Çocukluk evresinden yetişkinlik evresine geçmek ne sancılı bir süreçtir. Bedeninizde yaşadığınız fizyolojik ve psikolojik değişiklikler çoğunlukla ergenlerin yalnız hissetmelerine sebep olur. Geçici bir süreç olmasına rağmen uzmanlar çocukluk ve ergenlik dönemlerinde yaşanan olumlu ve olumsuz olayların yetişkinlik sürecinde karakterlerinin oturmasında ve sağlıklı bireyler olmalarında önemli bir yer kapladığını söylüyor. Peki çocuklarımızı yetiştirirken nelere dikkat etmeli ve kriz anlarını nasıl yönetmeliyiz?
Sizlere Psikolog Tuba Dadaşoğlu ile adım adım Çocuk ve Ergen Psikolojisini ve çocuk istismarını konuştuğumuz, sıkıştığınızda yararlanbileceğiniz altın değerinde bilgiler veriyoruz. Öyleyse buyrun röportaja geçelim.
Psikolog Tuba Dadaşoğlu kimdir?
Bahçeşehir Üniversitesi Psikoloji Lisans mezunuyum. Bir çok alanda; Klinik, Nöropsikoloji, İnsan kaynakları, Eğitim ve Gelişim alanlarında stajlarımı tamamladım. Ve Şuanda özel bir klinikte ve özel bir okulda Psikolog olarak çalışma hayatıma devam ediyorum bunun yanı sıra Klinik Psikoloji alanında Master yapıyorum. Kariyer hedefim kısa vadede master eğitimimi tamamlayıp Klinik alanda uzmanlaşmak, uzun vade de ise meslek eğitimimi en iyi şekilde tamamlayıp psikoloji bilimine katkıda bulunmak. Çok fazla insana ulaşıp hem bireysel danışmanlık anlamında hem de yazdıklarımla karşılaşacağım insanların hayatlarına dokunabilmek istiyorum. Herkesin hayata bir geliş amacı olduğuna inanmışımdır. İnsanların hayatlarına iz bırakabilmek ve bu yolculukta onlara yoldaş olmak isteğiyle bu mesleği seçtim. Zaman belki hafızalarımızdan bir çok şeyi alıp götürecek fakat dokunduğumuz hayatlarda parmak izimiz her daim kalacak.. Bende tanışacağım insanların izniyle, benliğimle, yazılarımla ve kelimelerimle hayatlarına dokunmak istiyorum.
Çocuk ve Ergen psikolojisi ile ilgili eğitimler veriyorsunuz. Ailelere bu eğitimlerde neleri öğretiyorsunuz?
Evet, her ay belli dönemlerde bu eğitimleri vermekteyim. Doğumdan itibaren her çocuğun yeni döneminde ortaya çıkan belli durumlar söz konusudur. Bunlar; fiziksel, sosyal ve duygusal değişimlerdir. Benim hedefim; bu konularda ebeveynleri bilinçlendirmek, bilgilendirmek ve normal gelişim sorunları ile yardım gerektiren sorunları birbirinden ayırt edebilme becerilerini kazandırıp farkındalığı arttırabilmek adınadır. Çocuk psikolojisinde genellikle 0-6 yaş arası çocukların eğitiminde yaşanan sorunlar, tuvalet eğitimi, zeka problemleri, kardeş kıskançlığı, anne-baba kıskançlığı, hırçınlık, emzik kullanımı, kreşte ve anaokulunda yaşanan sorunlar ile ilgilidir.
Ergen Psikolojisinde ise; hepimizin bildiği gibi gençlerin bedenleri bu dönemde hızlı bir şekilde değişime uğrar. Bu dönem genellikle anne-babaların korkulu rüyasıdır. Ebeveynler artık çocuğunu tanıyamaz hale gelir, onunla nasıl iletişim kuracağını dahi bilemez, hayatında neler olup bittiğini anlayamaz. Bu eğitimde; bu yaşta çocuğu olan anne-babaların işinin kolaylaştırılması ve ergenliğin her iki taraf için de korkulu bir dönem olmaması adına, bu dönem hakkında, ergenlere nasıl yaklaşılacağını öğretmek ve onların yaşam deneyimlerinin anlaşılmasına yönelik eğitim vermek en temel amacımdır.
Çocuklarda ve ergenlerde hangi yaşlar kritik olarak adlandırılabilir? Bu dönemde ailelere düşen görev nedir?
Çocuklarda en kritik yaş dönemi; birinci, dördüncü ve altıncı yaş dönemidir. Burada anne babalara söylemek istediğim en önemli nokta şu; 0-6 yaşın faturasını, ergenlikte ödersiniz. Çünkü çocukların kişiliği, karakteri çoğunlukla bu dönemde tamamlanıyor. Bu dönemde anne-baba çocuğa nasıl davranırsa ilkokul ve ergenlik çağında çocuk o şekilde karşılık verecektir. Bu sebeple koruyucu, aşırı otoriter ve izin verici anne-baba tutumlarını bir kenara bırakmalarını öneriyorum. Tabii siz anne babalar için zorlu ve oldukça sabır gerektiren bir dönem olduğu yadsınamaz bir gerçek.
Ergenlik döneminde en kritik yaş ise 12-13 yaş dönemidir. Bu dönemde öncelikle aileler genci, vücudunda meydana gelecek değişiklikler konusunda bilgilendirmelidir. Sonrasında ise; onları yargılamadan önce dinlemeli ve düşüncelerine değer verdiklerini belli etmeleri gerekir. Kimseyle kıyaslamamaları, aşırı sorgulamamaları, dağınık olduğunun söylenmemesi, tartışılan bir konunun çok uzatılmaması, ders başarılarının eleştirilmemesi ve aşırı nasihatçi olmamaları en temel görevlerden biridir.
Özellikle dünyada da büyük bir sorun olan çocuk istismarı konusuna gelecek olursak, Türkiye’de nasıl bir süreç yaşanıyor?
Ne yazık ki Türkiye’de bu süreç büyük bir karanlık.. Hemen her gün çocukların cinsel istismara uğradığı bir yerde yaşıyor olmak berbat bir duygu, tarifi mümkün olmayan bir his.. Size ülkemizde yapılan bir araştırmadan söz etmek istiyorum. Türkiye’de cinsel suçların yüzde 46’sının çocuklara karşı işlendiği, her ay en az 650 çocuğun cinsel istismara uğradığı, her yıl gerçekleşen resmi evliliklerin beşte birinde 18 yaş altındaki kızların evlendirildiği ve Türkiye’de 50 bin çocuğun seks kölesi olduğu belirtiliyor. Ve daha da kötüsü, birde kayıt altına alınmayan cinsel saldırıların olduğu düşünüldüğünde Türkiye’deki süreç ne yazık ki daha da karanlık..
Aileler böyle bir istismar ile karşılaştıklarında bir uzmana başvurmadan önce çocuklarına nasıl yaklaşmalılar?
Cinsel istismarla karşılaşmış çocukların karşısında ebeveynlerin çocuğa, onda suçluluk duygusu yaratmayacak bir tutum ve davranış içinde yaklaşması gerekiyor. Çocuklar, özelliklede küçük yaşta olanlar başlarına gelenin ne olduğunu anlamadan anlatıyorlar. Bu durum ne kadar zor olursa olsun ebeveynlerin soğuk kanlılığını koruması, yaşadığı üzüntüyü fark ettirmemesi ve çocuğun yanında ağlamaması gerekiyor. Çocuğunuz olumsuz bir şey anlattığı zaman ‘’sen bana neden daha önce söylemedin, nasıl böyle bir şey yaparsın’’ gibi cümleler kurmak çocuğun cesaretini kıracak ve içine kapanmasına sebep olacaktır. Bu sebeple çocuğunuza kızmayın. Çocuğunuza dedektif gibi davranmayın, olayı tekrar tekrar anlattırıp bir de siz olayı anlatırken yaşamasına sebep olmayın. Ve kesinlikle yorum yapmayın! Çünkü kurduğunuz cümleler ‘’sen kötü bir şey yaptın ve bundan utanç duymalısın’’ gibi yanlış gizli mesajlar verebilir. Kısaca özetlemek gerekirse bizim ya da çocuğumuzun başına ne geleceğini asla garanti edemeyiz. Anne-babalar duygusal bir tavırla çocuğa yaklaşırsa, çocuğu sorgularsa ve yorum yaparsa yaşadığı travmayı tekrarlamasına neden olabilir. Bu nedenle çocuğunuzun başına olumsuz bir durum geldiğinde mümkün olduğunca az konuşun ve mutlaka bir uzmandan destek alın.
Röportajın 2. bölümü gelecek hafta sizlerle olacak. Tuba Dadaşoğlu' ndan eğitimler, çocuk ve ergen psikolojisine dair bilgi almak için tuba.dadasoglu@hotmail.com mail adresinden ulaşabilirsiniz. Eğitimlerimiz ve danışmanlıklarımız hakkında bilgi almak, soru ve önerileriniz için aşağıdaki adreslerden bizimle iletişime geçebilirsiniz.
ÖĞ.GÖR. TUVANA EROLTU
İnstagram: tuvanaeroltu
İnstagram: tuvanaeroltuilemarkalasma
tuvanaeroltu@hotmail.com