11.02.2009 - 16:41 | Son Güncellenme:
DHA
Devlet bakanı ve başmüzakereci Bağış: “Eğer bunca yıldır siyaset yapan deneyimli, tecrübeli bir politikacı olarak sayın Baykal hangi medeniyeti temsil ettiğimizin hala farkına varamadıysa benim burada kendisiyle o bilgiyi paylaşmam biraz ayıp olur"
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın dün Brüksel'deki bir konuşmasında "Medeniyetler İttifakı'nda biz hangi medeniyeti temsil ediyoruz" şeklindeki sözlerine "Benim burada kendisiyle o bilgiyi paylaşmam biraz ayıp olur" şeklinde cevap verdi. Bağış, Brüksel temaslarının ardından düzenlediği basın toplantısında "Sayın Baykal dün Avrupa Politika Merkezi'ndeki konuşmasında Medeniyetler İttifakı projesiyle ilgili yorumunda 'Bu, paradokstur. Eğer Medeniyetler İttifakı içindeysek biz hangi medeniyeti temsil ediyoruz' dedi. Buna yorumunuz nedir?"sorusu üzerine şunları kaydetti: "Eğer bunca yıldır siyaset yapan deneyimli, tecrübeli bir politikacı olarak Sayın Baykal hangi medeniyeti temsil ettiğimizin hala farkına varamadıysa benim burada kendisiyle o bilgiyi paylaşmam biraz ayıp olur."
Başmüzakereci Bağış, Brüksel'e Baykal'la aynı uçakta geldiğinin hatırlatılması üzerineyse şunları söyledi: "Öncelikle Sayın Baykal'a, kendisinin Brüksel'i bunca aradan sonra ziyaret etmesinin benim çalışmalarım için son derece önemli olduğunu belirteyim. Bu ziyaretin Türkiye'de Avrupa Birliği'ne tam üyelik hedefine gerek iktidarın, gerek muhalefetin sahip çıktığının vurgulanması adına önemli bir ziyaret olduğunu, ayrıca kendilerinin Brüksel'de ofis açmalarının da önemli bir gelişme olduğunu ve bunun hayırlı olması temennilerimi paylaştım.”
Baykal'a müzakerelerle ilgili kısa bilgi vermeye çalıştığını ve kendisiyle burada verebileceği birtakım mesajlarla ilgili fikir alışverişinde bulunduğunu belirten Bağış, şöyle devam etti: "Kendisi Türkiye'nin ana muhalefet lideridir. Uzun yıllardır Türkiye'de siyaset yapan tecrübeli bir politikacıdır. Zaten konulara hakim bir insandır. Yanındaki arkadaşlar da bu konular üzerinde çalışmış insanlardır. Türkiye'de günlük birtakım siyasi konularda hemfikir olmadıklarımız çok olsa da Avrupa Birliği, daha önceki konuşmalarımda da hep söylediğim gibi Türkiye'de farklı kesimleri, farklı düşünce guruplarını, farklı etnik, dini grupları birleştirebilen ender projelerden bir tanesidir. Bu çerçevede Avrupa Birliği sürecini muhalefetimizin de sahiplenmesini, buna destek vereceğini söylemesini her açıdan anlamlı buluyorum."
NAZIM HİKMET MESELESİ TÜRKİYE’NİN 50 YILLIK AYIBI
Türkiye'de son dönemde AB süreci kapsamında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'le de bir araya geldiğini hatırlatan Bağış, onların da Türkiye'nin AB'ye tam üyelik hedefine destek verdiklerini, bunu bir devlet politikası olarak gördüklerini çok net bir şekilde dile getirdiklerini ve bu süreçte kendilerine destek vereceklerini söylediklerini kaydetti. Baykal'ın da burada yaptığı konuşmalarda buna benzer mesajlar verdiğini okuduğunu, bunun kendisini umutlandırdığını ifade eden Bağış, son iki yıldır iktidar ve ana muhalefet arasında, Türk Ceza Kanunu'nun 301. maddesi, Vakıflar Kanunu ve TRT Kanunu konularını örnek vererek yaşanan tartışmaları hatırlattı. Bu zor süreçte ana muhalefet partisi başta olmak üzere muhalefet partilerinin her birinin farklı bir konuda mecliste süreci uzatma, bazen tıkama noktasında çok ciddi muhalefetleri olduğunu anlatan Bağış, aslında bunların Türkiye için faydalı şeyler olduğunu belirterek, "Mesela TRT 6 yayınlarının ülkemize herhangi bir zarar verdiği yok. Ancak toplumu devletle yakınlaştırma adına, özellikle Kürt kökenli vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin kendilerini devletlerine daha yakın hissetmeleri adına çok önemli bir vazifeyi yerine getirdiğini gördük. Aynı şekilde Nazım Hikmet'in vatandaşlığı konusunda Türkiye'de farklı grupların hiçbirinden olumsuz bir beyan dahi olmamıştır. Türkiye'ye tek maliyeti 27 imzanın mürekkebidir. Ancak böyle bir ayıbı örtmenin 50 yıl sürmemesi gerekirdi. Nazım Hikmet’e itibarının teslim edilmesinin bu kadar gecikmiş olması ülkemiz adına bir utançtır. Bu girişimin muhafazakâr bir iktidar döneminde yapılmış olması da aynı zamanda ülkemizde farklı görüşlere sahip olsak bile beraberce huzur içerisinde yaşayabileceğimizin iyi bir göstergesidir" diye konuştu.
Başmüzakereci Bağış, Deniz Baykal'ın dün yaptığı bir konuşmada "Bu hükümet Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne götürmüyor. Bu kadar reform yapıyor, ama daha çok Hamas ve Hizbullah coğrafyasına doğru götürüyor" sözlerine tepkisinin sorulması üzerine şu görüşlere yer verdi: “Türkiye'nin Avrupa Ekonomik Topluluğu'na ilk başvurusu rahmetli (Başbakan) Adnan Menderes tarafından 1959'da gerçekleştirilmiş. Bunun 50'nci yıldönümünde Türkiye'nin AB müzakerelerinin sorumluluğunu üstlenmek, arkadaşlarımla birlikte bu sorumluluğu paylaşmak benim için çok büyük bir onur. 50 yıllık tarihe bir baktığınız zaman hiçbir Türk siyasetçisi, hiçbir siyasi liderimiz, hiçbir başbakanımız veya hiçbir siyasi hareket Avrupa Birliği projesine bu kadar çok çaba, emek, vakit ayırmamış. Hiçbir lider bu kadar çok seyahat etmemiş, bu kadar çok toplantı gerçekleştirmemiş. Son 7 yıl içerisinde Sayın Başbakanımızın Avrupalı yetkililerle yaptığı toplantılara ayırdığı zamanı üst üste koyarsanız çok ciddi bir mesainin, çok ciddi bir emeğin, çok ciddi siyasi mesuliyetlerin üstlenildiğini görürsünüz.”
ULUSLARARASI SAHADA TÜRKİYE ÇOK ÖNEMLİ BİR OYUNCU
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, sadece tek yere odaklandığında Türkiye'nin gücünün, sadece o merkezdeki etkisiyle ölçüleceğini ifade ederek, "Ama Türkiye'nin farklı yönlerde de etkisi olabilirse ki bakın bugün gerek Orta Doğu barış sürecinde, gerek Rusya-Gürcistan krizinde, gerek Afganistan-Pakistan arasında, gerek Pakistan-Hindistan arasında eğer Türkiye önemli bir oyuncuysa, bunun Türkiye'nin Avrupa Birliği müzakerelerinde son derece önemli etkileri vardır" diye konuştu. Dün akşam büyükelçilerle birlikte yemek yediklerini, temasları değerlendirirken yanlarına gelen garsonun, "Başbakanınızı çok takdir ediyorum, Erdoğan'a hayranım" dediğini anlatan Bağış, benzer olumlu tepkilerin Fas'ta da, Avrupa'da da alındığını kaydederek, eleştirenlerin de olabileceğini, bu bağlamda Baykal'ın eleştirme hakkına saygı duyduğunu söyledi. Bağış, "Sayın Baykal ve diğer eleştirenlerin, eleştirebilme özgürlüğünü sağlayan bir projeye öncülük etmenin de mesuliyetini taşıdığımın, onurunu taşıdığımın farkındayım. Ama (eleştirilerine) katılmak durumunda değilim" ifadesini kullandı.
6 MART AB SİVİL TOPLUM GÜNÜ
Egemen Bağış, 6 Mart gününü AB çalışmaları açısından sivil toplum günü olarak ilan ettiklerini de anlatarak, kendilerine bu süreçte katkı vermek isteyen, fikir vermek isteyen, eleştirilerini paylaşmak isteyen bütün sivil toplum kuruluşlarını 6 Martta Ankara'da bir etkinliğe davet ederek, gün boyunca fikirlerini dinleyeceklerini sözlerine ekledi.
Başmüzakereci Bağış, hafta başında geldiği Brüksel'de AB Komisyonu'nun işletmeler ve sanayiden sorumlu Başkan Yardımcısı Günter Verheugen, iletişimden sorumlu Başkan Yardımcısı Margot Wallström ve ulaştırmadan sorumlu Başkan Yardımcısı Antonio Tajani ile enerjiden sorumlu AB Komisyonu Üyesi Andris Piebalgs'la görüşmüştü. Bağış, Avrupa Parlamentosu'nda (AP) da Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Jacek Saryusz-Wolski, Türkiye Raportörü Ria Oomen-Ruijten ve Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk ile bir araya gelmişti.
Kıbrıs konusunun bazı kesimlerce yanlış ele alındığını öne süren Bağış, ada meselelerinin AB-Türkiye ilişkilerinin kırılma noktası olarak gösterilmeye çalışıldığını ancak bunun doğru olmadığını söyleyerek şöyle konuştu: " ‘Kıbrıs'la ilgili anıları burada tazeledik’ derken bunu laf olsun diye söylemedim. 2002'den bu yana Sayın Danielson'un ve Verheugen'ın öncülük ettiği bir takım toplantılar oldu çeşitli yerlerde ve buralarda yapılan temaslar ve verilen taahhütler var. Annan süreci var. Yapılan çağrılar var. Bu çağrılara uyan bir toplum var uymayan bir toplum var. Kısaca Kıbrıs ile ilgili bir 2009 sonu değerlendirme raporu çıktığı zaman bunların hepsinin bu rapor içerisinde yer alması gerekecek. Kıbrıs konusunda biz kendimizden eminiz. Bu milli davamızdır ve iktidar ile muhalefet bu konuda hemfikirdir ama biz bu noktada dengeleri değiştirdik. Artık hiç kimse Türk tarafını suçlayabilecek bir durumda değildir."
Kıbrıs nedeniyle bu yılsonunda Türkiye-AB ilişkilerinde "kırılma yaşanacağı" beklentilerine katılmadığını vurgulayan Bağış, "Türkiye için AB çok önemli, ama AB için de Türkiye aynı derecede önemli. Kendimize güvenelim. Ne aldatan olacağız, ne aldanan olacağız" diye konuştu.
Egemen Bağış, Ankara'ya geri dönüşünde de CHP Genel Başkanı Baykal'la aynı uçakta seyahat edeceğinin hatırlatılması üzerine, "(Gelirken) Uçaktaki sohbetimize son verirken 'dönüşte Ankara'da görüşürüz' diyen kendisiydi. Zannediyorum (Brüksel temaslarını) değerlendirmek için bir fırsat olur. Belki Ankara'yı beklemeyiz. Bu işi, daha evvel yaptığımız gibi yine Bulgaristan hava sahası içerisinde halledebiliriz artık" dedi.