26.05.2012 - 13:48 | Son Güncellenme:
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, ”Gereksiz yere sezaryen oranlarını çok yükseltmiş olan özel hastanelerle ilgili yaptırımlarımız olacak. Bunu da önümüzdeki aylardan itibaren bütün Türkiye’de yaşayacağız” dedi.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, ”Gereksiz yere sezaryen oranlarını çok yükseltmiş olan özel hastanelerle ilgili yaptırımlarımız olacak. Bunu da önümüzdeki aylardan itibaren bütün Türkiye’de yaşayacağız” dedi.
Bakan Akdağ, Asya Termal Otel’deki ”Sağlıkta Dönüşüm Programı Balıkesir İli Sağlık Hizmetleri İlerleme ve Değerlendirme Çalışması Toplantısı” sonrasında yaptığı açıklamada, bütün Türkiye’de olduğu gibi Balıkesir’de de sezaryen oranının çok yüksek olduğunu söyledi.
Bu konuda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın halkı farkındalık oluşturacak bir şekilde uyardığını dile getiren Akdağ, ”Bakanlık olarak 3 yıldır bu konuyla ilgili yoğun bir çalışma yürütüyoruz. Hastanelerimizle, ebelerimizle, konuya ilgili doktorlarımızla ve uzman derneklerimizle birlikte. Vatandaşlarımızın şunu bilmesini isterim, sezaryen bir ameliyattır ve sezaryen yalnız gerekli olan durumlarda, anne ve bebek sağlığını tehdit eden durumlarda başvurulması gereken bir yöntemdir. Sezaryen ’Ben sezaryen istiyorum’ diye asla yapılmaması gereken bir iştir” diye konuştu.
Akdağ, bu hususta Balıkesir’de de bütün illerde olduğu gibi işin paydaşlarına ve sorumlularına gerekli bilgilendirmeyi yaptıklarını vurgulayarak, şöyle devam etti: ”Tabiri caizse uyarıları da yaptık. Şunu açıkça ifade ediyorum, gereksiz yere ihtiyaç olmadığı halde sezaryen oranı çok yüksek olan uzman hekimleri bu husustaki doğum eksikliklerini tamamlamak üzere eğitime alacağız. Bunun ilk uygulamasına haziran ayında başlıyoruz. Ayrıca gereksiz yere sezaryen oranlarını çok yükseltmiş olan özel hastanelerle ilgili yaptırımlarımız olacak.
Bunu da önümüzdeki aylardan itibaren bütün Türkiye’de yaşayacağız. Bütün paydaşlara bunu anlatıyoruz.” Bu konuda vatandaşlara da önemli görev düştüğüne dikkati çeken Akdağ, şunları kaydetti: ”Vatandaşımız kendisi sezaryenle doğum yapma isteği bir yana, sezaryen teklif edilse bile bunun gerekçesini tam olarak sorgulamalıdır ve mutlaka bilgilendirilmiş, ’rıza formu’ dediğimiz yani ’benim rızam var bu sezaryene’ formlarını dikkatlice okumalıdır. O formlarda görecektir ki sezaryen çok da masum bir tıbbi işlem değildir. Sezaryen sonuçta hamile bir kadının karnının, daha sonra da rahminin yarılması ve çocuğun oradan çıkarılmasıdır. Bunun doğal bir yol olmadığı açıktır. Tekrar ediyorum, gerçek anlamda ihtiyaç varsa, annenin, bebeğin sağlığı riske giriyorsa elbette ki sezaryen yapılacaktır ama bu oranları yüzde 15’i geçmemesi gerektiği bugün Dünya Sağlık Örgütü tarafından bildiriliyor, bilimsel olarak da bu biliniyor. Sezaryen oranı bir hastanede yüzde 70 oluyorsa bunun anlamı nedir? Bunun anlamı ’gereksiz sezaryen yapılıyor’ demektir. Buna bu ülkede müsamaha etmeyeceğiz. Yani sorumlularla ilgili yaptırımlarımız olacak ama vatandaşlarımız da bu talebi asla kendisi yapmamalıdır.”
BAŞBAKAN DA SEZERYAN DOĞUMA KARŞI
Başbakan Erdoğan, kürtajla ilgili açıklamalarına bugün de devam etti.
Başbakan Tayyip Erdoğan dün yaptığı "Kürtaj cinayettir" sözlerini bir adım daha ileri taşıdı ve Uludere'ye gönderme yaptı.
Aile planlaması gibi kampanyaları hatırlatan "Bunların planlı yapıldığını biliyorum ve bunun, ülke nufüsunun artmaması için atılan adımlar olduğunu biliyorum. Bununla bu ülkenin nüfusu bir yerde durduruluyor. Kürtajı bir cinayet olarak görüyorum" dedi.
Cinayet tanımlamasına tepki gösterenleri eleştiren Başbakan, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 3. Olağan Kongresi'nde şöyle konuştu: "Yatıyorsunuz kalkıyorsunuz Uludere diyorsunuz. Her kürtaj bir Uludere'dir diyorum."
Başbakan Tayyip Erdoğan, dün Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferansı Eylem Programının Uygulanmasına İlişkin 5’inci Uluslararası Parlamenterler Konferansı’nda "Sezaryen doğuma karşı olan bir başbakanım. İki, kürtajı bir cinayet olarak görüyorum. Buna kimsenin müsaade etmeye hakkı olmamalı. Ha anne karnında bir çocuğu öldürürsünüz, ha doğduktan sonra öldürürsünüz. Hiçbir farkı yok. Buna karşı çok daha duyarlı olmaya mecburuz. Elbirliği içinde olmaya mecburuz" diye konuşmuştu.
Başbakan Erdoğan, türban sorununa da değindi: ''Artık benim hanım kardeşimi benim kız kardeşimi hiç kimse ama hiç kimse üniversite kapısından geri çeviremez, artık bu gayretlerin içine girenler olursa anlayın ki bu şizofrenik bir vakadır. Bu ülkede faşizan baskılar, artık AK Parti ile AK Parti'nin gerçekleştirdiği demokratik reformlarla kaldırılmıştır. Hiç kimse ama hiç kimse bu ülkenin evlatları arasında ayrımcılık yapamaz, buna hakkı yoktur, haddi de yoktur'' dedi.