28.09.2015 - 18:20 | Son Güncellenme:
Gök, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, terörün acımasız yüzünü bayram günlerinde de gösterdiğini belirterek, şehitlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diledi.
Yeni eğitim-öğretim yılının bugün başladığını hatırlatan Gök, hükümetin eğitim alanındaki uygulamalarını eleştirdi.
AK Parti'nin 13 yıllık iktidarı süresince en çok tahribat yaşanan alanlardan birinin eğitim olduğunu savunan Gök, Türkiye'nin eğitimde uluslararası değerlendirmeler açısında da çok gerilerde kaldığını bildirdi. "Bu iktidarın Türkiye'yi eğitimde getirdiği nokta, en sonlara itmek olmuştur" diyen Gök, 4+4+4 eğitim sistemini de eleştirdi.
Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Gök, Meclisin açılacağı 1 Ekim'deki Genel Kurul'da CHP Grubu olarak herhangi bir protestoda bulunup bulunmayacaklarının sorulması üzerine, şöyle dedi:
"1 Ekim'de Meclis'in açılması Anayasa hükmüdür. Biz 1 Ekim'de Mecliste Meclisin saygınlığı neyi gerektiriyorsa, şu anda korunması ve ülkeye güven vermesi gereken kurumların başında gelen Meclisimizin güven duyulacak ve saygınlığını koruyacak bir anlayışla 1 Ekim'de Mecliste yerimizi alacağız.
Biz Meclisin üzerinde bir vesayet kurulmasına karşıyız. Dolayısıyla herkes kendi sınırları içinde hareket etmelidir. CHP, 1 Ekim'de Mecliste olması gerektiği gibi davranacaktır. Meclisin saygınlığına ve güvenine uygun olarak davranacaktır. Bizim farklı bir düşüncemiz söz konusu değildir."
"Eğer CHP'nin karar alacak çoğunluğu olsaydı, bu Meclis çalışırdı"
Meclisin 1 Ekim'den sonra da çalışması gerektiği yönünde görüşler olduğunun ifade edilmesi üzerine Gök, CHP'nin Genel Kurulu 29 Temmuz'da terör konusu gündemiyle olağanüstü toplantıya çağırdığını hatırlattı. CHP'nin çağrı yapacak çoğunluğu olduğunu ancak toplantıda karar alınabilmesi için diğer partilere de görev düştüğünün altını çizen Gök, "Eğer CHP'nin Mecliste karar alacak bir çoğunluğu olsaydı, hiç kuşkunuz olmasın bu Meclis çalışır, komisyonlar kurulur ve gerekli olan her türlü konu üzerine gidilirdi" diye konuştu.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Başkan Yardımcılığına seçilen Işıl Karakaş'ın Türkiye'deki basın özgürlüğüne ilişkin açıklamalarının da sorulduğu Gök, medya kuruluşları ve gazetecilere yönelik baskının Türkiye'ye yakışmayan bir noktaya ulaştığını söyledi. İktidarın muhalif basını susturarak yaptıklarının vatandaşlar ve diğer ülkeler tarafından görülür olmasının önüne geçmeye çalıştığını ileri süren Gök, sözlerine şöyle devam etti:
"Türk halkı 7 Haziran'da AKP'ye önemli bir ders vermiştir. 1 Kasım'da onu pekiştirecektir. 1 Kasım'da ne medyanın, ne muhalefetin üzerindeki baskılar ne de toplum üzerindeki baskılar, hiçbiri para etmeyecektir. AKP iktidarı ne yaparsa yapsın artık barajın kapağı devrilmiştir. İktidarın haksız uygulamalarına karşı halkımız 1 Kasım'da haklı bir tepkiyi sandıklarda gösterecektir. Ve bu iktidara haddini bildirecektir. AKP iktidarının artık paçası tutuşmuştur. Son kozlarını oynuyor."
CHP'nin seçime hazır olduğuna işaret eden Gök, "Biz çizmelerimizi çektik. Çarşamba günü Genel Başkanımızın öncülüğünde seçim bildirgemizi açıklıyoruz. Ve ondan sonra dağ, tepe, taş demeden dolaşmaya başlıyoruz. CHP hem bütün vatandaşlara ulaşacak hem de sandık güvenliğini sağlayacaktır. Sandık güvenliğini AKP'nin görevlendirdiği kişilere bırakmayacağız" dedi.
"CHP, sandıkların taşınmasına karşıdır"
Gök, "HDP Sözcüsünün bir açıklaması oldu, 'YSK sandıkların birleştirilmesi yönünde karar verirse, seçimi boykotu tartışabiliriz' diye. Bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizin YSK'dan beklentiniz nedir?" sorusuna da şu yanıtı verdi:
"Ben HDP sözcüsünün yorumuna yorum katmayayım, partimin bu konudaki düşüncesini ifade edeyim. Tartışılan konu, sandıkların birleştirilmesi değil, sandıkların taşınmasıdır. Her ikisi birbirinden çok farklı kavramlar. Sandıkların taşınması hem Siyasi Partiler Kanunu'na aykırıdır hem de YSK'da önceki yıllarda bu şekildeki taşınma taleplerini reddetmiştir. Çünkü hukuk sistemimiz içinde yeri olan bir konu değildir. Sandıkların taşınmasıyla ilgili bir süreç 'terörün belini kırdık' diye bugünlerde nutuk atan iktidar sözcülerinin cevaplaması gereken bir sorudur. Siz nasıl oluyor da terörün belini kırıyorsunuz da bir yandan da sandık güvenliğini sağlayamıyorsunuz? Devlet sandık güvenliğini sağlayamıyor, seçimleri yaptıramıyorsa, devlet derken iktidarı kast ediyorum, derhal bırakıp gitsinler. CHP, sandıkların taşınmasına karşıdır. Zaten YSK'nın böyle bir karar verme yetkisi bulunmamaktadır. Böyle bir karar çok zorlama bir karar olabilir. Bunun ama siyasi faturası çok ağır olur."
Devletin görevinin sandıkları kaçırmak değil, seçim güvenliğini sağlamak olduğunu söyleyen ve güvenliğin sağlanamamasının seçimi şaibeli bir hale getireceğini ifade eden Gök, CHP olarak böyle bir seçeneğin tartılmasını bile doğru bulmadıklarını vurguladı.
"Özel güvenlik bölgeleri, anayasaya ve kanunlara aykırıdır"
Gök, bir başka soruyu yanıtlarken de özel güvenlik bölgelerinin anayasaya aykırı olduğunu iddia etti. Anayasa göre oluşturulacak olağanüstü hal ve sıkı yönetim uygulamalarının dahi Milli Güvenlik Kurulunda kararlaştırılması, Resmi Gazete'de ilan edilmesi ve TBMM'nin onayının alınmasının gerektiğini belirten Gök, "Valilerin keyfi uygulamaları ile ilan ettikleri özel güvenlik bölgeleri, anayasaya ve kanunlara aykırıdır. Şu anda fiili bir olağanüstü hali AKP, valiler eliyle keyfi olarak uygulatmaktadır" dedi.
Uludere olayıyla ilgili bazı askerlerin ifadelerinin yayınlandığının anımsatılması üzerine Gök, "Bu yayınlarda ifade edilen hususlar ve yer verilen belgelerin tümü Meclis İnsan Hakları Uludere Alt Komisyonunda görev yaptığım zaman partim adına hazırladığım Uludere muhalefet şerhindeki tüm bilgileri teyit etmektedir" değerlendirmesinde bulundu.
Gök, Uludere'de hayatını kaybedenlerin ailelerinin, Anayasa Mahkemesine hak ihlallerinin tespitine yönelik yaptıkları başvuruları olduğunu da hatırlatarak, yüksek mahkemenin bu başvuruları biran önce karara bağlamasının beklendiğini söyledi.
"Başbakan afaki konuşuyor"
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Suriye'de şehir kurulmasına yönelik açıklamalarının sorulması üzerine de Gök, şu ifadeleri kullandı:
"Başbakan açıklamış, 'Suriye'de 100 bin kişilik üç şehir kuralım.' Başbakan zannediyor ki Ankara'da İstanbul'da bir arsayı TOKİ'ye veriyor da orada şehir inşa edilecek. O binaların çevresindeki güvenliği kim sağlayacak? Oraya yerleştirmeyi düşündüğünüz insanların iş, aş problemleri nasıl çözülecek? Zaten sınır kevgire dönmüş. Sanki TOKİ'ye iş yaptırır gibi, ihale verecekler, 'Git Suriye'de üç şehir kur.' Konu bu kadar basit değil ki. Siyasi çözüm olmadan, Suriye'de bu uygulamaların gerçekçi olması söz konusu değildir."
Gök, Suriye'de güvenliğin sağlanması, harap olan şehirlerin yeniden düzenlenerek, Suriyelilerin evlerine dönebilmelerinin olanaklı hale getirilmesini istedi.
Gök, şunları kaydetti:
"Başbakan afaki konuşuyor. Gerçekçi bir yaklaşım değildir. 'Biz üç şehir yaparız, çadır kent kuruyoruz.' Siz bunu TOKİ konutu gibi basit algılarsanız, daha sorunu anlayamamışsınız demektir. Suriye'de sorun siyasi çözümden geçer. Bu çözüm sağlanmadan önerilen her modelin gerçekçi olmadığını yaşayarak görürüz."