28.08.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:
Ayşegül Kahvecioğlu - Ankara
Türkiye’ye savaştan kaçan Suriyeliler’in gelmeye başladığı 2011’de Gaziantep Belediye Başkanı olan Asım Güzelbey, IŞİD tehlikesinin ilk sinyallerini 2012 sonlarında aldığını ve bu konuda gerekli uyarıları yaptığını söyledi. Güzelbey, “Tarihe iyi bakmak, tarihi iyi okumak lazım. Yabancı güçler müdahale etmediği müddetçe Antep’te hiçbir şey olmaz ve senelerdir bakın Antep’te hiçbir şey olmuyordu. Ne zamanki Antep karıştırılmaya başlandı; bugün maalesef ciddi sorunlar var. 5 yıl sonrası için de ayrı bir tehlike var. Sri Lanka’daki Tamil kaplanlarının hikâyesini iyi okuyun. Türkiye, 5 yıl sonra Tamil gerillalarının yaşattığı terörü yaşayabilir” dedi.
Suriye’de iç savaş sürerken, “açık kapı” politikasını uygulamaya koyan Türkiye’ye ilk kez toplu göçlerin başladığı Nisan 2011’den bu yana 5 yıl geçti. Gaziantep ise iki ülke arasındaki “geçişleri” en derinden hisseden; 2013’te ortaya çıkan IŞİD tehdidini en yoğun yaşayan il haline geldi.
‘Hoşgörü ortamı’
Göçlerin başladığı 2011’de Gaziantep Belediye Başkanlığı görevinin 7. yılını dolduran Güzelbey, kentteki IŞİD yapılanmasını ve son olarak Gaziantep’in çoğu çocuk 54 kişinin yaşamını yitirdiği IŞİD’in bombalı saldırısına kadar geçirdiği değişimi Milliyet’e anlattı. Güzelbey, şunları söyledi:
- İSTİKLAL SAVAŞI’NA BAKIN: Gaziantep’in bugününü değerlendirirken aslında İstiklal Savaşı yıllarına gitmek lazım. 1918-1921; Gaziantep huzur, barış içinde yaşayan bir ticaret şehri o yıllarda. Şehirde Türk Müslüman, Ermeni, Yahudi nüfusu var. Ermeni olayları başladığında Antep’te Ermenilere karşı kolay kolay bir hareket olmuyor. Hatta bu olaylar ilk başladığında Ermeniler şehri terk ederken, mahalle komiteleri toplanıp diyorlar ki, ‘Ermenilerin mallarını güvence altına alalım.’
Hoşgörü ortamı hakim. Fakat ne zamanki yabancı güçler araya giriyor, onların kışkırtmasıyla Antep’te bir takım olaylar başlıyor, huzur bozuluyor. Yabancı güçler müdahale etmediği müddetçe Antep’te hiçbir şey olmaz. Ne zamanki Antep karıştırılmaya başlandı; bugün maalesef ciddi sorunlar var. Sinyalleri aslında 2011-2012 yıllarında verilmeye başlanmıştı. Herkes dikensiz gül bahçesi istiyordu ama dikensiz gül bahçesi için arasıra sesini yükseltenlere kızıyorlardı. Hatta genel merkeze şikayet edildim. Ben Suriye’yi çok iyi bilen birisiyim. Halep Belediye Başkanı kardeşim gibidir. Suriye ile Halep ilişkilerinin düzelmesi için çok çaba gösterdik.
- TAMİL KAPLANLARI: Bugünkü tehlikeyi gördük o gün. Terör örgütlerinin yapılanmaya başladığını gördük. Tarihe iyi bakmak, tarihi iyi okumak lazım. Ben 5 yıl sonrası için de ayrı bir tehlike görüyorum. Sri Lanka’daki Tamil kaplanlarının hikâyesini iyi okuyun. Türkiye 5 yıl sonra Tamil gerillalarının Sri Lanka’da yaşattığı terörü yaşar endişesi taşıyoruz.
- SURİYELİLER AHLAKLI: Suriyeliler, Türkiye’ye ilk gelmeye başladıklarında ortada bir realite vardı. Bir de bunun yansımaları vardı. Basına yansıdığının dışında, aslında Antep’te herkes çok memnundu. Ev sahipleri evlerini daha fazla kiraya vermeye, iş sahipleri daha kaliteli daha ucuza eleman bulmaya başlamıştı. Gelen insanlar başlangıçta iyi kötü bir parayla gelmişlerdi ve o para şehir ekonomisini birdenbire canlandırmıştı. Ama olaylar uzadıkça farklı tezahürler göstermeye başladı. Şehir efsaneleri ortaya çıktı. ‘Suriyeliler geldi, şehirde ahlâk bozuldu’ dediler. Bu tamamen yalan. Tam tersine Suriye’den gelen insanlar son derece mazbut ve ahlâklı insanlardı. ‘Fuhuş arttı’ dediler, benim yaşadığım dönemde bunu Suriyelilerle ilişkilendirmek kadar terbiyesizce bir şey olamazdı. Genelde istatistiklere bakarsınız, zabıta ve polisiye olaylarda Suriyelilerin fazla olmadığını görüyoruz.
‘Badire atlatılacak’
- DEMOGRAFİK YAPI: Suriyeliler geldikten sonra kültür yozlaşması yaşandı, doğru. Şehrin demografik yapısı bozuldu, kültürel dokusu bozuldu. Bunlar gerçek ama Gaziantep bunu tolere edebilecek bir şehir. Yeter ki dış güçler karıştırmasınlar, illegal örgütler, ‘bunlar bize yakın insanlardır’ diye hoş karşılanmasınlar. Farklı örgütler cirit atıyor. Maddi anlamda da Antep bu tür yapıların gelişmesi için müsaitti. Gaziantep’te Suriye işlerini koordinasyonla görevlendirilmiş bir vali vardı. Sayın Veysel Dalmaz. Bir gün bana, ‘Suriye’de çok kötü şeyler oluyor. Elimde bir rapor var. Seninle paylaşmak istiyorum’ dedi. Ben de baktım, IŞİD’in o zamanki kuruluş aşamasında bunun çok tehlikeli bir örgüt olduğu, Türkiye için bir tehdit oluşturduğu ve dış kaynaklı olduğu şeklinde bir rapor. O zaman 2012’nin sonları ya da 2013’ün başları. Bunları aktardım.
- TÜRK-KÜRT KAVGASI: Antep’in demografik yapısına bakarsanız, son olayın yaşandığı Beybahçe Mahallesi, yeni kurulan bir mahalle. Doğudan gelen vatandaşlarımızın yerleştiği bir yer. Ama oradakiler için PKK’lı HDP’li demek kadar da yanlış bir şey yok. Nitekim damat, ‘Biz terörden kaçtık buraya geldik’ diyor. Gaziantep’te ciddi bir Kürt nüfus var. Şu andaki rakamı bilmiyorum ama benim dönemimde 400-450 bin civarındaydı. İstiyorlar ki, bu olaylardan sonra Türklerle Kürtler kavga etsinler. Ama böyle bir şey olmaz. Bu badire atlatılacaktır.
‘İlk okulu biz açtık’
- LEGALLEŞTİRMEK LAZIM: MEB, Suriyelilerin eğitimi için okul açma kararı almış. Suriyeliler için Türkiye’deki ilk okulu biz Gaziantep Büyükşehir Belediyesi olarak açtık. Hem de 1. sınıf eğitim veren. Okuldaki bütün öğrencilere tek tip kıyafet, tek tip ayakkabı, tek tip çanta ile kolej mantığıyla bir okul açtık. Çocukları evlerinden servisle toplayıp yine evlerine dağıtıyorduk.
Eğer biz bu çocukların eğitimine el atmazsak yarın bunlar PKK’dan daha tehlikeli bir grup haline gelebilir. Bütün imkânlarımızı bunlara seferber edip bu çocuklara sahip çıkalım dedim. Birinci okulu açtık; bir müddet sonra uyarı geldi. Vali bey devam etmemizi söyledi. İkinci okulu açtık. Üçüncü okulu açacağımız sırada karşı çıkıldı. İşi legalleştirmemiz lazım; iş, masa altına inerse burada her türlü tehlike olabilir.