Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr - Gürkan Özcan'ın hikâyesi son derece normal başlayan ve sıradan geçen çocukluk dönemi, sonrasında neredeyse her genç gibi lise ve üniversiteyle devam etmişti. Ancak yaşanacaklardan, hayatını tamamen değiştirecek olan şeyden henüz kendisi dâhil kimsenin haberi yoktu. Hatta belki de akla gelmeyecek bir şeydi. Kocaeli'nin Kartepe ilçesinde yaşayan Özcan’a 25 yaşında, yüksek lisans eğitimine devam ederken motor nöron hastalığı olarak da bilinen ALS teşhisi konuldu. ALS, kas güçsüzlüğüne neden olan, beyin ve omurilikteki sinir hücrelerini etkileyen ilerleyici bir nörodejeneratif hastalık olarak tanımlanıyor. Hastalar, ilerleyen dönemde bir uzuvda kas seğirmesi, konuşma, yutkunma ve hareket etme güçlüğü gibi problemlerle karşılaşıyor. Henüz tedavisi bulunmamış hastalık Özcan için ise ilham verici bir hikâyeye dönüşmek üzereydi. Şimdi 33 yaşında olan ve kendisini 'Yerli ve Milli Hawking', 'Çakma Hawking' olarak binlerce insana tanıtan Gürkan Özcan, ALS’den sonraki hayat hikâyesini yapay zekâyla göz teması kurarak 'SEN ANLAT' için Milliyet.com.tr'ye anlattı.
'STEPHEN HAWKING İDOLÜM'
Stephen Hawking'i henüz 21 yaşındayken yakalayan ve tedavisi olmayan ALS hastalığı Gürkan Özcan’ı 25 yaşında yakaladı. İki isim de üniversitedeki eğitim hayatını sürdürürken hayatlarını sonsuza dek değiştirecek gerçekle tanıştı. Stephen Hawking ALS’ye yakalanmış ancak yenilmemişti. Hawking dünyaca ünlü bir bilim insanı, Gürkan Özcan ise 2019’da tamamen kaybettiği sesini yeniden binlerce insana duyurarak ilham kaynağı oldu. Özcan’ın "İdolüm" dediği Hawking hakkında şunları söyledi:
"Stephen Hawking büyük bir bilim insanıydı. Durumuna rağmen başardıklarıyla benim için bir idol. Epstein adası olaylarının ortaya çıkmasından önce kendisine sonsuz saygı duyardım. Ben YouTube'daki 'Yerli ve Milli Hawking' kanalım için komik videolar çeken biriyim. Ortak tek noktamız hastalığımız, belki azmimiz. Ancak maalesef ALS ile birlikte aydınlanma da gelmiyor. Yoksa saygı duyulan bir fizikçi olmayı ben de isterim."
Gürkan tıpkı Hawking’in yaptığı gibi önünde duran öz takip cihazının ekranıyla göz teması kurarak hikâyesini şu sözlerle anlatmaya başladı: "Adım Gürkan. 33 yaşındayım. Bir pırasanın fiziksel becerisine sahibim ama düşünebiliyorum. Biraz…"
'NORMAL BİR HAYATIM VARDI, SONRA TÖKEZLEMEYE BAŞLADIM'
Gürkan Özcan ALS’den önce herkes gibi bir hayatı olduğunu belirterek her şeyin başladığı üniversite döneminden bahsetti. Gürkan Özcan o günleri, “Normal bir hayatım vardı. Üniversite okudum, akademik olarak devam ediyordum ki 25 yaşımda ALS teşhisi aldım. 29 yaşıma kadar yavaş yavaş kaslarımın kontrolünü kaybettim ve 2019 yılında yatağa düştüm. 4 yıldır yatalağım ve gözlerim hariç hiçbir uzvumu kontrol edemiyorum. İlk semptomları güç kaybı oldu. Merdiven çıkarken zorlanıyordum, düz yolda giderken tökezliyordum. Doktora gidince tetkikler yapıldı. ALS genç yaşta çok ender görüldüğünden ihtimal vermiyordum. Ancak eleye eleye geriye en son ALS kaldı. Ailemde ALS hastası olan biri yok, benimki tamamen tesadüfi” sözleriyle anlattı.
Özcan için artık bambaşka bir dönem başlamıştı. Sadece eski videolarından duyulabilen sesi, daha çok kişi tarafından duyulmalıydı. En çok da Gürkan Özcan’ın “Sizi en çok zorlayan an neydi?” sorusuna verdiği yanıt için o ses illa ki duyulmalıydı. Özcan o soruya iletişim kuramamanın çok sıkıntı verici olduğunu belirterek cevap verdi: “İlk konuşma yetimi kaybettiğim an çok zordu…”
ABİSİNİN DESTEĞİYLE SESİNİ YENİDEN DUYURDU
Gürkan Özcan yatağa bağımlı yaşamak zorunda kaldığında sesini tamamen kaybetmişti. Bir daha konuşması mümkün değildi. Ancak onun çekeceği oyun videoları ve kendisini izlemeyi bekleyenler için sesi Gürkan'a lazımdı. Bunun için de o güne dek bilgisayarın robotik sesleriyle kurduğu iletişimden fazlası gerekiyordu. Özcan sosyal medya üzerinden yerli bir teknoloji şirketi olan ‘Voiser’e ulaştı. Özcan’ın hayatındaki imkânsızlıklardan biri daha tarihe karışmak üzereydi!
"Bilgisayarımı da öz takip cihazı sayesinde gözlerimle kullanıyorum. 2019’da solunum cihazı için boğazıma delik açılmasıyla konuşma yetimi, sesimi de kaybettim. Bilgisayarın robotik sesleriyle iletişim kurabiliyordum ama yerli bir teknoloji şirketi olan ‘Voiser’ sayesinde kendi eski sesimle bir ses modeli oluşturduk. Abim stüdyoda model için kayıt aldı, üzerine benim eski videolarımdan konuştuğum anlar kullanılarak sesim o modelin üzerine giydirildi. Böylece kendi sesimle konuşan bir ses modelim oldu. Kendi sesimle yazarak da olsa yeniden iletişim kurabilmek çok mutlu edici." - Gürkan Özcan
'BİR KİTAP YAZIYORUM, BİTİRMEYİ ÇOK İSTERİM'
Gürkan Özcan artık kendi sesiyle iletişim kurabiliyor. Gözleriyle yazdığı yazılar, yapay zekâyla onun sesinden dinlenebiliyor. Yayınladığı videolar çok seviliyor ve bu durum kendisine paha biçilmez duygular yaşatıyor. Onun için ise yapılacak bir şey daha var: Binlerce insana sesini bir kitapla duyurmak! "Çok sevgi dolu yorumlar alıyorum" diyen Gürkan şöyle devam etti:
"Aslında ben o kadar matah işler yaptığımı düşünmüyorum ama insanlar seviyor ve en değerli şeylerini, zamanlarını veriyorlar benim içeriklerimi izlemek için. Şaşırmakla beraber insanların sevgisine ve ilgisine minnettarım. Hikayemi anlattığım bir kitap yazıyorum, bitirmeyi çok isterim. Ancak gözle uzun uzun yazmak çok yorucu, kitap yazmak o kadar kolay bir iş değilmiş.”
'GAMSIZ OLMAK GEREK, YOKSA HAYAT ÇEKİLMEZ'
Gürkan Özcan’ın, “Ben bu kadar uzun süre yaşayacağımı düşünmüyordum, yaşayacak günüm varmış” diye anlattığı hayatı, tamamen kaybettiğinizi düşündüğünüz şeylerin umut var oldukça yeniden var olabileceğini gösteriyor. Özcan, okuyanlara imkânsızlıkları unutturacak birkaç tavsiye de verdi:
"Şimdi pek çok şeyi umursamıyorum. Çünkü normal bir gelecek kurmam zaten mümkün değil, bakıma muhtaç bir yaşam sürdürüyorum. Hayattan alabileceğim kadar keyif almaya bakıyorum. Çok umutlu bir insan değilim esasen. İyileşeceğimi düşünmüyorum mesela. Ancak yaşıyorum ve hayattayken yapabileceğimin maksimumunu yapıyorum. Gamsız olmak gerek biraz. Yoksa hayat çekilmez. Hastalara tavsiyem içinize kapanıp iletişimi kesmeyin. Sevenleriniz sizin için çabalıyor, siz de onlar için çabalayın."
Son olarak, Gürkan Özcan’ın hayata dair tek bir cümleyle verdiği tavsiye ise durmadan akan zamanda mutluluğun önemini vurgular nitelikte: “Her şeyi kafaya takmayın, günün tadını çıkarın."