27.04.2022 - 16:19 | Son Güncellenme:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Büyük Çamlıca Camii Konferans Salonunda düzenlenen İstanbul Mushafı’nı Takdim ve Tanıtım Programında katıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Mushafı’nı Takdim ve Tanıtım Programında yaptığı konuşmada, “Geçmişte yaşanan acılardan, felaketlerden, zulümlerden yeterince ibret alınmamış olacak ki dünya yeniden ırkçılığın, İslam düşmanlığının, ötekileştirmenin yükselişe geçtiği bir döneme girdi. Avrupa ülkelerindeki seçimlerde ırkçı partilerin iktidara ortak olma hatta tek başına iktidara gelme seviyesinde desteklere ulaşmaları üzüntü ve kaygı verici bir tablodur. Müslümanlar olarak bu kötü gelişmelere karşı en büyük gücümüz, en büyük imkanımız hiç şüphesiz inancımızdır, imanımızdır, birliğimiz ve beraberliğimizdir” dedi.
"HAYSİYETİMİZE SALDIRINA EYVALLAH EDECEK DEĞİLİZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tarih farklı medeniyetlerin yükselişine ve düşüşüne şahitlik etmiştir. Dünyanın son birkaç asrına ise Avrupa ve Amerika merkezli batı medeniyetinin damga vurduğunu söylemek herhalde yanlış olmaz. Bu sürecin elbette kölelikten katliamlara, sömürüden istismara kadar uzanan boyutları vardır. Ama batı medeniyeti dünyayı asıl, sanatıyla, kültürüyle, sinemasıyla, dizisiyle, müziğiyle, resmiyle, sporuyla yani modern tabirle yumuşak güç unsurları denen içerik üretimiyle istila etmiştir. Tabii burada teknolojinin bizatihi kendisiyle muhteviyatının ayrımını iyi yapmak gerekiyor. İnterneti, sosyal medyayı ve benzeri uygulamaları kullanmak herkesin hakkıdır. Herkese kolaylık sağlar.
Şayet bu teknolojik imkanın içeriğini siz üretmiyor, dilini ve mesajlarını siz yönetmiyorsanız hak ve kolaylık olarak gördüğünüz şey kısa sürede sizi gönüllü şekilde esir alan bir silaha dönüşür. Benzer örnekleri tüm medya mecraları tüm iletişim araçları için vermek mümkündür. Bu mecraların yeni bir faşizm dalgasının araçları haline dönüşmeye başlaması dünyayı ve insanlığı geçmiştekilerden çok daha güçlü bir tehdidin kucağına doğru hızla itmektedir. Geçmişte yaşanan acılardan, felaketlerden, zulümlerden yeterince ibret alınmamış olacak ki dünya yeniden ırkçılığın, İslam düşmanlığının, ötekileştirmenin yükselişe geçtiği bir döneme girdi.
Avrupa ülkelerindeki seçimlerde ırkçı partilerin iktidara ortak olma hatta tek başına iktidara gelme seviyesinde desteklere ulaşmaları üzüntü ve kaygı verici bir tablodur. Müslümanlar olarak bu kötü gelişmelere karşı en büyük gücümüz, en büyük imkanımız hiç şüphesiz inancımızdır, imanımızdır. Onunla birlikte birliğimiz ve beraberliğimizdir. Bunun yanında medeniyetimizin zengin birikimini ihya etme kabiliyetimizi harekete geçirerek maruz kaldığımız ön yargıların, ithamların, dayatmaların hatta saldırıların üstesinden gelebileceğimize inanıyorum. Elbette yüzümüze tokat atana, ayağımıza çelme takana, canımıza kast edene, haysiyetimize saldırana eyvallah edecek değiliz” dedi.
"MEDENİYETİMİZİN YENİ BİR İŞARETİ VE SEMBOLÜ"
“Devletimizi güçlendirerek, ekonomimiz geliştirerek, siyasi ve sosyal birliğimizi tahkim ederek mücadelemizi sürdüreceğiz" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunu yaparken asıl mesafe kat etmemiz gereken yumuşak güç alanlarını, sanatı, kültürü, edebiyatı, akademiyi, medyayı, sporu ihmal etmeyeceğiz. En az diğer hususlar kadar bu alanlara da ihtimam göstereceğiz. Bu anlayışla biz de ülkenin temel altyapı eksiklerini tamamladıkça milletin demokrasi ve özgürlük taleplerini karşıladıkça vaktimizi ve enerjimizi bu alana daha çok vermeye başladık. Mimarimizi yeni bir yorumla tekrar ihya ettik. Birileri rahatsız olabilir. Varsın onlar rahatsız olsun. Ama biz onlar rahatsız oluyor diye o izi sürmekten geri duramayız. Hatta televizyon dizilerinden müziğe, sinemadan bilgisayar oyunlarına kadar geniş bir alanda özgün kültür ve sanat içeriklerimizle şimdi dünyaya açıldık. Bilim insanlarımız sanatçılarımız, edebiyatçılarımız, sivil toplum temsilcilerimiz uluslararası düzeydeki çalışmaları ve başarılarıyla elhamdülillah takdir topluyor. İstanbul Mushaf'ını da medeniyetimizin bu alandaki inkişafının yeni bir işareti, yeni bir sembolü olarak görüyorum” diye konuştu.
MUSHAF GELENEĞİ
Hattat Hüseyin Kutlu’nun yetiştirdiği hüsnühat talebeleri ile tezhip ve cilt gibi farklı alanlarda uzmanlardan oluşan 66 kişilik ekibin yıllar süren çalışmaları sonucu hazırlanan eser, 10 ciltten oluşuyor.
Mürekkebinden kağıdına, hattından tezhibine, cildinden tıpkı basımına kadar her aşaması Kanlıca İslam Medeniyeti Sanat Bahçesi'nde hazırlanan Kur'an-ı Kerim, 1400 yıllık mushaf geleneğini ihya ediyor. Mushafta, Endülüs, Memlük, İlhanlı-Celayir, Türkmen dönemleri olarak anılan Akkoyunlu ve Karakoyunlu devri, Timur, Babür ve Safevi dönemlerini takip eden Osmanlı'nın ilk ve son dönemlerinden bugüne kadar uzanan ekoller ve üsluplar özü itibariyle temsil ediliyor.
1001 FARKLI TASARIM
İslam Medeniyetinin miras bıraktığı mushaf sanatlarının tümüne, sure başlığı, cüz gülleri, cilt deseni, hatime sayfaları, zahriyeler ve ser-levhalar gibi mushafın farklı bölümlerinde yer veriliyor. Teknik ve sanatsal özellikleriyle benzersiz bir çalışma olan İstanbul Mushafı'nda 1001 farklı tasarımda durak, 14 farklı secde gülü ve aşr gülleri, 30 farklı cüz gülü, 120 hizip gülü ve 114 sure için ayrı tasarımlarda sure başlığı yer alıyor. Eserin orijinali Cumhurbaşkanı Erdoğan'a takdim edildikten sonra, orijinalinde kullanılan el yapımı aharlı kağıtlara, geliştirilen özel yöntem ve teknikle gerçekleştirilen 1000 takım tıpkıbasımı da İslam Dünyasının devlet başkanlarına, din adamlarına, belli başlı kütüphanelere ve önemli camilere hediye edilecek.