11.12.2016 - 10:10 | Son Güncellenme:
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, İstanbul'daki terör saldırısına ilişkin, "Doğrudan doğruya hedef polisin kendisi, polis teşkilatımızdır. Beleştepe dediğimiz stadın üstünü gören o eski yükseltinin olduğu yerde bombalı araç patlıyor. Araç ortada yok. O kadar kuvvetli bir bomba kullanılmış ki kilolarca, yüzlerce kilo bomba kullanılmış. En az 300-400 kiloluk bir patlayıcının kullanıldığı uzmanlar tarafından ifade ediliyor." dedi.
Kurtulmuş, CNN Türk'te katıldığı "Hafta sonu" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Kurtulmuş, İstanbul'daki terör saldırısına ilişkin soru üzerine, bunun çok acı verici bir durum olduğunu belirterek, şehitlerin aileleriyle Türk halkına başsağlığı dileklerinde bulundu.
Ağır ve alçak bir terör saldırısının olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, çok sayıda yaralının bulunduğunu ve onları akşam hastanelerde ziyaret ettiklerini ifade etti.
Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Planları detaylı bir şekilde çalışılmış bir saldırı olduğu anlaşılıyor. Beşiktaş taraftarı maçtan çıktıktan sonra en son Bursaspor taraftarı da çıkartılıyor ve son derece rutin, güvenliği sağlayan çevik kuvvet mensubu polislerinin toplanma yerleri hedef alınıyor. Doğrudan doğruya hedef polisin kendisi, polis teşkilatımızdır. Beleştepe dediğimiz stadın üstünü gören o eski yükseltinin olduğu yerde bombalı araç patlıyor. Araç ortada yok, o kadar kuvvetli bir bomba kullanılmış ki kilolarca, yüzlerce kilo bomba kullanılmış. En az 300-400 kiloluk bir patlayıcının kullanıldığı uzmanlar tarafından ifade ediliyor. Arabanın patladığı yerde çukur açılmış ve araba yok ortada, o kadar paramparça olmuş. Toz duman büyük bir çukur açılmış ve 45 saniye sonra da Maçka Parkında bu sefer polisin şüphelendiği, üzerinde bir mont ve arkasında sırt çantası olan birisine polis dur dediği sırada, maalesef orada da 4 polis, bir sivil vatandaşımız olmak üzere olmak 5 kişi şehit oluyor. Ağır bir saldırı. Hala ağır yaralılarımız var, ümit ederiz ki bu sayı artmaz ama endişeyle takip ediyoruz. Milletimizin başısağolsun. Çok haince, çok alçakça bir saldırı."
Türkiye'nin geçen sene temmuz ayından ve Suruç katliamından bu yana çok sayıda canlı bombayla araç saldırısıyla karşı karşıya kaldığını, yüzlerce vatandaş ve güvenlik gücünün hayatını kaybettiğini dile getiren Kurtulmuş, terör örgütleriyle sahada mücadele eden güvenlik kuvvetleri başarı kazandıkça "böylesine alçak ve sütü bozuk terör eylemlerine" maruz kalındığını vurguladı.
"Allah milletimizi korusun" diyen Kurtulmuş, saldırıdan hemen sonra patlayan araçtan hareket edilerek bağlantıların ortaya çıkarılmaya çalışıldığını aktardı.
Kurtulmuş, "Şu anda 10 kişi gözaltında, sorguları sürüyor. Her sorguda muhtemelen başka bilgilere ulaşılıyor ve bu bilgiler çerçevesinde ümit ederiz ki en kısa sürede olayın gerçeği aydınlatılmış olur. Kimler yaptı, suçlular kimlerdir, bunlar ortaya çıkar." değerlendirmesinde bulundu.
"OKLAR PKK'YI GÖSTERİYOR"
Saldırıyı hangi terör örgütünün düzenlediğine ilişkin bir bilginin olup olmadığı sorusu üzerine Kurtulmuş, net bir şey ortaya çıkmadan bir şey söylemelerinin mümkün olmadığını söyledi.
Kurtulmuş, "Ama araçtan yola çıkılarak hareket ettiğimiz zaman oklarPKK'yı gösteriyor. Netleştiği taktirde bunlar kamuoyuyla paylaşılacaktır. Nihayetinde belli ki çalışılmış bir senaryo, belli ki üzerinde planlanmış bir senaryo ama bu netleştiği zaman resmi olarak da açıklaması yapılacak." dedi.
Terörle mücadele konusunda yapılan çalışmalara ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Terörle mücadele konusunda başından itibaren her türlü, her terör saldırısından sonra 'acaba nerede ne eksik var' diyerek çok yeni tedbirler geliştiriliyor. Onlarca kamyonlar içerisinde, minibüsler içerisinde ya da canlı bomba yelekleri içerisinde, onlarca patlayıcı bomba, canlı yelek saldırısı, minibüs saldırısı gibi saldırılar önleniyor. Siz onlarca, yüzlercesini önlüyorsunuz ama bir tanesi maalesef önlenemediği taktirde böylesine ağır bir sonuç ortaya çıkıyor. Bu anlamda istihbarat birimleri, anti terör timlerimiz her türlü çabayı, çalışmayı yapıyorlar. Muhtemel terör grupları içerisinde her türlü istihbarat çalışmaları yapılıyor. Tabii ki böylesine bir ortamda, Türkiye'nin teröre karşı böylesine büyük mücadele verdiği ortamda... Şunu da bilemiyoruz; arkasında acaba hangi istihbarat birimleri var. Hangi istihbarat birimlerinden hangi destekleri alıyorlar. Bu bombaları, bu araçları hangi şeyle buralara kadar getirilebilip, bunları kullanabiliyorlar. Böyle baktığınız zaman, sadece zaten terör herhangi bir şekilde DEAŞ ya da PKK'yla savaşıyor değilsiniz. Bunların arkasındaki akıllarla da savaşıyorsunuz. Bunların arkasında son derece profesyonel bir takım istihbarat birimleriyle onların sağladıkları lojistik desteklerle... Onları da yok etmek için de çalışıyorsunuz. Gerçekten son derece zor bir durum, son derece hassas bir durum. Hiç bir hata payı bırakmadan mücadele ediliyor ama sonuçta 100 tanesini yakalasanız bir tanesi aradan kaçtığı zaman böyle bir sonuç ortaya çıkıyor."
Bu ölçekteki bir saldırının dışarıdan destek alınmadan yapılmasının mümkün olup olmadığı yönündeki soruya Kurtulmuş, Türkiye'nin uzun yıllardır terörle mücadele ettiğini hatırlatarak şöyle karşılık verdi:
"Dünyadaki bütün diğer terör saldırılarına baktığımız zaman çok net olan bir şey var. Terör örgütlerinin arkasında bulunan bazı güçler, bazı ülkeler, bazı istihbarat birimleri onlara destek olmaktan vazgeçsinler. Örneğin DEAŞ. Şimdi bütün dünya DEAŞ'la mı mücadele ediyor? Arkasından çekilsinler bir gün dayanamaz. Bu adamlar bu silahları nereden buluyor? Aynı şekilde PKK. Bu silahları, bu bombaları, her şeyden önce bu aklı nereden buluyor, bu planlamaları nasıl yapıyorlar? Böyle baktığımız zaman çok net olan bir şey var. Bunların her birisinin, her terör örgütünün arkasında sahipleri var. Bunlar nihayetinde diyoruz ya vekalet savaşları. Yani maşaların kullanıldığı savaş. Buradaki son saldırıda bir maşa kullanılmıştır.. Büyük ihtimalle PKK görünüyor ama o maşayı kim kullandı, niye kullandı, nasıl kullandı? Esas olan şey budur. Bir kere daha haykırıyoruz, bir kere daha samimi bir şekilde bütün dünyaya çağrıda bulunuyoruz; teröre karşı ortak mücadele ise lütfen bütün ülkeler, bütün güçler kullandıkları bu maşaları kullanmaktan vazgeçsinler çünkü terörün hedefi belli değil. Nihayetinde bir canavarı büyüttüğünüz zaman o canavarın size dönmeyeceği belli değil. Nitekim şu anda dünyanın hiçbir başkenti emniyet altında değildir. Brüksel'de de bomba patlıyor, Paris'te de bomba patlıyor, Amerika'da da bomba patlıyor, silahlar konuşuyor. Dolayısıyla 'biz şu örgütlere destek olalım, bu örgütler siyaseten işimize yarar' diyorsunuz belki ama bir müddet o örgütler maalesef başka yerlerdeki başka insanları da vuruyor. Dolasıyla burada herkes samimiyetle davransın, terörün karşısında bütün ülkeler dursun. Bu vesileyle bir kez daha çağrıda bulunuyoruz; herkes bir sınava tabi tutuluyor, insanlık cephesinde yer alanlar bizim karşılaştığımız bu hain terör saldırısının karşısında, bizim yanımızda olurlar. Laflarını eğmeden, bükmeden bu terör saldırısını kınarlar ya da karşı tarafta insanlık dışı cephenin içerisinde olurlar. Dolayısıyla bu terör örgütlerinin, bu destekleri almadan ayakta durmaları mümkün değil."
İSTİHBARAT İŞBİRLİĞİ
Türkiye'nin İsrail, Rusya ve Amerika ile istihbarat anlamındaki iş birliği konusundaki soruya Kurtulmuş, şu yanıtı verdi:
"Bir kere şunu çok net söyleyelim. Biz, bu saydığınız ve saymadığınız bütün ülkelerden gelen istihbaratı bizimle ilgili gelen istihbaratı değerlendiriyoruz. Hatta öyle ki onları ilgilendiren istihbaratı da kendilerine bildiriyoruz. Brüksel'deki saldırıyı hatırlayın. O saldırıdan evvel şöyle muhtemel bir saldırı olabileceği şeklinde bilgiler Türk tarafından oraya iletilmişti. Biz bu anlamda, bize gelen bilgi, falanca grup onları bulup yurt dışına gönderiyoruz, deport ediyoruz. İşte ya da ilgili ülkelere onları teslim ediyoruz. Ya da herhangi bir bilgi varsa o bilgiyi de paylaşmaya gayret ediyoruz."
Bu anlamda Türkiye'nin samimi olarak, gelen istihbaratı hangi ülkeye karşı olursa olsun, bu bilgileri paylaştığını aktaran Kurtulmuş, burada herkesin samimi olması gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Türkiye, şu anda terörle mücadele etmiyor, terörle boğuşuyor, savaş ediyor. Bu savaşta Türkiye'yi herkesin elinde ne bilgi varsa desteklemesi lazım. Hiç kimsenin sahadaki bu örgütlere şu ya da bu şekilde tırnak içinde söylüyorum, 'Siyasi nedenlerle sempati duyarak destek olmaması lazım.' Bu kadar net söylüyorum. Dolayısıyla herkes kendi tutumunu gözden geçirmek durumunda."
"TERÖRLE MÜCADELEDE İKİ YÜZLÜLÜK VAR"
"AB Türkiye'nin tam üye olmak istediği bir yer. Amerika, Batı ittifakındaki önemli müttefikimiz. NATO içinde bu ülkelerin bu gruptaki ülkelerin birden fazlasının PKK ile bir şekilde, bir ilişkisinin olduğuna dair... Kimisinin silah sattığı açık veya örtülü kanallardan, kimisinin siyasi destek niteliği taşıyacak ifadeler kullandığı, sergiler açılması vesaire... Türkiye gerçekten bu ülkelerin müttefiki ise yıllarca NATO'nun gereklerini yerine getirdik. Neden yanında değiller. Türkiye'nin bölünmesi, parçalanması ve istikrarsızlığa sürüklenmesinin Batı ittifakı bakımından ne anlamı olabilir ki?" şeklindeki soru üzerine, Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Terörle mücadelede açık bir iki yüzlülük var. Yani 'Şu terör örgütü iyi, şu kötü. Şu örgüte destek olalım.' DEAŞ'a karşı mücadele ettiğini iddia ettikleri PYD örgütünün, ellerindeki silahların önemli kısmını bizim müttefik olduğumuz bazı ülkelerden gidiyor. Seri numaralarıyla vesaire bunları hepsi ortaya konuluyor. Söylendiği zaman mazeret, 'Bu Türkiye'ye karşı değil. Bu DEAŞ'a karşı verilen mücadelenin bir gereğidir.' deniliyor. Ama onlara verdiğiniz silahlar bir müddet sonra içeride PKK'nın elinde çıkıyor. PKK'nın eylemlerinde ortaya konuluyor. Dünkü patlayıcı gibi, bunlar herhalde Çarşamba pazarında satılan mallar değil. Bunları birileri getiriyor ve bu adamlara veriyor. Dolayısıyla bu tür bombaların ve silahların, son derece gelişmiş silahların herhalde çarşıda, pazarda terör örgütleri tarafından elde edildiğini söylemek insanlarla dalga geçmek olur."
Kurtulmuş, ortada açık bir şekilde bu örgütlere verilen desteklerin olduğunu belirterek, en kısa zamanda bu durumun gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi.
Bazı ülkelerden kınama mesajları yayımlanacağı ön görüsünde bulunan Kurtulmuş, bunların en üst düzeyde olmasının Türk halkıyla dayanışmanın göstergesi olacağını kaydetti.
Kurtulmuş, yapılacak üst düzey kınamalarda lafları eğmeden-bükmeden söylenmesinin önemine işaret ederek, iş birliği beklediklerini ifade etti.
Türkiye'ye düşman örgütlerin belli olduğunu dile getiren Kurtulmuş, "Bunların seçeresi de bellidir. Kimler oldukları da bellidir. Bu örgütlere karşı verilecek mücadelede Türkiye'yi kimsenin yalnız bırakmaması lazım. Bu örgütlere lojistik destek sağlamamaları lazım." dedi.
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Avrupa'da PKK'nın çadır kurması gibi olayları anımsatarak, bunların dostane bir ilişkinin göstergesi olamayacağını vurguladı.
"BİZİMLE DAYANIŞMA İÇİNDE OLSUNLAR"
Bütün bunlarda herkesin empati yapması gerektiğini belirten Kurtulmuş, şu değerlendirmerlerde bulundu:
"Bizim milletimizin dün akşamdan beri yaşadığı acıyı bir düşünsünler. Senelerdir terörden çektiklerimizi görsünler. Kına gecesinde patlatılan bombalarda hayatını kaybeden onlarca insanımızın acısını bir hissetsinler. Allah muhafaza, bir saat önce ve yarım saat önce olsaydı dünkü patlama belki sayı binlerle ifade edilecek bir sayı olacaktı. Kendi başlarına gelseydi ne hissederlerse aynı şekilde bizimle de dayanışma içinde olsunlar. Aynı şekilde bizim düşmanımız olan bu terör örgütlerine lojistik, siyasi, istihbari ve birtakım silah destekleri vermesinler. Bunu açık bir şekilde ifade etmek isterim."
Kurtulmuş, istihbarat paylaşımı konusunda Türkiye'nin beklentisinin samimiyet ve açıklık olduğunu aktararak, iş birliğinin önemine dikkati çekti.
IRAK VE SURİYE'DEKİ İSTİKRARSIZLIK
Irak ve Suriye'deki istikrarsızlığın Türkiye'nin güvenliğine yönelik olumsuz etkilerini de değerlendiren Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Bugün Türkiye'nin karşılaşmış olduğu terör meselesinin bu kadar artması... Türkiye'nin ötesinde dünyanın karşılaştığı bu küresel terör meselesi, bununla birlikte küresel illegal göçmenler meselesi... Aslında bölgede yaşanan tablonun bir sonucudur. Bu çerçeveden baktığınız zaman DEAŞ'ın da sebep değil sonuç olduğunu görmek lazım. Terörde ve illegal göçmenler meselesinde bunlar da bir sonuçtur. Bu sonuçları doğuran sebepler ortadan kaldırılmalıdır. Suriye ve Irak'taki bu siyasi türbülans, bunları ortaya çıkarıyor. Diğer nedenlerle birlikte ele alınarak çözülmesi lazım. Bunları birkaç ana başlıkta toplamak lazım. İşgaller ve askeri müdahaleler... Örnek olsun diye söylüyorum; Afganistan'ın önce Ruslar ardından Amerikalılar tarafından işgali olmasaydı El-Kaide diye bir örgüt ortaya çıkmazdı. O örgütü ortaya çıkaran, siyasi ve kültürel atmosfer doğmazdı. Her askeri müdahale yanlıştır. Siz kimsiniz de başkasının toprağını işgal ediyorsunuz."
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Donald Trump'ın askeri müdahaleleri eleştiren sözlerinin hatırlatılması üzerine de "Sayın Obama da ilk yıllarında bunu söylüyordu ama bunu yapamadı. İnşallah Trump bunu yapabilme imkanını bulur. Dünya barışına katkı sunacak bir davranış olur. Irak'ın işgali ve arkasından başlayan süreç ve siyasi türbülans bugün de DEAŞ diye bir örgütü karşımıza çıkardı." dedi.