SOHBET ODASI

SOHBET ODASI
Apo, Mübarek sayesinde geldiMüberek’e "Esat’a söyle Apo’yu Suriye’den çıkarmazsa savaş çıkar" dediğini anlatan Demirel, ekliyor: "Mübarek hemen Esat’a gitti ve sorun çözüldü..."
DERYA SAZAK

Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkartılması siz Cumhurbaşkanı iken oldu. Savaş dahil ağır bir baskı uygulanmıştı, Apo sonunda Türkiye’ye getirildi ve ölüm cezasına çarptırıldı. Bu sorun AB üyeliğine engel gözüküyor. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şimdi iki mesele var; bir tanesi idamın ceza olarak kaldırılması, Türkiye bundan kaçamaz. Neden? AB’de idam ceza olmaktan çıkarılmış. Ceza intikam değil. İdama gittiği zaman, intikamdır. İkincisi Türkiye fiilen idamı kaldırmış, 20 yıldır uygulamıyor.

‘İdam fiilen kalkmış’
Apo ne olacak?
Evet, bu kadar insanın ölümüne sebep olan kişi ne olacak? Mahkemeye gitmiştir, idam cezasına da çarptırılmıştır, ne duruyorsunuz, uygulayın! Önümüzde iki tane değer var: Birincisi 20 senedir uygulamıyorsunuz idamı, ikincisi bölücülükten 47 tane 50 tane benzer dosya var. Üçüncüsü Avrupa’yı kabul ediyor musunuz? Avrupa’nın kurumlarını kabul edecekseniz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararını da bekleyeceksiniz. Mahkemeden çıkacak kararın ucu göründü, nasıl karar çıkacak gayet enteresan görünüyor. Türkiye’deki yargılamayı yanlış yapmışsınız demeyecek ama AİHM asın bu adamı da demeyecek.

‘Sabrımız taşıyor’ dedim
Öcalan nasıl getirildi?
Türkiye’nin baskısı sayesinde Suriye’den çıkınca gidecek yer bulamadı, Rusya dedi ki ben bu adamı almam, İtalya’da kalmayı denedi olmadı, Yunanistan’dan da destek bulamadı.

Suriye’den çıkartılması nasıl olmuştu; dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı’nın sert bir uyarısı vardı, Şam’a yönelik, siz de Cumhurbaşkanı olarak Hüsnü Mübarek’le Hafız Esat’a mesaj yolladınız...
1 Ekim günü ben Meclis’te konuştum, dedim ki: ‘Sabrımız taşmak üzeredir.’ 5 Ekim günü Mübarek Ankara’ya geldi.

‘Esat’a ben gideyim’
Ne dediniz?
Mübarek’e dedim ki madem geldin, o zaman neyi yaparsak bu savaşa gitmez onu konuşalım. Apo Suriye’den çıkarılırsa savaşa gitmez, bunu Hafız Esat’a söyleyin. Mübarek, ‘Dışişleri bakanımı göndereyim’ dedi. 5 Ekim günü beraber helikoptere bindik, Esenboğa’ya gidiyoruz yolun yarısına geldik, Mübarek dedi ki: ‘Esat’a ben gideyim!’ Hemen meydana indik orada bir talimat verdi, Şam’a uçtu. Çok büyük hizmet yapmıştır.

Türkiye AB’den vazgeçmemelidirİdam, Kürtçe, Apo ve Karen Fogg olaylarının gündeme getirilişine bakılırsa Brüksel - Ankara arasındaki ilişkiler rayından çıkıyor gibi, Genelkurmay’ın tereddütleri arttı, sizce AB üyeliğinden uzaklaşıyor muyuz?
Atatürk Türkiye Cumuriyeti’ni kurarken savaştığı yedi düvelle el sıkıştı. Osmanlı devleti de yıkılışa giderken, aydınlar Batılılaşmanın lazım olduğunu idrak etti. Türkçe bu ülkede yaşayan ben Türk vatandaşıyım diyen herkesin komünikasyon vasıtasıdır. Türkçe’den başka diller Türkiye’de okutulursa bir süre sonra iletişimi yitiririz. Sadece Kürt kökenli Türk vatandaşları yok, başka kökenliler de var. Birisi için Türkçe’den vazgeçerseniz diğerleri bunu izler. Türkiye ne üniter devletten, ne laik devletten, ne de Avrupalılaşmaktan vazgeçmelidir.

Düzen korunmalı
Ne yapmalıdır?
Türkiye birliğini bozacak hiçbir şeye razı olmamalıdır. Sorununu anlatmalıdır. Avrupa bunları istiyor, ne diye istiyor? Kürt kökenli Türk vatandaşları azınlık değil ki? Devletin sahibi, siz devletin sahibi olan insanların bir kısmını niye azınlık durumuna indiriyorsunuz? Kopenhag kriterlerini de buna göre yorumlamak gerekiyor. Bu tartışmalar çok erken. Hemen terazinin bir kefesine Türkiye birliğini öbür kefesine AB’yi koymak yanlış. Ya ne yapmalı? Türkiye hem AB hedefini gerçekleştirmeli hem de birliğini korumalıdır.

Pişman olunacaksa savaşa girmemeliOrtadoğu her zaman barut fıçısı, İsrail Filistin çatışması ve ABD’nin Irak’a olası saldırı hazırlığı, Kuzey Irak ve Kürt devleti oluşumu nedeniyle Türkiye bölgedeki gelişmelerden birinci derecede etkilenecek? ABD’den istek gelirse Türkiye harekata katılacak mı, ne yapılmalı?
Türkiye sonradan savunamayacağı hiçbir şeyi yapmamalı. Yani 3 sene sonra, 5 sene sonra keşke yapmasaydık dememeli. Amerika’daki tüm çevreler, ‘Saddam’la beraber yaşamayacağız, bu hesabı mutlaka göreceğiz’ diyorlar ama durun bakalım. Dereyi görmeden paçayı sıvamamak lazım.

Unumu eleyip eleğimi asmadımSiyasete girecek misiniz?
Zaten siyasetin içinde doğmuşum. Çankaya’dan inerken aynen şunu söyledim: ‘Yeniden günlük siyasetin içinde olmak da istemiyorum, yalnız ülkenin bana ihtiyacı olursa hizmetten kaçmam.’ Halkım bana talep ettiğim her şeyi verdi: 21 sene parti başkanlığı, 21 sene milletvekilliği, 12 sene başbakanlık, 7 sene cumhurbaşkanlığı yaptım, 4 - 5 sene de muhalefet liderliği yaptım. Ama ‘Unumu eledim eleğimi astım’ diyemem!

En kısa zamanda seçim yapılmalıSonbaharda seçim bekliyor musunuz?
Daha geç kalınmasa iyi olur! Ekonomik bunalımların neticesinde çekilen ıstıraplar var, sıkıntısı var vatandaşın. Halk siyasetten kopmuş, kendine olan güvenini yitirmiş. Oysa halkın demokrasiye, çok partili siyasete, ülkenin geleceğine olan inancını kaybetmemesi gerekiyor. Seçim onun için gerekli. Siyasete olan güvenin yenilenmesi lazım.

Seçim ne zaman olmalı, bu sonbaharda mı?
İngilizlerin bir tabiri vardır, ‘sooner is better’ (Ne kadar çabuk olursa o kadar iyi).

BİTTİ




SİYASET