09.01.2014 - 14:21 | Son Güncellenme:
Türk Toraks Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Sedat Altın, Moldova, Ukrayna, Azerbaycan, Türkmenistan gibi ilaca dirençli verem vakalarının olduğu ülkelerden gelen, yardımcı veya çocuk ile hasta bakıcısı olarak çalıştırılan kişilerin mutlaka sağlık kontrolünden geçirilmesi gerektiğini bildirdi.
Altın, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, dünyada yeni verem hasta sayısının yılda yaklaşık yüzde 2 civarında azaldığını belirtirken ancak yeni vakaların yüzde 3,6'sının, daha önce tedavi olup yeniden hastalandığını, hastaların yüzde 20'sinde de ilaç direnci geliştiğini ifade etti.
İlaca dirençli verem olgularının birçok ülkede ana halk sağlığı sorunu olmaya başladığına işaret eden Altın, bu olguların yarıdan fazlasının Afrika ülkeleri ile Doğu Avrupa ülkelerinde tespit edildiğini kaydetti.
Yeni vaka verem hastalarından ölüm oranının giderek azalmasına karşın, ilaca dirençli olgularda ölüm oranının yüksek olduğuna dikkate çeken Altın, 136 ülkeden Dünya Sağlık Örgütü'ne ilaca dirençli verem vakalarının bildirildiğini ifade etti.
Bu ülkelerden gelen çocuk ve hasta bakıcılarına dikkat
Türkiye'de tespit edilen ''çok ilaca dirençli'' vakaların bir çoğunun yabancı ülkelerden geldiğine dikkati çeken Altın, şunları söyledi:
"2012 yılında Dünya Sağlık Örgütü'ne bildirimde bulunan 136 ülkeden çok ilaca dirençli verem hasta sayısı yüksek olan Doğu Avrupa ülkeleriyle (Letonya, Litvanya, Moldova, Ukrayna) Orta Asya ülkelerinden (Azerbeycan, Hindistan, Pakistan, Türkmenistan gibi) ülkemize değişik nedenlerden gelen bir çok kişi mevcuttur. Türkiye'ye bol miktarda Türkmen, Özbek, Azeri hastabakıcı veya çocuk bakıcısı geliyor. Ayrıca çalışmak üzere de Moldova, Ukrayna gibi yerlerden de gelenler çok. Son yıllarda ülkemizde de saptanmaya başlayan çok ilaca dirençli olguların çoğunluğu bu ülkelerden Türkiye'ye gelen hastalardır. Ülkemiz açısından da bu ülkelerden çalışmak üzere veya kaçak olarak gelen hasta kişilerin, evlerde yardımcı, çocuk bakıcısı veya hasta bakıcısı olarak çalışması, büyük tehlike oluşturmaktadırlar''
"Mutlaka akciğer filmleri çektirilmeli''
Bu ülkelerden gelen kişilerin sağlık kontrolünden geçirilmesinin önemini vurgulayan Altın, ''Özellikle çok ilaca dirençli ülkelerden gelmiş ve evde yardımcı olarak çalıştırılmak üzere alınan kişilerin muhakkak akciğer filmlerini çektirip göğüs hastalıkları uzmanlarınca muayenesini yaptırarak hasta olup olmadıklarını garanti altına almalarını tavsiye ediyoruz. Hasta olanlar tespit edilirse, ailemize, çocuklarımıza dirençli mikropların bulaşmasını engellemiş oluruz.'' dedi.
Altın, dünya üzerinde 450 bin civarında dirençli hastanın olduğunu, buna karşın 2012 yılında tedavisine başlanan 77 bin hasta bulunduğunu, Türkiye'de kayıtlı 250 civarında verem hastasının 179'unun yani çoğunluğunun yurt dışından geldiğini söyledi. Bu hastaların ilaç tedavisi almakla birlikte, daha uzun süre (2 yıla kadar) ve etkinliği daha az, yan etkileri daha fazla birçok ilacı kullanmak zorunda olduğunu anlatan Altın, amaçlarının dirençli tüberküloz hasta sayısında artışı engellemek olduğunu bildirdi.
Bulaştırıcılıkları kayboluncaya dek izole edilmeli
Bu hastaları, bulaştırıcılıkları kayboluncaya dek izole edip diğer insanlardan ayırmak için hastanede yatırdıklarını aktaran Altın, ''Türk Toraks Derneği, en büyük göğüs hastalıkları uzmanlık derneği olarak tüberküloz çalışma grubuyla, gerek kongreler, gerekse de eğitim toplantılarıyla uzman ve asistan hekimlerimizin eğitimlerini yaparken, Sağlık Bakanlığı, Verem Savaş Dispanserleri çalışanlarıyla da işbirliği yaparak dirençli vaka sayısının artmaması için gereken desteği sağlamaktadır'' şeklinde konuştu.
Bu amaçla öncelikle bulaştırıcı olan akciğer veremli hastaları erken teşhis edip Doğrudan Gözetimli tedaviye alarak direnç gelişmesini önlenmek gerektiğini ifade eden Altın, son yıllarda başarıyla uygulanan bir sağlık elemanı gözetiminde ilaç kullandırılmasıyla, verem olgu sayısının yılda yüzde 6 civarında azalarak yıllık vaka sayısının 14 binlere düştüğünü bildirdi.
Erken teşhis ve düzenli tedavi önemli
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünyada 2012'de yaklaşık 8,6 milyon tüberküloz hastası bulunduğunu, yeni vakaların da ortalama yılda yüzde 2 azaldığını anlatan Altın, Türkiye'nin dünya ortalamasına göre tüberküloz savaşında 3 kat daha fazla başarılı olduğunu kaydetti.
Akciğer tüberkülozlu hastaları erken teşhis edip düzenli 6 aylık tedavi verildiğinde yeni oluşacak dirençli olgu sayısının giderek azalacağını belirten Altın, dirençli tüberküloz vakası saptandığında ise bu hastaların da 2 yıl sıkı takiple tedavisini tamamlamalarının sağlanması gerektiğini vurguladı.
Türkiye'de tüberküloz tedavisinin ücretsiz olduğunu hatırlatan Altın, ''gayet iyi organize edilmiş verem savaşı çalışmalarıyla başarılı sonuçlar alınmaktadır. Bu yüzden verem hastalarını gizleyip saklamadan, daha başlangıçta ilgili sağlık kuruluşuna başvurmak çok önemlidir'' ifadesini kullandı.