25.02.2010 - 15:27 | Son Güncellenme:
ANKA
BDP Grup Başkanvekili Bengi Yıldız, muhalefet partilerinin, demokratik açılım sürecinde, milliyetçiliği ve şovenizmi adeta körüklediğini, toplumsal barışa ciddi anlamda zarar verdiğini eleştirerek, muhalefetin bu tavrı karşısında iktidar partisi AKP’nin de ürkek davrandığını eleştirisini getirdi. Yıldız, Başbakan Erdoğan’ın, "Güzel gelişme" dediği Habur sürecinin de arkasında durmadığını söyledi.
TBMM Genel Kurulu’nda, İçişleri Bakanı Beşir Atalay hakkında gensoru önergesinin öngörüşmeleri yapılıyor.
Önerge üzerine BDP Grubu adına söz alan Grup Başkanvekili Yıldız konuşmasına "Gönül isterdi ki, bu Meclisin çatısı altında ülkemizin en netameli meselelerinden biri olan Kürt sorunu bütün boyutlarıyla masaya yatırılsın, ortak akıl ve uzlaşma sağlanarak, Türkiye’nin önünü açacak çözüm projeleri ortaya konulsun" sözleriyle başladı.
Yıllardır barışını arayan bir ülkenin arzusu ve beklentisi bu yöndeyken, ne yazık ki Meclisin çözüm üretmekten oldukça uzak bir noktada durduğunu savunan Yıldız, önergenin veriliş amacını hatırlattı.
Önergenin amacının saptırıldığına dikkat çekerek, "Habur’daki gelişmelerin özünü saptıran, Türkiye’yi yeniden çatışmalı bir ortama doğru sürüklemeye çalışan çatışmacı bir siyaset anlayışıyla karşı karşıyayız. Oysa, Habur doğru okunsaydı, doğru sonuçlar çıkartılsaydı belki de ülkemiz bugün bu noktada olmayacaktı" dedi.
-HABUR SORUNU-
Yıldız, Habur süreciyle ilgili olarak o gün yaşananları şöyle anlattı:
"Barış Grubu, çatışmasızlık ortamının kalıcı gelmesi, Türkiye’de barış sürecinin tesis edilebilmesi ve demokratik açılım sürecinin önünü açmak amacıyla gelmişlerdir. Akan kanın durması ve insanlarımızın ölmemesi için atılan önemli bir adımdı. Nitekim kendiliğinden harekete geçen yüz binlerce insan, Barış Grubu’nu; barışa duyduğu özlem adına ve çocuklarının artık sağ salim döneceği umutları adına büyük bir coşku ve sevgi seliyle karşılamış, sahiplenmiştir.
Bu tablo, barışın bu topraklarda yeşerecek olmasına duyulan büyük inanç ve özlemin bir ifadesi olmuştur. Nitekim barış grubunun serbest bırakılması bu umutları ve beklentileri daha da arttırmıştır. Ancak halkın bu coşkusuna bile tahammül edemeyen muhalefet partileri, toplumsal barış adına ilk kez doğru işleyen hukuku mahkûm etmeye çalışmış, şimdiye kadar yaşanan hukuksuzluğun devamından yana bir tavır ortaya koymuştur. Muhalefet açıkça, barış grubu üyelerinin sağ değil ölü olarak Türkiye’ye girmesini savunmuştur."
Yıldız, Habur’da yaşananları eleştirenlere tepki göstererek, "Haburda yüz binlerce kürdün sevinmesine üzülen, bu sevinçten rahatsız olan Türk halkı mıdır yoksa seçkinci elit tabaka mıdır?" diye sordu.
-"MUHALEFET MİLLİYETÇİLİĞİ KÖRÜKLÜYOR, AKP ÜRKÜYOR"
Yıldız, muhalefet partilerinin, açılım sürecinde, milliyetçiliği ve şovenizmi adeta körüklediğini, toplumsal barışa ciddi anlamda zarar verdiğini eleştirdi.
Muhalefetin bu tavrı karşısında iktidar partisi AKP’nin de ürkek davrandığını eleştirisini getiren Yıldız, Hükümetin Habur sürecini sahiplenmekten vazgeçtiğini kaydetti.
AKP’nin Habur görüntüsünün faturasını ise kapatılan DTP partisine çıkardığını öne süren Yıldız, "Bu gelişmelerin akabinde neler yaşandığı herkesin malumudur. Muhalefet liderlerinin ‘Hukuk katledilmiştir’, ‘İstanbul Silopi değildir’ gibi sözleri sokaklarda karşılığını bulmuş ve batı illerinde yaşayan Kürtlere karşı linç saldırıları yaşanmıştır. Yargı da bu havanın etkisiyle DTP’yi kapatmış, Sayın Ahmet Türk ve Sayın Aysel Tuğluk’ un milletvekillikleri düşürülmüş ve 35 Kürt siyasetçi ile birlikte 5 yıl siyasetten yasaklanmışlardır" diye konuştu. Yıldız, CHP’nin verdiği gensoru önergesine yönelik eleştirilerini şöyle sürdürdü:
"Son yıllarda Kürtlerin demokratik haklarına ilişkin en ufak bir adım girişimini dahi bu gensoruda olduğu gibi ’dış güçlerin desteği’ olarak saptıran bir CHP zihniyetiyle karşı karşıyayız. Kürtlerin idam edilmesine, sürgüne gönderilmesine, 1938’lerde olduğu gibi katledilmesine, faili meçhul cinayetlere uğramasına, elleri kelepçelenerek tutuklanmasına sesini dahi çıkarmayan bu zihniyet, Habur’da olduğu gibi en ufak bir hukuksal açılım yapıldığında ise, ayağa kalkıyor, engellemek için elinden gelini yapıyor. Bu tanıdık bir zihniyettir. İnkârcıdır, asimilasyoncudur, imhadan, çatışmadan, kan ve gözyaşından yanadır. İnkârcılıkları o kadar yaygın ki, yıllar önce ortaya koydukları kendi raporlarına bile sahip çıkmamaktadırlar."
-"ESKİDEN BARIŞTAN BAHSEDİYORDU"-
Geçmişte CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, Diyarbakır’da seçim meydanlarında yaptığı bir konuşmanın bazı bölümlerini aktaran Yıldız, "Barıştan, aftan, dağdakiyle kucaklaşmaktan bahseden Sayın Baykal. Peki, Habur süreci de dağdakilerle ovadakilerin bir kucaklaşması değil miydi? Hani kucaklaşmaktan yanaydınız? İlk kez o dağdakiler sağ salim ailelerine kavuştu. Bundan niye rahatsızlık duydunuz? Hani yeni bir dönem başlatmaktan yanaydınız? Neden sırtınızı çevirdiniz? Neden elinizi uzatmadınız? Neden çark ettiniz" dedi.
CHP’nin, 1989 tarihli "Kürt Raporu"yla ilgili Baykal’ın sözlerini de anımsatan Yıldız, "Peki neden şimdi bu raporlarınıza sahip çıkmıyorsunuz? Sizin 15?20 yıl önce söyledikleriniz bugün kabul edilmesine rağmen peki neden şimdi bunu engellemeye, önünü kesmeye çalışıyorsunuz? Yoksa sizin çözüm raporlarınız da mı dış güçlerin bir oyunuydu" diye sordu.
-"BAŞBAKAN HABUR’UN ARKASINDA DURAMADI"-
Yıldız, AKP’nin açılım adı altında sunduğu başlıklara bakıldığında CHP’nin Kürt sorununa yönelik önerilerinin onda birini bile karşılamadığını söyledi.
Yıldız, "Ya CHP’nin o günkü raporları yanlıştı, bölücüydü. Ya da Bugünkü CHP zihniyeti yanlış yerde duruyor" dedi.
Yıldız, Başbakan Erdoğan’ın, "Güzel gelişme" dediği Habur’un arkasında duramadığını savunarak, süreci halka doğru anlatamadığını ifade etti.