Bir Kadının Yaşam Döngüsü Ve Kadın Sağlığı
Kadınları anlayamamaktan yakınan erkekler ve anlaşılmama etiketinden yarı memnun yarı rahatsız olan kadınlar öncelikle bir kadının değişken ve üretken yaşam döngüsüne bir göz atmaya ne dersiniz?
Puberte ve Menarş:
Kızlarda puberte dönemi yani ergenlik ortalama 9-10 yaşında göğüs dokusunda büyüme ile başlar. Sonrasında koltuk altı ve genital bölgede kıllanma ve menarş görülür. Menarş ilk adet kanaması demektir. Menarş genellikle 9-14 yaşları arasında başlamış olmalıdır. İlk iki yıl kanama aralıkları düzensiz olup çoğu zaman yumurtlama gerçekleşmez . Menarş ile beraber kadın vücudu her ay gebelik olacakmış gibi hazırlık yapar. Menarşın beklenen sürelerden geç ve erken olması durumunda doktora başvurmak gerekir .
Ovulasyon (Yumurtlama) :
Düzenli bir adet döngüsünün yaklaşık 14. gününde gerçekleşir. Yumurtalıklarda her ay hormonların etkisi ile 2 cm büyüklüğünde folikül adı verilen bir kist oluşur. Bu folikül menstruel döngünün ortasına yakın bir zamanda yine hormonların direktifi ile çatlayarak içindeki yumurtayı tüplere bırakır. Yumurtalar bu kanalda 2 gün yaşar. Bu süre içerisinde sperm ile karşılaşır ise döllenme olur. Döllennmiş yumurta uterus içine doğru ilerler ve buraya yerleşir. Döllenmenin olmadığı her siklusun menstruasyon kanaması ile sonuçlanması beklenir.
Menstruasyon Döngüsü ve Adet Kanaması:
Ergenlik ile başlayıp menopoz ile sona eren bu üretken dönemde her ay östrojen ve progesteron hormonunun etkisi ile gebelik oluşacakmış gibi rahim iç zarını kaplayan tabaka kalınlaşır. Eğer gebelik oluşmaz ise oluşan bu tabaka kan ve mukozal doku ile beraber vajina aracılığı ile dışarıya atılır. İşte buna menstruasyon kanaması denilir. Kanamanın ilk günü yeni döngünün de ilk günüdür. Gebelik oluşuncaya dek ya da menopoza dek bu olay her ay tekrarlanır. Menstruasyon kanaması 25- 30 günde bir gerçekleşir. Yaklaşık 5 gün sürer. Kanama miktarı 30-80 ml ‘dir. Her kadının kendine has bir menstruasyon düzeni vardır , bu düzene uymayan her durum o kadın için anormal kabul edilir ve kadın için ekstra stres yaratır. Diyet, egzersiz, duygudurum değişiklikleri döngünün süresi ve kanama miktarlarında normal sayılabilecek küçük değişikliklere neden olabilir. Döngünün rutinde beklenen süreden çok daha uzun ya da kısa sürmesi, kanama miktarının az ya da çok olması, kanamalı gün sayısının fazla olması bir sorun göstergesidir.
Adet Öncesi Gerginlik Sendromu (Premenstrüel Sendrom) :
Menstruel döngünün ikinci yarısında özellikle kanamadan 3-4 gün önce başlayan , mens kanaması ile son bulan hormonal ve psikolojik bir rahatsızlıktır. Bu dönemdeki belirtiler özellikle progesteron hormonuna bağlı olup kadından kadına değişiklik gösterir. En sık görülenleri : göğüslerde gerginlik, karında şişlik, ödem, iştah artışı, uyuşukluk, ruhsal gerilimdir. Bu dönemde kadınların ağlama, kavga, suç işleme ve şiddet uygulama eğilimlerinin arttığı görülmüştür. Tedavisi şikayetlere yönelik olup antidepresanlar, bazı hormonlar, B6 vitamini gibi ilaçlar doktor önerisi ile kullanılabilir. Ayrıca dönemde su ve tuz kısıtlaması, egzersiz önerilir.
Dismenore:
Ağrılı adet kanaması demektir. Adet gören kadınların yüzde 50’sinde ortaya çıkar. Karın ağrısı kramp şeklinde olup beraberinde bel ağrısı, baş ağrısı, bulantı, ishal gibi belirtiler de görülebilir. Sebebi artmış prostogalandin sentezidir. Tedavisinde doğum kontrol hapları, ağrı kesici antienflamatuar ilaçlar kullanılır.
Gebelik:
Döllenmiş yumurtanın uterusa yerleşmesi ile başlayıp doğuma kadar devam eden dönemdir. Son adetin ilk günü gebeliğin ilk günü olarak kabul edilir ve 284 gün (40 hafta) sürer. Yaklaşık 13’er haftadan oluşan ve trimester adı verilen 3 dönemden oluşur. Bu dönemlerde anneden, bebekten, plesantadan kaynaklanan çeşitli problemler görülebilir. Gebeliğin 1. üç aylık döneminde, bulantı-kusma, halsizlik, yorgunluk , çok uyuma gibi belirtilere ilaveten dış gebelik, düşük tehdidi gibi sorunlar vardır. 2. üç ay nispeten rahat olup gebeliğin en güzel dönemidir. Son üç ayda ise bebeğin artan hacmi ve artan gebelik hormonların da etkisiyle fiziksel , ruhsal rahatsızlıklar epeyce artmıştır.
Lohusalık :
Doğumun tamamlanmasından hemen sonra başlayıp 6 haftaya kadar devam eden döneme verilen isimdir. Bu süreçte gebelikte kadının rahminde ve vücudunda meydana gelen tüm değişiklikler sırası ile eski haline döner. Bu dönemde kimi hormonlarda artış, kiminde ise azalma görülür. Bu hormonal ve bedensel değişiklikler kadının psikolojik ve sosyal açıdan zorlu bir dönem geçirmesine neden olur. Bu dönemde fazla miktarda olan kanamalarda, bayılma ve ateş gibi durumlarda, ruhsal durumda görülen abartılı değişikliklerde hızlıca doktora başvurmak gerekir. Anne ölümlerinin yüzde 60’ı bu dönemde gerçekleşir. Aynı zamanda doğun yapan kadınların yüze 15-30’unda lohusalık döneminde depresyon görülür.
Laktasyon (Emzirme) Dönemi:
Emzirebilenlerin ve emziremeyip vicdan azabı ile çırpınanların zorlu sınavı…
Prolaktin ve oksitosin hormonunun etkisi ile gerçekleşen fizyolojik bir süreçtir. Bebeğin emmesi ile prolaktin ve oksitosin salınımı, bu hormonların artması ile de süt oluşumu ve salgılanması artar. Bu dönemde mastit, ateş gibi durumlarda doktora başvurmak gerekir.
Menopoz:
İlerleyen yaşla beraber yumurtalıkların aktivitesi , foliküllerin sayısı ve östrojen düzeyi azalır, yumurtalıklar artık yumurta üretemez hale gelir ve menstruasyon kanaması kalıcı olarak son bulur. Ortalama menopoz yaşı 51 olup 45-55 yaşları arasında başlayabilir. Bu dönemde ateş basması, terleme, uykusuzluk, duygudurum bozuklukları gibi belirtiler görülür. Bedensel , hormonal, ruhsal olarak bu dönemin kolaylaştırılması ve oluşabilecek şikayetlerin azaltılması için doktor kontrolü ve önerisi ile hormon ve/veya ilaç tedavileri uygulanabilir. Yine bu dönemde meme muayenesi , pa-smear testi gibi kanser taramaları aksatılmadan yapılmalıdır.
Böylesine meşekatli, karmaşık bir yaşam döngüsü olan kadınlara hakettikleri değerin verildiği , psikolojik ve fiziksel şiddetin olmadığı ,sevildiği, etiketlenmediği bir dünya dileğiyle..
Sağlıkla kalın!