14.03.2021 - 17:45 | Son Güncellenme:
AA
Yazıcı, A Haber canlı yayınında, AK Parti'ye 14 Mart 2008'de açılan kapatma davasının yıl dönümüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye'nin siyasi tarihinin bir taraftan darbeler tarihi olduğunu, bir taraftan da parti kapatmalarının bulunduğu bir süreci ifade ettiğini belirten Yazıcı, "AK Parti'nin gerçekten 13 yıl kadar önce muhatap olduğu, karşılaştığı kapatma davasının Türkiye'de örneği yok, dünya siyasi tarihinde de örneği yok, çok vahim bir şey." ifadelerini kullandı.
Kapatma davası öncesindeki yaşananları anlatan Hayati Yazıcı, 22 Temmuz genel seçimi, cumhurbaşkanı seçimi, Cumhuriyet Halk Partisi'nin cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili Anayasa Mahkemesi başvurusunu ve "367 krizini" hatırlattı.
Bu dönemde hükümetin bir de muhtıraya muhatap olduğunu ifade eden Yazıcı, "Milletin bağrından çıkmış, Peygamber Ocağı dediğimiz ordumuzun başındaki komutan imzasıyla bir elektronik muhtıraya muhatap olmuşuz, 27 Nisan e-muhtırası meşhur... Fakat biz hiç teklemeden ona gerekli cevabı vermişiz ve hakeme başvurmuşuz. Hakem kim? Aziz Türk milleti." diye konuştu. Hayati Yazıcı, milletin seçimlerde, "Biz her şeyi biliyoruz, durmak yok yola devam" dediğini ve AK Parti'nin 341 milletvekili ile iktidara geldiğini aktardı.
"ÜZÜLDÜM AMA METANETİMİZİ HİÇ BOZMADIK"
Hayati Yazıcı, AK Parti'nin yeni projelerle meşgul olduğu günlerde, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu toplantısı sırasında verilen bir arada Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın kapatma davası açıldığını kendilerine söylediğini belirtti. Yazıcı, "Üzüldük ama metanetimizi hiç bozmadık." dedi.
Kapatma davası iddianamesi için "İrdeledik, baştan sona vehimlerle, evhamla dolu bir iddianame." ifadelerini kullanan Yazıcı, Erdoğan'ın, "Nüfusunun yüzde 99'u Müslüman bir ülkeyiz." şeklindeki sözünün, AK Parti kurulmadan önceki birçok konuşmasının da iddianamede oluşturulan havuz içinde yer aldığını anlattı.
RAMAZAN ÇADIRI İDDİANAMEDE
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, 2006 yılı ramazan ayında Ankara'da gençlik kolları tarafından kurulan ve üzerinde "Hoşgeldin ya şehr-i Ramazan" ve parti sloganlarının bulunduğu bir iftar çadırı açıldığını hatırlatarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Siyasi Partiler masasının bununla ilgili soruşturma açılmasını, sonucun kendilerine bildirilmesini istediğini belirtti.
Kendisinin o dönemde Teşkilat Başkanı olarak konuyla ilgilendiğini ve yargılama sonrası beraat edildiğini aktaran Yazıcı, "İddianamede bu ramazan etkinliği de laikliğe aykırı eylemlerden bir tanesi olarak tanımlanıyor. Bu kadar vahim bir şey yani." dedi.
Tüm bunlara rağmen Anayasa Mahkemesinden kapatma davasına ilişkin "kıl payı" bir karar çıktığının hatırlatılması üzerine Hayati Yazıcı, "Erkler yasama, yürütme, yargı... Bu erklerden hiçbir tanesinin, ülke çıkarlarını, milletin egemenliğini göz ardı ederek, bir mühendislik edasıyla, bir vesayetçi anlayışla görevlerini icra eder duruma düşmemesi gerekiyor. Bakın Türkiye'nin o süreçlerde yaşadığı en temel sorun, devletin yönetim şeması içerisinde görevli, yetkili kimi kişi ve kimi kurumların, anayasa ve yasaların kendisine yüklediği görev ve yetki alanı dışına çıkarak işlem yapmaya kalkışmaları, en temel sebep budur." diye konuştu.
MALİYET 20 MİLYAR DOLAR
Kapatma davası sürecinin Türkiye'ye etkilerine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Yazıcı, "Türkiye'ye faturası çok büyüktür. Bakın o sene Türkiye'nin yatırım bütçesi 12 milyar dolardır. Ama bu olay dolayısıyla, aşağı yukarı martta başladı temmuzda bitti, bu zaman dilimi içerisinde Türkiye'nin kaybı o tarihlerde bir hesaplama uzmanlarca yapılmıştı, 20 milyar dolardır." dedi.
"Hukuk adına ve hukuk dışı" ifadesini kullanan Yazıcı, "Darbeye teşebbüs edenleri yargı önüne çıkarttık, anayasanın geçici 15'inci maddesini yürürlükten kaldırdık, onları hesap vermeye sevk ediyoruz ama bu tür vesayetçi unsurların tabii ki sorgulaması hiçbir zaman olmadı, olamıyor da." diye konuştu.
"SİYASETİMİZİN MERKEZİNDE MİLLET VAR"
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, "Bu yaptıklarının cezasını kimse çekmeyecek mi?" şeklindeki soruya, şu yanıtı verdi:
"İşte Türkiye demokratikleşme ile demokrasi çıtasını yükseltmekle hukukun üstünlüğünü hayatın her alanına egemen kılmak suretiyle Türkiye'nin bu tür olaylara muhatap olmasını ortadan kaldıracak. Çok kararlı bir biçimde yürüyoruz. Biz vesayetçi yapılarla, siyaset mühendisleriyle mücadele ederek geldik. AK Parti iktidarı, hükümetleri nelerle karşılaştık. Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi dikleşmeden dik durduk ve bağrımıza taş bastık ama unutmadık, yılmadık, çünkü gücü milletten alıyoruz. Bizim siyasetimizin merkezinde millet var. Böyle yürüdük, böyle kararlılıkla bu alanları tasfiye ettik, herkes kendi rotası içerisinde, kendi görev, yetki alanı içerisinde."
Yazıcı, 14 Mart'ın aynı zamanda Siirt'te yenilenen seçimlerle TBMM'ye giren Erdoğan'ın kurduğu 59'uncu hükümetin kuruluş tarihi olduğunu da anımsatarak, "Hamdolsun artık bugün ülkemizde böyle zırva konuları gündem yapıp, milletin özüyle bağlantılı alanlarda konuşmayı, o alanlarda icraat yapmayı laikliğe veya devletin niteliklerine aykırı bir eylem olarak nitelemek artık aklıselim sahibi hiç kimsenin aklından geçmiyor." dedi.