Ergenlik dönemi, 12-13 yaş döneminde başlayıp 20 li yaşların başına kadar süren, fiziksel, hormonal, psikolojik ve sosyal gelişim ve değişimin çok hızlı olduğu bir olgunlaşma dönemidir. Ve normal bir gelişim dönemidir, bir hastalık durumu değildir.
Ergenlik, günümüzde üstünde çok durulan ve değişimlerin dinamiklerinin sıkça incelendiği bir durumdur. Aslında, ailelerin, okulların ve sosyal toplumların başetme becerilerinin de sınandığı bir dönemdir. Ergeni, anlamamak, ulaşamamak, bu dönemi sorun gibi algılamak sıkça karşılaşılan problemlerdir.
Ergenliğe girmek demek, hemen olgun, hedefleri belli, sosyal gelişimi iyi bir birey olmak anlamına gelmemelidir. Bunu özellikle vurgulamak istedim. Çünkü, fiziksel olarak büyüyen çocuğun, hızla diğer alanlarda da olgunlaşmış olmasını bekleyen bir tutum, ergenlik dönemindeki genç için zorlayıcı olmaktadır. Çocuğun, ergenlik öncesi, bebeklik, oyun ve okul çocuğu gelişim dönemlerini nasıl geçirdiği ergenlik döneminin şekillenmesinde önemlidir. Bebeklikten itibaren, sevgi dolu, güvenli, doyurucu ilişkilerin kurulduğu, çocuğun bireyselliğinin, yaratıcılığının ve hayal gücünün desteklendiği bir ortamda büyüyen bir çocuğun, ergenlik dönemi şüphesiz daha doyurucu bir süreç olacaktır. Katı, eleştirel, bireyselleşmede engellenilen, belli kalıplara sokulmaya çalışılan, kaotik bir ortamda büyüyen çocuğun, ergenlik dönemi daha zorlayıcı olabilmektedir. Görüldüğü üzere, kişi birden ergenliğe girmez, geçirilen kronolojik gelişim süreçlerinden sonra, normal bir gelişim süreci olan ergenlik dönemi başlar. Bu dönemin, yani erişkinlik için hazırlanma sürecinin alt yapısı en baştan beri oluşmaktadır.
Ergen kişi, beğenilmek, onaylanmak, kabul görmek gibi çok temel bazı beklentilerini bu dönemde çok ön plana çıkarır. Yetiştiği ortam, aile, verilen destek, eğitim vs gibi şeylerde bu beklentilerin düzeyini belirler. Yukarda belirttiğim gibi, katı, eleştirel ve kaotik bir ortamda yetişen kişi, daha agresif, dürtüsel, yırtıcı tutumlar sergileyebilir. Bu dönemde kendine dönme, sorgulamalar, yaşıtlarıyla daha rahat olma, aile dışı rol modeller seçme, büyüme göstergesi bazı davranış taklitleri sıklıkla görülebilir. Ergenlik dönemindeki bu hızlı değişimler normaldir, fakat bu durumlar günlük işlevsellikte bozukluklara yol açıyorsa eğer, o zaman endişelenmek gerekmektedir. Ergenin, uyku, iştah değişimleri, okul ya da sosyal ortam devamlılığının bozulması, ani öfke nöbetleri, aşırı içe kapanma ya da aşırı sosyalleşme vs gibi durumlar ele alınması gereken durumlardır.
Bu yaş döneminde, anne-babalar, eğitimciler, daha büyük ebeveynler gibi çevrede ki büyüklerin dikkatli ve özenli olması önemlidir. Uzaklaşmalar, sosyal çevre değişiklikleri, uyku-iştah durumları, bunların yanında cilt rengi, göz de kızarıklık vs gibi durumlarda iyi bir gözlemci olmak önemlidir. Kısa süreli, dönemsel değişiklikler olabilir, fakat bu tip değişimler uzun ve işlevsel bozukluklar ile gidiyorsa mutlaka uzman desteği alınmasını önermeliyim. Çocuklarımızın, birey olma yolunda geçtikleri bu karmaşık süreçte Onlara destekleyici, empatik, güven verici birer rehber olmamız çok önemlidir. Unutmayalım ki, bu süreç pat diye karşımıza çıkmaz. Baştan itibaren çocuğumuzu yetiştirme tarzımızda ki özen, dikkat önemlidir.
Ayrıca ergenlik döneminde, artık ergen kişi, gelecek ile ilgili hedefler ve planlarda yapmaya ve bunları eyleme geçirmeye hazırlanmaktadır. Bu noktada da, O'nun geleceğe yönelik kaygılarını, beklentilerini, hedefe ulaşmada belirlediği stratejileri anlamaya çalışmak gereklidir. Çözüm üretmekten çok, O'nun çözümlerini, yöntemlerini konuşmak,gerekli tecrübelerimizi nasihata dönüştürmeden paylaşmak önemli bir püf noktasıdır.
Çağlara göre gelişim süreçlerini etkileyen faktörler değişse de, değişmeyen temel şey,aile sevgisi ve desteğidir.Anlayışlı,yapıcı,güvenli,dostça,sevgi dolu ebeveynler ile yetişen çocuklar her gelişim sürecinden daha donanımlı çıkmaktadır.Bu durumlarda bile sorunlarla karşılaşılmaktadır.Fakat, alt yapı destekleyici olduğu takdirde, ergenlik döneminde ki psikolojik,sosyal sıkıntılar işbirliği içinde çözümlenebilmektedir.Aksi takdirde oluşan sorunlar,çok farklı psikiyatrik sorunlar veya bozukluklar olarak karşımıza çıkmaktadır. Kısacası, mutlu ve güvenli ebeveynler, geleceğe mutlu ve güvenli bireyler yetiştirecektir. Bu sorumluluk aile kadar, eğitim sisteminin, medyanın ve yetişkin toplum bireylerinin de sorumluluğudur.
Uzm. Dr. Bengü Kayatürk