Hayatta herkesin üzüldüğü, kırıldığı birileri olmuştur. Bazen çözüm bulmak adına konuşur ve tatlıya bağlar bazen de akışına bırakıp kırgınlıklarımızı konuşmayız bir süre sonra bir şekilde rahatlama ve huzur bulma ile karşımızdakini affeder hayatımıza devam ederiz. Peki tanıdığınız tanımadığınız bir çok insanı affederken kendi hatalarınız ve suçlamalarınız için kendinizi affediyor musunuz?
İnsanlar her zaman kendilerine başkalarına olduklarından daha acımasız davranırlar yaşanan tüm olaylar bir şekilde kafanızda son bulup olumsuzlamalar biterken kişinin kendi yaşantısı ile ilgili olumsuz otomatik düşünceleri devam eder.
Olumsuz otomatik düşünce; kişinin duygu ve düşüncelerini etkileyen bilinçli bir yargılama süreci olmaksızın oluşan ve kişiyi derinden etkileyen zihinsel işlevlerdir. Bir olay gerçekleştiğinde beynimizde hemen otomatik bir düşünce oluşmaktadır. Bu otomatik düşünceye önce içsel konuşmalarımız sonra da diğer algı sistemlerimiz eşlik eder. Siz fark edin ya da etmeyin olumsuz otomatik düşünceler dönen çarklar gibi birbirini harekete geçirerek kişinin kendisiyle ilgili ya da hayata bakış açısıyla ilgili algısını bozarak bir etiket edinmesini sağlar.
Kötü bir gün geçirdikten sonra kendinizi dinlediğinizde iç sesinizin pek çok şey söylediğini fark edebilirsiniz.
“Çok kötü bir gün, zaten her günüm böyle geçiyor, tüm kötü şeyler beni buluyor, dünyanın en şanssız insanıyım, talihsizlik yakamı bırakmayacak, ben lanetlenmişim…”
Tüm bu düşünceler özellikle kendimizi sorguladığımız zaman olan akşam saatleri ardı ardına gelir ve kendinizi affetmenize izin vermezler. Ne kadar olumsuz şey varsa kendinizi inandırmaya çalışır. Bu düşünceleri tetikleyen ise çocukluğumuzdan gelen kalıp düşüncelerdir. Kalıp düşünceler (şemalar); kişinin kendisiyle ilgili değer ve kalıp yargılarından kaynaklı oluşur. Örneğin çocukluğunda sürekli etrafındaki kişilerle kıyaslanmak gibi olumsuzlamalara maruz kalan birisi kendisiyle ilgili “değersizim” ya da “yetersizim” kalıbını kendisine etiketleyebilir.
Olumsuz düşünceler kişinin kendisini affetmesini zorlaştırırken sürekli olumsuz inançları kendine etiketlemesine sebep olur. Kişi eğer kendisiyle ilgili bu olumsuz otomatik düşünceleri fark edip onların hangi kalıp düşüncelerini tetiklediğini bulabilirse gelen etiketlemeleri kabullenmeyip daha pozitif bir bakış açısıyla kendini algılayabilir. Kişinin bunu tek başına başarabilmesi güçlü bir iç görüye sahip olabilmesiyle mümkündür. Eğer farkındalığınız düşükse ve şemalarınızın farkında değilseniz bu durum yaşam kalitenizi ciddi anlamda engelleyeceği için bir psikologtan danışmanlık alıyor olmanız hayat kalitenizi ciddi anlamda düzeltecek ve kendinize olan bakış açınızı pozitife çevirmenizi sağlayacaktır.
Uzm. Klinik Psk. Dilek ÇELEBİ ÇELİK