haysiyetsiz' dedi, 'satılmış' dedi, 'sarayın hakimi' dedi. Her türlü hakareti, bu ülkenin yargısına, mahkemelerine, hakimlerine her türlü hakareti yaptılar. Ama bu ülkenin hakimleri önlerindeki yasaya göre karar veriyor önüne bir dosya geldiğinde. Yasaya göre 2 yılın altındaki suçlarda tutuklama asıl olmadığı için tutuklama yasağı getirildi. Bir kişinin tutuklanmaması onun terör ile iltisaklı olmadığı anlamına gelmiyor."
Â
"CUMHURİYET HALK PARTİSİ HER ŞEYDEN ÖNCE BOĞAZİÇİ'NDEN ELİNİ ÇEKMELİDİR"
Gözaltına alınanların bir kısmının adli kontrolle serbest bırakıldığına iÅŸaret eden Ünal, "Buradan eÄŸer bir siyasi istismar çıkarırsanız gayrimeÅŸru ilan ettiÄŸiniz mahkemelerin, gayrimeÅŸru ilan ettiÄŸiniz devletin kurumlarının, 'militan' dediÄŸiniz valinin, kaymakamın ve oluÅŸturmak istediÄŸiniz kaosun sonuçlarını elde etmek adına buradan kullandığınız siyasi dil bu ülkeye zarar verir her ÅŸeyden önce. Yani Cumhuriyet Halk Partisi her ÅŸeyden önce BoÄŸaziçinden elini çekmelidir, oradaki gençlerin üzerinden elini çekmelidir." diye konuÅŸtu.Â
CHP'nin darbeci aklından hiç vazgeçmediğini söyleyen Ünal, şunları kaydetti:
"Geçmişteki darbe ve müdahale zeminlerini elinden kaybeden CHP, bugün artık sokaktan medet umuyor ki şunu unutmasın: CHP, bugün İçişleri Bakanlığımız da ifade etti, birileri artık millete ait bu devletin gücünü sınamaya kalkışmasın, bu milletin huzurunu bozmaya kalkışmasınlar, öğrencilerin üzerinden, gençlerin üzerinden ellerini çeksinler. Sokağa çıkardıkları CHP İl Başkanının WhatsApp gruplarında öğrencilerin nasıl koordine olacaklarını, nasıl yemek ve erzak sağlayacaklarını, polise nasıl mukavemet göstereceklerini anlatan İstanbul il başkanının WhatsApp gruplarında geçen diyalogları var. Şimdi siz siyaset mi yapıyorsunuz, yoksa sokak hareketlerini örgütleyen bir yapıya mı dönüştünüz?"
Â
YENÄ° ANAYASAÂ
Ãœnal, CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan'ın yeni anayasaya yönelik ifadelerinin hatırlatılması üzerine, AK Parti döneminde ciddi bir demokratikleÅŸme süreci yaÅŸandığını söyledi. Yeni anayasa tartışmalarının bugün baÅŸlamadığını, geçmiÅŸte TBMM'de oluÅŸturulan komisyonda partilerin yaklaşık 61 madde üzerinde anlaÅŸtıklarını anımsatan Ãœnal, "Türkiye'nin kaçınılmaz olarak 82 yılında yapılmış, hele hele bir darbeci cunta tarafından yapılmış ve artık yamalı bohçaya dönüşmüş bu Anayasa'yı deÄŸiÅŸtirmesi gerekiyor." ifadelerini kullandı.Â
Muhalefetin güçlendirilmiÅŸ parlamenter sistemden bahsettiÄŸini söyleyen Ãœnal, "GüçlendirilmiÅŸ parlamenter sistemi savunanlar ne yapacaklar? 2007'deki halk oylamasını yok mu sayacaklar? GüçlendirilmiÅŸ parlamenter sistemi savunanlar tekrardan CumhurbaÅŸkanı'nın Meclis tarafından mı seçilmesini saÄŸlayacaklar?" dedi.Â
CHP, Ä°YÄ° Parti ve HDP'nin 2018'de bir anayasa çalışması yaptıklarını ve basına sızdığı kadarıyla hem CumhurbaÅŸkanı'nın hem baÅŸbakanın parlamento tarafından seçilmesine dönük bazı düzenlemeler konuÅŸulduÄŸunu dile getiren Ãœnal, "Sonuçta zayıf olan bir ÅŸey güçlendirilir, anladığım kadarıyla parlamenter sistemin zayıflığını öncelikle bunlar kabul ediyorlar. Dolayısıyla nasıl güçlendireceklerine dair de bir fikirleri olduÄŸunu düşünmüyorum." diye konuÅŸtu.Â
Yeni anayasa çalışmalarında nasıl bir yöntem belirleneceÄŸine iliÅŸkin soru üzerine Ãœnal, "Öncelikli olarak ÅŸu anda Adalet Bakanlığı, Ä°nsan Hakları Eylem Planı ile ilgili bir takvimlendirme gerçekleÅŸtirecek. Ä°nsan Hakları Eylem Planıyla ilgili ve genel çerçevede yargı reformuyla ilgili bir takvimlendirmeyi öncelikli olarak göreceÄŸiz. Ondan sonraki süreçte de bütün bu reformların taçlandırılması anlamında topluma yeni sivil bir anayasa sunmak, yeni bir toplum sözleÅŸmesi sunmak çerçevesinde de bir anayasa çalışması yapılacak." ifadelerini kullandı.Â
Â
AK PARTÄ° KONGRELERÄ°
Ünal, parti olarak kongrelere odaklandıklarını belirterek "Şu ana kadar 56 kongremizi sonuçlandırdık, 25 kongremiz kaldı. Yaklaşık yüzde 70 oranında bir yenileşme sağlandı ki bu siyasi anlamda çok önemli, teşkilatlarla ilgili. Martın son haftası gibi de büyük kongremizi planlıyoruz. Şu anda tam tarih belli değil ama martın son haftası olarak düşünülüyor." dedi.
Bir soru üzerine Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ün Ä°nsan Hakları Eylem Planıyla ilgili bir sunum yaptığını söyleyen Ãœnal, "Åžimdi bunun kamuoyuyla paylaşılmasına dönük bir takvimlendirme gerçekleÅŸecek. Tabii Ä°nsan Hakları Eylem Planıyla ilgili bu takvimlendirmenin içerisinde TBMM'nin yapacağı bazı yasal düzenlemeler de mutlaka olacak." diye konuÅŸtu.Â
Siyasetteki ittifakların yeni anayasa konusunda uzlaşıp uzlaşamayacağına ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine Ünal, siyaset kurumunun sorun çözme sorumluluğuyla hareket ettiğini, eğer siyaset yapılıyorsa toplumsal taleplerin, hassasiyetlerin dikkate alınması ve bunun çözüme kavuşturulması gerektiğini vurguladı.
Siyasetin meşru zeminde yapıldığını söyleyen Ünal, şöyle devam etti:
"Siyasetçi, siyaset yaptığı toplumun, ülkenin yasasını, hukukunu, kurumlarını meşru kabul ederek siyaset yapar. Şimdi bunların yaptığı anti siyaset. Anti siyasetin amacı da demokrasiye müdahale zemini oluşturmaktır, bunun diğer adı da yıkım siyasetidir. Şimdi karşımızda meşru zeminde konuşan, mesela referandumu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini, seçilmiş Cumhurbaşkanı'nı gayrimeşru sayıyor. 'Saray rejimi' diyerek seçilmiş Cumhurbaşkanı'nı ötekileştiriyor. 'Sarayın polisi, halkın polisi, sarayın hakimi, halkın hakimi' gibi bölücü, ötekileştiren ayrımcı bir dil kullanıyor."
Siyaset üstü meselelerde de benzer durumların yaÅŸandığını anlatan Ãœnal, "Yani ne uluslararası konuda Türkiye'nin yanında duran ne de siyasette meÅŸru bir zeminde duran bir dil ve söylem var karşınızda. Biz hep ne diyoruz? Diyoruz ki 'Biz Türkiye'nin yanında duran herkesle konuÅŸuruz'." ifadelerini kullandı.Â
Â
"Ä°KÄ°YÃœZLÃœLÃœKLE KARÅžI KARÅžIYAYIZ"
Fransa'da, Hollanda'da, Danimarka'da çeÅŸitli olayların yaÅŸandığını ancak bununla ilgili BirleÅŸmiÅŸ Milletler Ä°nsan Hakları Yüksek KomiserliÄŸinin ya da ABD'nin bir açıklama yapmadığını hatırlatan Ãœnal, "Trump'ın ÅŸiddet çaÄŸrısı yaptığı için cezalandırılması gerektiÄŸini söyleyenler Türkiye'de 6-7 Ekim olaylarını baÅŸlatan, ÅŸiddet çaÄŸrısı yapan, isyan çaÄŸrısı yapan, 52 kiÅŸinin ölümüne neden olan bir anlayışın masum olduÄŸunu söylüyor. Åžimdi burada açık bir ÅŸekilde bir ikiyüzlülükle karşı karşıyayız." diye konuÅŸtu.Â
İsviçre'nin protesto eylemlerini terör eylemi sayacağına dönük bir yasal düzenleme yaptığını, Fransa'nın dernekler kanunu çıkardığını, Almanya'nın benzer düzenlemeler yaptığını hatırlatan Ünal, şöyle devam etti:
"Bu ülkelerde demokrasi daha çok güvenliÄŸi ve özgürlüğü yaÅŸamanın alt zeminini ve kamu düzenini saÄŸlamadan, güvenlik olmadan özgürlük olmayacağı yönünde adımlar atarken ÅŸimdi siz kalkıp Türkiye'de vandallığı, şiddet çaÄŸrısını, kamu düzenini bozucu hareketleri, yasa tanımayıcı davranışları özgürlük olarak tanımlayamayız. Trafikte bile trafik güvenliÄŸini saÄŸlamadan sürüş emniyetini ve sürüş özgürlüğünü saÄŸlayamazsınız. Trafikte bile bu böyleyken siz yasayı tanımayacaksınız, hakimi tanımayacaksınız, kamu düzenini tanımayacaksınız, polise 'katil polis' diyeceksiniz, devlete 'seri katil' diyeceksiniz, peki sonra diyeceksiniz ki 'Bu konularda ben özgür olmak istiyorum'. CumhurbaÅŸkanımıza 2020 içerisinde 15 bin ağır hakarette bulunulmuÅŸ. Bunlarla ilgili dava açıldığı zaman 'Yasanın arkasına saklanarak baskı yapıyor' diyeceksiniz ama siz her türlü eleÅŸtiriyi hakaret olarak gidip mahkemeye vereceksiniz. Peki siz bu mahkemelere gidip kendinize hakaret edildiÄŸinde hakaret davası açıyorsunuz ama CumhurbaÅŸkanı hakaret davası açtığında diyeceksiniz ki 'Yasanın arkasına sığınarak baskı uyguluyor' diyeceksiniz."Â
"Öncelikle dürüst olmaları gerek." ifadesini kullanan Ãœnal, "Öncelikle yasanın, Anayasa'nın meÅŸruiyetini tanımanız gerekiyor. Kemal KılıçdaroÄŸlu başörtü yasağını nasıl savunuyordu, biliyor musunuz? 'Devletin kuralları var' diye savunuyordu. Siz dün 'Devletin kuralları var' diye başörtü yasağını savunacaksınız ama bugün vandallığı, ÅŸiddeti ve terörü 'devletin kuralları var' demeyeceksiniz, devletin kurallarını yok sayarak vandallığı, şiddeti ve terörü savunacaksınız. Bu zeminde aklıselim yoktur, bu zeminde makul bir ÅŸekilde konuÅŸamazsınız. Önce aklıselime gelsinler, devletin kurallarını, yasaları kabul etsinler." diye konuÅŸtu.Â
Yasa değişikliğinin TBMM'de yapılacağını söyleyen Ünal, "Ama siz sokakta 'Yasayı tanımıyorum, katil polis, seri katil devlet' diyemezsiniz. O zaman biz kamu düzenini, özgürlüklerimizi, güvenliğimizi nasıl sağlayacağız?" diye sordu.
Ünal, "demokrasiyi korumak için terör örgütleriyle mücadele edildiğini" ifade ederek şunları kaydetti:
"Üniversitede öğrencilerimiz bizim evlatlarımızdır. Biz teröre iltisaklı, şiddeti ve silahlı mücadeleyi çözüm olarak gören birilerinin üniversitelerimize sızıp, üniversitelerimizde marjinal grupların şiddet yanlısı, silahın bir çözüm olduğunu düşünen, polise 'katil', devlete 'seri katil' diyen anlayışların üniversitelerimizde olmaması için mücadele ediyoruz. Tabii ki üniversitelerimiz özerktir ama hiç kimse de üniversitelerimizi demokrasimizi ve demokratik siyaseti tehdit edecek, şiddeti, silahlı mücadeleyi, devlete karşı örgütlenmeyi sağlayacak bir merkez haline getirmeye kalkışmasın. Hele hele bunu DHKP-C sempatizanı, taraftarı bir il başkanı yapmaya hiç kalkmasın. Onun işi siyaset, buyursun meşru zeminde siyasetini yapsın."