23.10.2019 - 12:38 | Son Güncellenme:
AA
Bakan Gül, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü tarafından Ankara Hakimevi'nde düzenlenen Ceza Muhakemesinde Lekelenmeme Hakkı Çalıştayı'nda konuştu.
Dünyanın, terör örgütlerini, "işime yarar terör örgütü", "işime yaramayan terör örgütü" şeklinde tasnif ettiğini belirten Gül, Türk yargısının talep ettiği iadeleri hiçbir şekilde ciddiye ve dikkate almayan ülkelerin yakından görüldüğünü kaydetti.
Gül, terör örgütlerini tasnif etmenin bir hukuk devletine yakışmayacağını vurgulayarak, "Bir hukuk devleti için bütün terör örgütleri terör örgütüdür. Terör örgütlerini kategorize edemezsiniz. Ama dünyada maalesef bunun tersi yaşanmaktadır. Bugün Türkiye'ye karşı insan hakları dersi vermeye çalışanların bunu yapıyor olması da kocaman bir çifte standarttır." değerlendirmesinde bulundu.
"ASLINDA TOPRAĞA GÖMÜLEN..."
YPG/PKK'nın Şanlıurfa'nın Akçakale ilçesine düzenlediği saldırılarda, geçen hafta Suriye uyruklu 9 aylık Muhammed Omar adlı bebeğin şehit olduğunu hatırlatan Bakan Gül, şöyle devam etti:
"Bebeğin cansız bedeni bu toprağın altına gömüldü. Aslında toprağa gömülen, insan haklarından, hukuk devletinden nasibini almamış, Türkiye'ye ders vermeye çalışan, tek dişi kalmış medeniyet dediğimiz o anlayışın kendisidir. Biz Aylan bebekler, Muhammed Ömerler ölmesin diye, Türkiye'de 82 milyon vatandaşımızın huzuru, bekası için bu operasyonu başlattık. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde temel yaklaşımımız, Türkiye'nin birliğini, huzurunu, bekasını hiç kimsenin tehdit etmemesidir, Aylan bebeklerin ölmemesi, Muhammed Ömerlerin kendi yurduna salimen dönmesidir. Tüm uğraşımız budur. Bütün mücadelemiz, Türkiye'nin güneyinden hiçbir şekilde şehirlerimize, insanımıza doğru bir tehdidin gelmemesidir.
Oradan bir tehdit, bir mermi, havan mermisi geldiğinde Türk'ü de Kürt'ü de Arap'ı da ölüyor. Biz Türkiye'de 82 milyon Türk'üyle, Kürt'üyle, Arap'ıyla Müslüman'ı, Hristiyan'ı, Yezidi'siyle bir ve beraber olduğumuza inanıyoruz. İşte bu birlik ve beraberlik için Türkiye'ye karşı nereden tehdit gelirse gelsin o tehdidi kaynağında kurutmak bizim temel görevimizdir. İşte o yüzden bir operasyon, bu harekat yapılmıştır."
Barış Pınarı Harekatı'nın dayanağının da uluslararası hukukta meşru müdafaa, Birleşmiş Milletler Sözleşmesi ve NATO sözleşmeleri olduğunu vurgulayan Gül, "Bu çerçevede yapılan ve hiçbir sivile zarar vermemek adına büyük bir hassasiyetle sürdürülen bu harekatın temel hedefi, hiçbir etnik gruba karşı değil terör örgütlerine karşı, onları yerinde, kaynağında etkisiz hale getirmektir. İşte bu çerçevede hem ABD hem de Rusya Federasyonu ile yapılan görüşmeler büyük bir diplomasi zaferiyle, büyük bir başarıyla sonuçlanmıştır." değerlendirmesinde bulundu.