İnsanın gücü düşündüğü kadardır. Neden mi? Kendi gücüne ne kadar inanırsan, duyduğun güveni başkalarına da o kadar yansıtırsın. Çünkü güç; bir işi yapma, yaptırma ya da insanları, olayları, durumları veya bizzat kendini kontrol edebilme yeteneğidir.
Bundan yıllar önce gideceğim okulu bile seçerken, ailemin doğru yönlendirmesi ve kendi gücüme olan inancım olmasaydı, belki de bugün ulaştığım noktada olmam imkansızdı. Başarının insana hiçbir zaman çabuk gelmeyeceğini biliyordum, emek isteyen bir olgu olduğunu kavramıştım. Zamanında o emeği vermem gerektiğinin bilincindeydim. Yaşıtlarım bambaşka dünyalarda yaşarken, ben kendi isteğimle gittiğim Kabataş Erkek Lisesi’nde ders çalışmanın bana kattıklarının ve katacaklarının farkındaydım. İstanbul Tıp Fakültesi’nde okurken karşılaştığım engeller, hayatta mücadele verdiğim noktalar beni asla yıldırmadı. Çünkü aklımın köşesinde hep başarının ancak mücadele ederek ulaşılabilen bir olgu olduğu fikri yatıyordu. Karşılaşılan engeller, sorunlar dahi, kişinin başarı yerini sabit tutabilmek, zirveye çıktığı zaman benzer durumlarla karşılaşıldığında nasıl çözüleceğini bilmek içindir. Kişinin durumlara nasıl baktığıdır önemli olan ve ancak hayatta bu duruşu gösterebilenler herhangi bir engel karşısında gerilemez. Üniversite dönemimim ilk yıllarında hep bu düşüncelerle yoğruldum ve bir arı misali başarıya ulaşmak için canımı dişime taktım.
Her zaman hayalleri; gerçekçi hayalleri olan bir doktor ve iş adamı oldum. Hiçbir zaman sınırımı zorlamaktan korkmadım. “Yapamazsın, olmaz” gibi olumsuz kalıplardan hep kaçındım, çünkü bunların hayatta beni bir adım dahi öteye taşıyamayacağından emindim. Dolayısıyla hem eğitim, hem kişisel, hem iş adamı, hem de hekimlik hayatım boyunca risk almaktan asla vazgeçmedim. Kendime ve bana bu gücü bahşedene güvendim. Kişi düşündüğü şey için ne kadar çok çaba harcarsa, karşısına o isteğini gerçekleştirmesi için o kadar çok fırsat çıkacağına inandım. Yapılan işe odaklanmamın, sonuca ulaşana kadar asla pes etmemenin önemli olduğunu düşündüm. Fakat belki de her şeyden önemlisi, her zaman gücün kontrolünü elimde tutmak için mücadele verdim. Hayat düsturum “başarıya ulaşmak için güçlerimi keşfedip, onları düzenli bir şekilde irademle kontrol etmek” oldu.
İnsan yaşadıkça öğrenir, gelişir, farklı stratejiler geliştirir. Hayalleri, arzuları, ihtiyaçları artar, büyür, farklılaşır. Uzun lafın kısası, insan hayatta olduğu müddetçe tatlı bir mücadelenin içindedir. Bu bitmeyen mücadelede, gücüm yettiğince çaba göstermeye, mükemmele değil belki ama başarıya odaklanmaya devam edeceğim. Siz de kendi gücünüze inanın. Her daim sizi yolunuzdan etmek isteyenler çıkacaktır. Fakat unutmayın; başarı her şeye rağmen mücadele edenlerin ve gözünü hedefinden ayırmayanların hakkıdır!