08.09.2016 - 15:31 | Son Güncellenme:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 81 ilin valisi ile görüştü. Beştepe'deki görüşme sonrası konuştu. "Valiler klasik devlet memuru anlayışıyla asla çalışamaz. Millete hizmetin saat ve mekanı olmaz" diyen Erdoğan'ın açıklamalarının satır başları şöyle: Millet olarak bizim özelliklerimizden birisi de gittiğimiz coğrafyalarda karşımıza çıkan iyi ve güzel ne varsa onları kendi bünyemize katmaktaki esnekliğimizdir. Bu bizi zenginleştiren bir vasıftır. Bugün kurumlarımızın geçmişine baktığımızda 200 yıllık, 300 yıllık, 1000 yıllık kuruluş yıl dönümleri olduğunu görüyoruz. Osmanlı devletinin 33 vilayeti vardı. Aynı topraklar üzerinde bugün 64 hükümet var. Sizler bu kadim devletin bugünkü sorumluları olarak büyük bir sorumluluk yüklenmektesiniz
MİLLETE HİZMETİN ZAMANI VE SÜRESİ YOKTUR
Valilik bir icraat makamıdır. Dolayısıyla hiçbir mazeretin başarılı bir icraatin yerini tutmayacağı yerlerin başında gelir. Sabah 9, akşam 6 çalışan klasik memur anlayışıyla asla çalışamazsanız. Memurun sorumluluğu size karşı ama sizin sorumluluğunuz millete karşıdır. Millete hizmetin saati ve mekanı olmaz.Türkiye her dönemde olduğu gibi bugün de bir çok sorunla baş etmek zorunda olan bir ülkedir. Bu sorunlardan biri terörle mücadele diğeri ise sınır güvenliğimizin sağlanmasıdır.
HEPSİNİN KÖKÜNÜ KAZIYINCAYA KADAR...
Türkiye’yi 14 yıldır takip eden değil takip edilen ülke olma mücadelesi veriyoruz. Sizlerden de aynı şeyi bekliyoruz. Yerel yönetimden gelmiş bir cumhurbaşkanı olarak özellikle ifade etmek istiyorum, Türkiye aynı anda pek çok sorunla baş etmek zorunda olan bir ülkedir. 2 husus öne çıkıyor. Biri terörle mücadele, diğeri ise sınır güvenliğimizin sağlanması sorunudur. Bunlar iç içe girmiş sorunlardır. 1984 yılından beri bölücü terör örgütü ile mücadele ediyoruz. Dinimizi istismar ederek kendisine alan açmak isteyen DAİŞ belasıyla karşı karşıya kaldık. 15 Temmuz’dan beri FETÖ’nün kanlı yüzüyle muhattap olduk. Bakıyorsunuz bir hücre evinde PKK’lılar ile birlikte FETÖ’cüler yakalanıyor. Diğer örgütler konusunda da benzer durumlar söz konusu. PKK ile FETÖ’nün, DAİŞ ile DHKPC’nin bizim nezdimizde bir farkı yoktur.
Vatanımızın, devletimizin, bayrağımızın düşmanlarıdır. Hepsinin de kökünü kazıyana kadar azimle yolumuza devam edeceğiz. Tek fert kalıncaya kadar, şahsım için söylüyorum, bu mücadeleyi sürdüreceğim. Bu can bu tende olduğu sürece mücadeleyi sürdüreceğim.
BİZE İHANET ETTİLER
Ben şahsım adına bu can bedenden çıkıncaya kadar mücadelemi sürdüreceğim. Ta belediye başkanlığımdan beri tanıdığım bu örgüt bizlere, vatanımıza ihanet etmiştir. Bölücü terör örgütü başı ülkemize teslim edilirken bu örgütün başı malum yerine gitmiştir. 15 Temmuz diğer darbelerden çok dahan büyük bir dönüm noktasıdır.Bu diğerlerinden farklı olarak inanç, eğitim, hayırseverlik gibi değerleri istismar eden bir çetenin ürünüdür.
17-25 ARALIK'TA KARANLIK YÜZLERİNİ GÖRDÜK
Diğer darbelerde milletimiz karşısındakinin kim olduğunu bildiği için gardını alma imkanına sahipti. FETÖ ise 40 yılı aşkın bir süredir milletimizin kanını emerek büyümüş ve her tarafa yayılmıştır. Bu grupların gerçekleştirdikleri eğitim, hayır, irşad faaliyetleri devletimizi de rahatsız etmemiştir. 30 yıl boyunca çift kişilikli, daha da ileri gidiyorum çok kişilikli faaliyet gösteren bu kişilerin ruh sağlıklarının yerinde olması mümkün değildir. 17-25 Aralık’ta bu yapının karanlık yüzünü gördük ama anlaşılan kimseye meramımızı anlatamadık. Şahsen konuşmalarımda bunlar terör örgütüdür dedikçe karşımdakiler terör örgütü dediğiniz silahlı olur, kan döker diyordu. Köşe yazılarında bunları yazıyordu.
170 ÜLKEYİ ELE GEÇİRME ÇABASINDALAR
Teşkilat şeması önümüze geldiğinde, bu kişi sadece Türkiye'yi ele geçirme hesabı içinde olan bir meczup değil, bir terörist başı değil. En tepe noktaya geliyor, orada kainatın imamı olarak geçiyor. 170 ülkede ele geçirme gayreti içinde. O okullarda devlet başkanından, hükümet başkanına, ileri gelenlerin çocuklarını yetiştiriyorlar. O çocuklar yarın en üst düzey yönetici olacak. Onlar bu tür görevler üstlenmeye başladılar.
YASAKLAMAMIZ LAZIM
Türk Cumhuriyetlerinde bu tür aktif görevleri var. Belgeleriyle anlatıyorum. Beni anlamakta zorlanıyorlar.
Dün Bakanlar Kurulu'nda söyledim. Bakanlar Kurulu kararı veya KHK içerisinde dünyadaki bizim bilgimiz dışında nerede Türk, Türkiye unvanı varsa bunları yasaklamamız lazım. Bu ülke yönetimlerine bildirmek suretiyle bu unvanların kullanımızı yasaklamalıyız. Oradan prim yapmaya çalışıyorlar. Bütün bunlara rağmen, ben milletimin ferasetine inanıyorum. O feraset 15 Temmuz gecesini kendini ortaya koydu. Vatandaşımızın şahadete yürüyüşü, bütün hesapları alt üst etti.
CERABLUS OPERASYONUN BAŞARISI DENGELERİ ALT ÜST ETTİ
Türkiye 15 Temmuz darbesini geride bıraktığında içeride ve dışarıda pek çok kimse, bu ülkenin böyle bir badireden kurtulması yıllar sürer diyenler olmuştur. Biz ne yaptık. Darbenin üzerinden 40 gün geçmeden Suriye'de uzun süredir planladığımız Cerablus operasyonunu başlattık. PKK terör örgütüne tarihinin en büyük operasyonlarını yürütüyoruz. Bazı arkadaşlar, dostlar 'niye cepheyi genişletiyoruz' diyenler oldu. Cephelerin genişlemesi veya daralması bir iman meselesidir. Bu ülkede biz askeriyle, polisiyle 1 milyon insan besliyoruz. Bunların yanında bu milletin kendisi 'ben varım' dedi. Bu cephelerin hepsi bizim için çok çok küçüktür. Biz mücadelemizi orada da sürdüreceğiz.
TERÖRİR KORİDORUNA İZİN VEREMEYİZ
Gaziantep'te 56 insan şehit olduktan sonra birilerini mi bekleyecektik, müsaade mi alacaktık? Önce Cerablus operasyonu başlayacak dedik. Aynı şekilde Kilis. Şu anda Cerablus'da DAİŞ diye bir şey kalmadı. Onlar kaçacak biz kovalayacağız. Bir planımız var, bu plan Türkiye'nin sınırlarını güvence altına alma planıdır. Biz terör koridoru oluşturma gayretlerine evet diyemeyiz. Diplomatik görüşmelerimizi yapıyoruz, yapacağız, diğer yandan sınırlarımızı barış koridoru haline getireceğiz. Bizim Suriye topraklarında zerre gözümüz yok. Herkes de haddini bilmeli. Biz bu adımları kararlılık içinde atıyoruz. Orada kardeşlerimiz var.
Uluslararası hukukta o ülkenin hükümeti sizi çağırmazsa oraya giremezsiniz. Biz o ülkenin sahipleri olan halkın davetine icabet ediyoruz. Zaten ülke yönetimi zalim. 600 bin insanı öldüren bir katilden mi izin alacağız? İş bu noktaya gelmeseydi Suriye farklı bir konumda olacaktı. Cerablus operasyonunun başarısı Suriye'deki dengeleri alt üst etti. Bölgede Türkiye'nin içinde olmadığı hiçbir senaryonun devreye sokulması mümkün değildir.
ADİL DAVRANIN
PKK'nın, PYD'nin, YPG'nin yoğunlaşan eylemlerinin Suriye'de kaybettiği yarın Irak'ta da kaybedeceği bellidir. PKK gerek eleman temini, gerek yerel destek bulma konusunda ciddi sıkıntı içindedir. Örgütün kimlerin taşeronluğunu yaptığını görüyor. Geçtiğimiz yıl temmuz ayında yaşanan olaylar bölge halkının örgütle mesafe koymasını sağlamıştı.
Darbe girişimi gecesi pek çok şehrimizde vatandaşlarımızın bayraklarla sokaklara dökülmesi bunu gösteriyor. Dünyaya bir kez daha sesleniyorum. Benim milletim F-16'larla bomba yağdırılırken, tanklar üzerinden geçerken onların elindeki tek silah bayrağı ve imanıydı. Bu neticeye de böyle ulaştık. PKK ve iltisaklı kuruluşların kapanmaya doğru gittiği bir dönemdeyiz.
Gerek FETÖ, gerekse PKK ile mücadelenin önemli boyutu da kamu görevlilerinin tasfiyesi oluşturuyor. OHAL çerçevesinde süratli bir takım adımlar attık. Aynı süreci PKK terör örgütünün kamu kurumları içindeki destekçileri için de başlattık. Sizden ricam kararlı ve dikkatli çalışma yapmanızdır. Sizlerden memurları açığa alma yarışına girmenizi istemiyorum, adil davranmanızı istiyorum.
SAAT KAÇTA ARAYACAĞIM BELLİ OLMUZ
Devlet içinde bıraktığınız her bir terör örgütü mensubundan dolayı da çok büyük vebal altında kalacağınızı da bilmelisiniz. Devletin devlet gibi davranmadığı yerde meydan terör örgütlerine kalır. Ben bir valiyi aradığım zaman; gece 01.00'de, 02.00'de, 03.00'te ararım. 'Bu saatte aranır mı' denilmez. Valinin görevi 24 saat. Bu anlayışla çalıştığımızda bu devlet, devlet olur.
Zaman zaman vatandaşlarımdan bazı şikayetler alıyorum. Diyorlar ki 'Valimiz yukarıdan bakıyor, alçak gönüllü değil, ulaşamıyoruz' diyor. Bu şikayetlere yakışan valimiz olduğunu zannetmiyorum ama bir sıkıntı bir yerde var ve bu şikayet bana kadar gelebiliyor. Tevazuda toprak gibi olmalıyız. Hepiniz adeta bu konuda birer mevlevi gibi davranın. Mütevazi olun. Bu konuda taviz vermeyin. Bu millete efendi olmaya gelmedik, hizmetkar olmaya geldik. Biz hizmetkar olmanın tadına ulaşalım. Bu millet de yarın emri hak baki olduğu zaman, 'Bizim öyle bir valimiz var ki, tam bir gönül, tevazu ehliydi.' Bunu çok daha fazla duymamız lazım. Buna muhtacız. Asla ve kat'a 'Çok gururlu, çok kibirli' denilmesini istemiyoruz."