01.07.2021 - 15:44 | Son Güncellenme:
AA
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin Kıbrıs'ta çözümsüzlüğü çözüm arayışı gibi takdim etmesinin kabul edilmediğini belirterek "Kıbrıs Türk halkını azınlık olarak gören bu zihniyeti biz de artık yok sayıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Çavuşoğlu, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'la Lefkoşa'daki Cumhurbaşkanlığında yapılan görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında konuştu.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin, Cenevre'de yapılan Kıbrıs görüşmelerinde Kıbrıs Türklerini eşit toplum değil azınlık olarak gören bir yaklaşım sergilediğini belirten Çavuşoğlu, "Kıbrıs Türk halkını azınlık olarak gören bu zihniyeti biz de artık yok sayıyoruz. Rum tarafının raf ömrü dolmuş Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarının ardına saklanıp çözümsüzlüğü çözüm arayışı gibi takdim etmesini artık kabul etmiyoruz. Bu devir kapandı." ifadesini kullandı.
Çavuşoğlu, "Cumhurbaşkanımızın (Doğu Akdeniz konusunda) bölgesel konferans önerisi halen masadadır. KKTC'nin de hakça paylaşım konusunda, gelir paylaşımı konusundaki önerileri de masadadır." dedi.
Bakan Çavuşoğlu, hem Türkiye'nin hem de KKTC'nin hiç kimsenin hakkında gözü olmadığını belirterek şöyle devam etti:
"Ama şunu da herkes bilsin. Hakkımızı da kimseye yedirmeyiz. Ne Türkiye Cumhuriyeti'nin ne de KKTC'nin, Kıbrıs Türk halkının hakkını yediririz. Kıbrıs Türk halkının beka, istiklal ve istikbal mücadelesinde tüm imkanlarımızla KKTC'yi desteklemeye devam edeceğiz. Çünkü davamız ortak ve Kıbrıs Türk halkının hakkını, hukukunu garantör ülke olarak korumak bizim en doğal hakkımızdır."
"ŞU ANDA BİR ÖZEL TEMSİLCİNİN ATANMASI FİKRİNİ DOĞRU BULMUYORUZ"
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres'in Kıbrıs Özel Temsilcisi atama fikrine de değinen Çavuşoğlu, müzakere başlama kararı alındıktan sonra özel temsilci atanmasının bir anlamı olacağını söyledi.
Çavuşoğlu, Jane Holl Lute'un Guterres'in Kıbrıs özel danışmanı olarak görev yaptığını hatırlatarak "Özel temsilcinin yapacağı bir görev yoktur, o nedenle biz şu anda bir özel temsilcinin atanması fikrini doğru bulmuyoruz." diye konuştu.
"AB VE BM HAKÇA PAYLAŞIM KONUSUNDA GEREKLİ ADIMI ATMALI"
Çavuşoğlu, Kıbrıs konusunda hakça gelir paylaşımı yapılmasının önemini işaret ederek şunları kaydetti:
"Bu konuda KKTC'nin üç önerisi halen masada. AB ve BM, bu hakça paylaşım konusunda gerekli adımı atmalıdır. Aksi takdirde biz gerekli adımı attık ve atacağız. Bunda hiç kimsenin bir endişesi ya da tereddüdü olmasın. Türkiye olarak KKTC'nin lisans verdiği yerlerde, ruhsat verdiği yerlerde biz de gerekli faaliyetlerimizi sürdürürüz bugüne kadar olduğu gibi. Kıbrıs Türk halkının ve KKTC'nin haklarını da kimseye yedirmeyiz."
Heyetler arası görüşmede, Cumhurbaşkanı Tatar ile Bakan Çavuşoğlu'nun yanı sıra KKTC Başbakanı Ersan Saner, Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri, Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Sekreteri ve Cumhurbaşkanlığı Müzakere Heyeti Üyesi Oğuzhan Hasipoğlu ve Cumhurbaşkanı Özel Temsilcisi Ergün Olgun da yer aldı.
Tatar ve Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu'nun Antalya Diplomasi Forumu'ndaki (ADF) temaslarının başarılı geçmesinden duyduğu memnuniyeti dile getiren Çavuşoğlu, "Sizin buraya katılmanızdan rahatsız olanlar oldu, evet. Esasen, bunların rahatsızlığı bizim Cenevre'de de ortaya koyduğumuz tezi destekliyor." dedi.
Herkesin özgürce düşüncesini söyleyebileceği, herkesin davet edildiği gayrı resmi bir forum olan ADF'ye Kıbrıs Türk halkının temsilcilerinin katılmasına ve düşüncesini paylaşmasına tahammül edemeyenlerin olduğunu belirten Çavuşoğlu, "Hatta başkalarına da katılmayın diye telefon da açtılar. Esasen bu, bunu yapanları küçültücü bir davranıştır. Gerçek yüzlerini inşallah bu arkadaşlarımız da görmüş. Bu telefonlardan son derece rahatsız olduklarını Avrupalı dostlarımız da bize söylediler." ifadelerini kullandı.
"CENEVRE TOPLANTISI KIBRIS MESELESİNDE BİR DÖNÜM NOKTASI OLDU"
Çavuşoğlu, Cenevre'de düzenlenen gayriresmi toplantıdan sonraki gelişmeleri değerlendirdiklerini belirterek şöyle devam etti:
"Cenevre toplantısı Kıbrıs meselesinde bir dönüm noktası oldu. Artık bir dönem kapandı ve yeni bir dönem başlamış oldu. Kıbrıs Türk tarafı Cenevre'de gerçekçi, yeni ve sonuç odaklı bir öneri gündeme getirdi. 1960'ta kazandığı egemen eşitliği ve eşit statünün tescil edilmesini talep etti. Müzakerelerin ancak bundan sonra başlayabileceğini de gerek BM'ye gerekse tüm dünyaya ilan etmiş oldu."
Kıbrıs konusunda kalıcı çözümün ancak bu çerçevede mümkün olabileceğini söyleyen Çavuşoğlu, Rum tarafına ve uluslararası topluma bu fırsatı iyi değerlendirmeleri yönünde çağrıda bulundu.
KAPALI MARAŞ KONUSU
Çavuşoğlu, KKTC temaslarında Kapalı Maraş ve hidrokarbon kaynakların paylaşımı konularını da ele aldıklarını belirterek, "Biz Kıbrıs'ta iki halkın da yararını gözeten her türlü girişime destek verdik ve destek vereceğiz." dedi.
Kapalı Maraş bölgesinde Rum mülk sahiplerinin açılım sürecini ilgiyle takip ettiklerini, hatta başvuru sayısının arttığını da dile getiren Çavuşoğlu, "Maraş açılımı herkese söylediğimiz gibi şeffaf ve hukuki çerçevede olacaktır. BM Güvenlik Konseyi kararlarını ihlal etmemiştir, etmeyecektir atılan adımlar. Aynı şekilde mülkiyet haklarını da ihlal etmemiştir. Bu konuda KKTC'nin atacağı her türlü adıma desteğimiz tamdır." diye konuştu.
"HAÇKA GELİR PAYLAŞIMI OLMADAN ATILACAK HER ADIMA KARŞI KKTC VE TÜRKİYE GEREKLİ ADIMLARI ATACAKTIR"
Çavuşoğlu, toplantının soru cevap kısmında BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in Cenevre'de yapılan Kıbrıs konulu 5+BM toplantılarında getirdiği Kıbrıs özel temsilcisi atama önerisine yönelik açıklamada bulundu.
Yapılan toplantıların amacının ortak bir zemin olup olmadığını görmek olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, "Şu ana kadar yaptığımız çalışmalarda henüz ortak bir zemin yok." derken Guterres'in Kıbrıs Özel Danışmanı Jane Holl Lute'un bu yaptığı görüşmelerle bu zeminin olup olmadığını tespit etmeye çalıştığını söyledi.
Çavuşoğlu, özel temsilci konusunun Cenevre'de gündeme gelmesi üzerine Guterres'e bunun kabul edilmeyeceğini söylediklerini de vurguladı.
GKRY Enerji Bakanı Nataşa Pilidou'nun sondajlara devam etme kararını açıklamasına da değinen Çavuşoğlu, "Burada gerek AB'nin gerek BM'nin Rum kesimine şu mesajı vermesi gerekiyor, hakça gelir paylaşımı olmadan atılacak her bir adıma karşı KKTC ve Türkiye Cumhuriyeti gerekli adımları atacaktır." diye konuştu.
Geçmişte Türkiye'nin ve KKTC'nin telkinlerine rağmen GKRY'nin sismik araştırma ve sondaj çalışmalarına devam ettiğini hatırlatan Çavuşoğlu, "Biz de sahaya indik. KKTC'nin haklarını savunmak ve tabii ki kendi kıta sahanlığımızda Türkiye Cumhuriyeti'nin haklarını savunmak için sismik araştırma ve sondaj gemilerimizi sahaya sürdük ve çalışmalar yaptık. Burada yapılması gereken şey hakça paylaşım." ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, "Cumhurbaşkanımızın konferans teklifi masadadır, KKTC'nin de hakça gelir paylaşımı konusunda teklifi masadadır. Gereken esnekliği de göstermiştir. Bu çerçevede adım atılırsa problem yok. Aksi takdirde biz de gereğini yaparız." değerlendirmesinde bulundu.
KKTC CUMHURBAŞKANI TATAR: TÜRKİYE GARANTÖR ÜLKEDİR
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiye'nin garantör ülke ve tarihten gelen haklarının olduğunu belirterek, Türkiye'nin desteğini çok önemsediklerini belirtti.
Cumhurbaşkanı Tatar ile Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, baş başa ve heyetler arası görüşmenin ardından KKTC Cumhurbaşkanlığı'nda ortak toplantısı düzenledi.
Tatar, Kıbrıs'ta uluslararası bölge dengesinin varlığına ve siyasi dengenin önemine işaret ederek, Türkiye'nin desteğini çok önemsediklerini belirtti.
KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, "Türkiye garantör ülkedir, tarihten gelen hakları vardır. Aynı zamanda bizim ana vatanımızdır, bu bölgenin en büyük en güçlü ülkesidir." dedi.
Türkiye ile büyük uyum içerisinde görüşme sürecini yürütürken sürekli istişare içinde olduklarını kaydeden Tatar, aynı değer ve anlayışları temsil eden, daha fazla ciddiye alınan bir taraf olduklarına dikkati çekti.
Tatar, Kıbrıs'ın esas mücadelesinin egemenlik meselesi olduğunu belirterek, Rum tarafının tek egemen gibi hareket ettiğini kaydetti.
Rum tarafının KKTC'ye azınlık haklarından başka bir şeyi layık görmediğini dile getiren Tatar, Avrupa Birliği'nin "en üst noktasındaki ilgili tarafların yaptıkları açıklamaların" Kıbrıs'ın gerçeklerini halen göremediklerini gösterdiğini ifade etti.
Tatar, "Kıbrıslı Rumların Kıbrıs'ın gerçeklerine göre hareket etmelerinin zamanı geldi, geçiyor." dedi.
Türkiye ile uyum içinde Kıbrıs’ta iki devlet siyasetini savunduklarını belirten Tatar, amaçlarının Kıbrıs Türk halkının var olan egemenliğinin kabul görmesini sağlamak olduğunu ifade etti.
Tatar, Avrupa Birliği’nin (AB) KKTC’ye yönelik tutumuna ilişkin ise “Netice itibariyle bugün AB’de Türkiye yok. Yunanistan orada, Kıbrıs Rum yönetimi orada. Dolayısıyla teraziyi zaten aleyhimize doğru tartmışlar.” dedi.
Çavuşoğlu’nun birçok kez KKTC’ye geldiğini ve kendilerini ziyaret ettiğini belirten Tatar, Çavuşoğlu ile birlikte her önemli toplantı veya görüşmenin akabinde değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi.
Antalya Diplomasi Forumu’na (ADF) davet edildiğini de anımsatan Tatar, forum çerçevesinde birçok ülkenin cumhurbaşkanı ve başbakanı dahil üst düzey yetkilileriyle görüştüğünü dile getirdi.
"CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN'I VE EKİBİNİ 20 TEMMUZ'DA İNŞALLAH BURADA AĞIRLAYACAĞIZ"
Tatar, Türkiye’nin her zaman KKTC’nin yanında olduğunu ve bunu ADF’de bir kez daha gösterdiğini aktararak, “Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ve ekibini 20 Temmuz’da inşallah burada ağırlayacağız. 20 Temmuz’un bu yıl farklı bir önemi de var.” dedi.
KKTC olarak 20 Temmuz için hazırlıklar yaptıklarını belirten Tatar, 20 Temmuz’un dünyaya KKTC’nin var olduğunu, var olacağını, Kıbrıs’ın eski Kıbrıs olmadığını, Doğu Akdeniz’in enerji kaynakları, hidrokarbon alanlarıyla birlikte statüsünün yükseldiğini ve eski Doğu Akdeniz olmadığını anlatmak için bir fırsat olacağını kaydetti.
KKTC ile Türkiye arasındaki ilişkilerin artarak daha da önemli hale geldiğini dile getiren Tatar, şöyle devam etti:
“KKTC’nin bu bağlamda statüsünün yükselmesiyle bizlerin de beklentileri oldu, o da nedir? Halkımıza daha fazla refah, müreffeh bir yaşam ve güvenli bir gelecek sunabilmektir. Bütün bu çalışmalar içerisinde Türkiye Cumhuriyeti’nin verdiği desteğe bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Ama tabii ki önemli olan dünyaya bu haklılığımızı, egemenliğimizi ve gelinen aşamada verdiğimiz mücadelenin ne kadar kutsal ve değerli olduğunu var gücümüzle anlatabilmektir. Onu yapıyoruz. “
"NİYETİMİZ MÜZAKERE YOLUYLA KIBRIS'TA EŞİTLİK TEMELİNDE BİR ANLAŞMAYI SAĞLAYABİLMEKTİR"
Tatar, 1960’ta İngiltere’nin Ada'dan ayrıldıktan sonra egemenliği Kıbrıslı Türklere ve Rumlar olmak üzere iki halka devrettiğini ancak Kıbrıslı Türklerin büyük insanlık dışı uygulamalar, izolasyon, kısıtlama ve engellemelere maruz bırakıldığı vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı:
"Ama inanıyorum ki çağdaş dünya, medeni dünya bu verdiğimiz mücadele sonrasında mutlaka doğruyu bulacaktır. O da Kıbrıs’ta eşitlik temelinde bir anlaşmaya verdiğimiz mücadele için saygı duyacaklardır. Ben her zaman şunu da söylüyorum. Bizim niyetimiz müzakere yoluyla Kıbrıs’ta eşitlik temelinde bir anlaşmayı sağlayabilmektir. Bunun için de halkımızın hak, çıkar ve menfaatlerini, güvenlik endişelerini koruyacak şekilde sağlam bir anlaşmaya imza atmaktır. Bütün bu çalışmalar onun arayışı içinde olduğumuzu bir kez daha cumhurbaşkanlığından bunu dünyaya seslendiriyoruz, haykırıyoruz."
KIBRIS MESELESİ İÇİN ÖZEL TEMSİLCİ ATANMASI
Tatar, Kıbrıs meselesi için Birleşmiş Milletler (BM) özel temsilcisi atanması önerisini nasıl değerlendirdiklerine ilişkin soruya, "Bugünkü yaptığımız değerlendirmede, ortak zemin var mı yok mu noktasına henüz ulaşmadan yüksek statüde farklı özel bir temsilcinin atanmasının doğru olmayacağı düşüncesindeyiz." yanıtını verdi.
BM Genel Sekreteri'nin geçici Kıbrıs Özel Danışmanı Jane Holl Lute'un görevini en iyi şekilde yaptığını kaydeden Tatar, resmi müzakere sürecine başlamadan önce farklı bir özel temsilcinin atanmasının pek de anlamlı olmayacağını dile getirdi.
Tatar, bu düşünceleri karşı tarafa da ileteceklerini söyledi.
"BÖLGEDEKİ ENERJİ KAYNAKLARININ ARAŞTIRILMASINDA VE GELİŞTİRİLMESİNDE BÖYLE BİR HAKKA SAHİP DEĞİLSİN"
Rum Enerji Bakanı Natasa Pilides'in sondaj çalışmalarını Kasım-Aralık'ta yeniden başlatmayı planladıkları yönündeki açıklamasını nasıl değerlendirdiklerinin sorulması üzerine Tatar, Kıbrıs meselesinin özünün bu olduğu yanıtını vererek, KKTC'nin Rum kesiminden daha meşru olduğunun altını çizdi.
Güney Kıbrıs Rum yönetiminin (GKRY) geçmişte iki halkın da devleti olduğunu ancak anayasaya aykırı olarak Kıbrıs Rum Cumhuriyeti'ne dönüştüğünü belirten Tatar, GKRY'nin bütün Kıbrıs adına karar verme yönünde değerlendirmeler yaptığına dikkati çekti.
Tatar, "Sen orada tek başına bölgedeki enerji kaynaklarının araştırılmasında ve geliştirilmesinde böyle bir hakka sahip değilsin. Bizim bu değerlendirmemizi Türkiye desteklemektedir. Böyle bir adım atıldığı takdirde biz de kendi haklarımızın arayışı içerisinde Türkiye Cumhuriyeti'nin de desteğiyle karşı adımlar atacağız." diye konuştu.
Pilides'i sağduyuya davet eden Tatar, Rum tarafına kışkırtıcı hareketler içinde bulunmamasını tavsiye etti.