03.07.2012 - 14:22 | Son Güncellenme:
Problemi yaratan dişi sivrisinekler, yumurtalarını beslemek için kan emiyor, ağızlarındaki protein içerikli salyalarını ısırdıkları deriye aktarıyor ve alerjik reaksiyon oluşturuyor.
Alerji Uzmanı Prof. Dr. Yonca Tabak; sivrisineğin insanları ısırdığında ciltte 3 - 5 mm boyutlarında kızarıklık ve kaşıntılı kabarıklar oluşturduğunu söylüyor. Aynı sivrisinek ısırığına maruz kalındığı sürece reaksiyonların şiddetinin azaldığını belirtiyor. Özellikle sivrisinek alerjisi denildiğinde ise tek tek ısırık reaksiyonlarından daha çok, bir kolun, göz kapağın veya ayağın tümüyle şişmesinden söz konusu olduğuna dikkat çekiyor. Büyük bir alanda şişme görülmesine rağmen, sivrisinek ısırığının olduğu alana ait bir tepkime olduğunu ve bütün vücudu etkilemediğini söylüyor. Prof. Dr. Tabak; çok nadir olarak görülse bile, tüm vücudu etkileyen anjiyo ödem veya anafilaksi gibi ani alerjik tepki oluşan durumlarda hayati tehlike yaratabildiğinin altını çiziyor. Bu anormal reaksiyonun tıp dilinde adının “Skeeter Sendromu” olarak adlandırıldığını sözlerine ekliyor.
Çocuklar İçin Çok Önemli
Alerji Uzmanı Prof. Dr. Yonca Tabak; sivrisinekle yeni tanışan çocukların, henüz bu proteine alışmamış bağışıklık sistemleri olduğu için yaşanılan reaksiyonların, genellikle daha büyük olduğuna dikkat çekiyor. Alışık olunmayan bir çevrede farklı bir tür sivrisinek ısırığına maruz kalınırsa daha ileri yaşlarda da reaksiyonun aniden boyut değiştirebileceğini belirtiyor.
Sivrisinek Alerjisinin Tedavisi İçin;
Prof. Dr. Yonca Tabak; sivrisinek alerjisinin tedavisinin önce korunmakla başladığına değiniyor. Sivrisineklerin çok olduğu bataklık veya uzun çalılık arazilerinden uzak durulmasını, bu tip alanlarda uzun kollu ve bacakları kapatan kıyafetlerin tercih edilmesini, sivrisineklere yaşam alanı yaratacak su birikintilerinin kurutulmasını tavsiye ediyor. Sivrisineklerin vücut kokusuna geldiğini bu sebeple akşam saatlerinde terleme ile sonuçlanan aktivitelerden kaçınılması gerektiğini söylüyor. Sineklerden kaçınmanın mümkün olmadığı durumlarda, bebeklerde 2 aylıktan itibaren % 10 – 30 oranında DEET içeren sivrisinek kovucu ilaçların kullanılmasını öneriyor ve çok ağır reaksiyonlarda haricen sürülebilen kortizonlu kremler ve ağızdan alınan alerji ilaçlarının kullanılmasını tavsiye ediyor.