Eskiden oyunculuk mesleği bir heves olarak görülürdü. Pek çok yetenekli oyuncu adayı konservatuvar eğitimi alır, bir kaç tiyatro oyununda boy gösterir, ya paralarını alamaz ya da yeteri kadar ünlenmeden yitip giderdi. Hatta aileler çocukları oyuncu olmak istediğinde korkardı. Şimdi ise işler değişti. Özellikle dizi ve film oyuncuları kendilerine bakmak zorundadırlar. Sağlıklı yaşam, topluma doğru mesaj ve düzenli hayat oyuncular için çok önemli.
Kimi kazancı, kimi popülaritesi, kimi de bu mesleğe yatkın olduğu için seçiyor. Ailelerin de ilgisi çok yoğun. Aileler çocuklarını çok küçük yaşlarda bu mesleğin içine sokmak için çabalıyor. Bir tarafta bu durumu eleştirenler, bir tarafta da bu duruma prim verenler mevcut. Siz hangi taraftasınız bilmiyorum, ancak bu mesleğin ilgi gördüğünü yadsımak mümkün değil. Oyuncu olmak için alternatifler çok fazla; çünkü hayatın içinden bir meslek. Peki, oyuncu nasıl olunur, dahası kalıcı olmak için neler yapmak gerekiyor? Kendi bireysel markalaşma sürecinin oyunculuktaki yeri nedir? Bu soruları oyuncu Aybüke Pusat’a sorduk. Keyifli okumalar dileriz.
Ben 25 Şubat 1995 yılında Ankara’da doğdum. Bankacı bir ailenin 3. çocuğuyum. 3 yaşımdan beri bale yapıyorum. Sanatla iç içeyim; piyano çalıyorum, dans ediyorum. 6. Sınıfta dansı meslek olarak seçmeye karar verdim ve konservatuara girdim. Hacettepe Üniversitesi Konservatuvarı’nı bitirdikten sonra 2014 yılında Miss Turkey Güzellik Yarışması’na katıldım ve Türkiye Güzeli oldum.
Hangi projelerde yer aldınız?
Oyunculuk kariyerime Med Cezir dizisi ile başladım. Ardından Beş Kardeş, O Hayat Benim ve Familya dizisinde yer aldım.
Her gün sektörde yeni isimler çıkıyor. Rekabet yoğun, bu yoğun rekabetle ile başa çıkmak için neler yapıyorsunuz?
Donanımlı olmaya çalışıyorum. Sektörde önde olmak için donanımlı olmak gerekiyor. Oyunculuğunu ne kadar geliştirirsen diğer oyuncuların arasından daha çabuk sıyrılıyorsun. Benim planlarım arasında iyi bir oyuncu olmak var; iyi işler yapmak, kendi değerimi hak etmek var. Bunları başarabilmek için iyi işler yapmam lazım. Kesinlikle diğer oyuncuların üzerine basmaktan bahsetmiyorum. Yönetmenlerin ve yapımcıların gözlerinde kendini ön
plana çıkarabilmek için gerekli olan bir süreç. Daha çok kumaşın iyi olması ile ilgili bir şey. Kendimi geliştirmek için spikerlik ve sunuculuk dersleri aldım. Oyunculuk dersleri alıyorum ve dans ediyorum. Dans oyunculukla çok paralel giden bir dal. Sanat kollarını çok sık takip ediyorum; resim, heykel, müzik hepsini takip etmeye çalışıyorum.
Sizi ilk olarak Miss Turkey yarışması ile tanıdık. Genellikle bu tip yarışmalardan derece alan güzeller ya oyuncu ya da sunucu oluyor gibi genel bir kanı var. Sizce doğruluk payı var mı?
Evet, bence doğruluk payı var; çünkü dizi oyunculuğunda güzellik aranan kriterler arasındadır. Çoğunlukla güzel insanlar güzellik yarışmalarından çıktığı için aynı zamanda yeteneklilerse oyunculuk ve spikerlik alanında ilerliyorlar. Televizyon güzel insanı seviyor. Aynı zamanda yarışma sonrasında bizim için çok fazla yer açılıyor. Çok fazla fırsat tanınıyor. Eğer senin de kumaşın iyi ise diğerlerinin arasından sıyrılabiliyorsun. Bu şans sadece ilk 4 güzele değil, ilk 20’ye kalan tüm güzellere tanınıyor. Sen güzelsen, aynı zamanda kibarsan, yetenekliysen ve yabancı dil konuşabiliyorsan, iletişimin iyiyse ve donanımlıysan sektörde kolaylıkla ilerleyebiliyorsun. Sektör artık eskisi gibi değil; yetenekli insanlar kolayca sektörde sıyrılabiliyorlar.
Sanırım, oyunculuk mesleği güzellik algısı ile bağdaştırılıyor. Hâlbuki oyunculuk hayatın içinden bir meslek, sizin bu konu ile ilgili görüşünüz nedir?
Öncelikle tiyatro ve dizi oyunculuğu arasındaki farkı bilmek lazım. Devlet Tiyatro’larında çok değerli oyuncular var. Biz dizi oyuncusuyuz; güzel olduğumuz için, daha küçük oynadığımız için... Daha modern bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Televizyonda olduğu için gene de bir şekilde idealize etmek gerekiyor. Bu sebeple dış görüntü dizi oyunculuğunda her rol için önem taşıyor. Sistem bunu gerektiriyor. İnsanlarda bunu görmek istiyor.
Aslında siz balerinsiniz, balerinlikten oyunculuğa geçiş yaptığınızı düşünebilir miyiz?
Tabii ki ikisi aynı şey değil. Ancak balerin olmak bana çok yardımcı oldu. Aslında bir geçiş değil, bir tercih yaptım. Küçük bir sakatlık geçirdiğim için baleyi bırakmak zorunda kaldım. Dans etmeye devam ediyorum. Şu anda dansın yardımı ile oyunculuğa devam ediyorum.
Sektörde kalıcı olmanın sırları nedir?
Kalıcılık doğru seçimler yapmak ve doğru işler yapmaktan geçiyor. Hayatımızda doğru dediğimiz seçimler vardır. Önüne iki tane proje gelmiştir; bir tanesi sana 5 lira kazandırır, diğeri 3 lira kazandırır. 5 lira olan içerisinde aslında çok yer almak istemediğin, sadece para için yapacağın bir iştir. Diğeri ise inanılmaz insanlarla oynayabileceğin inanılmaz bir projedir. Bu süreçten ben çok fazla geçiyorum. Her seferinde neredeyse böyle bir şey oluyor. Ben her defasında daha iyi oyuncularla çalışabileceğim, kendimi mesleki anlamda geliştirebileceğim, içime sinen işleri tercih ediyorum. Dizi belki 10 bölüm sonrasında bitiyor ve ben hiç para kazanamıyorum. Ya da bir projeye başlıyorum tutmuyor yayından kaldırılıyor, tabii ki çok üzülüyorum o an için, ama gene de o dönem benim için dolu dolu geçmiş oluyor. Ve insanlar
geri dönüp baktıklarında bu kız gerçekten güzel bir şeyler yapmış, iyi işlerde oynamış dedikleri zaman sektörde kalıcı oluyorsun. Seni seyreden insanlar senin “fan”ın oluyor. Sen doğru kararlar verdiğinde seni izleyen insanlarda doğru insanlar oluyor. Bu bir döngü aslında. Süreç böyle devam ettiğinde de kalıcı oluyorsun.
Bireysel markalaşma sürecinde, bir oyuncu nasıl markalaşır?
Bir sanat dalında para kaygısı asla taşınmamalı. Bence markalaşma doğru insanlarla doğru işler yapmaktan geçiyor. Seçimlerimi hiçbir zaman maddi kaygı taşıyarak yapmıyorum. Sanat kaygısı taşıyan insanlar için hiçbir zaman paranın ilk planda olabileceğini düşünmüyorum. Kendimi geliştirebilmem çok önemli. Para tabii ki önemli, hepimizin hayat gailesi var. Tercihlerimi yaparken her zaman aklım için, kalbim için yapmaya özen gösteriyorum. Proje istediğim gibi gitmese de ben doğru olanı yaptığım için içim rahat oluyor.
Televizyon Kanalarında her gün yeni bir dizi projesi görüyoruz. Daha biri bitmeden yayından kalkma olasılığına karşı yenisi çekilmiş oluyor. Bu ortamda doğru proje nasıl seçilir?
Kesinlikle seçemiyorsun. O kadar tahmin edemiyorsun ki... Bazen önüne bir proje geliyor. ‘’Vay ne güzel proje!’’ diyorsun. Oyunculara bakıyorsun hepsi çok iyi oyuncular. Yönetmene bakıyorsun bir önceki projesi 3 sene sürdü diyorsun. Diziye giriyorsun 10 gün sonra bitiyor. Eskiden bir tahmin vardı. Sezonlar vardı, finaller vardı. Bu iş tutar ya da bu iş tutmaz diyebiliyordun. Böyle bir şey artık yok. Örneğin son rol aldığım Familya dizisinde belki Türkiye’nin en güzel yerlerinden birinde çekilen, inanılmaz oyuncuların rol aldığı, hikâyesi olan bir komedi-dram işiydi. Ancak tutmadı. Maalesef olmayınca olmuyor.
Oyuncu olmak isteyen okurlarımıza tavsiyeleriniz nelerdir?
Sektöre, bir şeyleri göze alıyorlarsa girsinler. Aç kalmayı, parasız kalmayı, uykusuz kalmayı, çok çalışmayı ve çok yorulmayı göze alıyorlarsa girsinler. Hiçbir zaman bu mesleğe bir diziye gireyim ve meşhur olayım diye düşünmesinler. Eğer öyle bir düşünceleri varsa gene de bu süreci göze almak zorundalar. Çünkü bir oyuncu kendisine ne kadar rol yazılırsa o kadar çalışmak zorundadır. Dizi saatleri çok uzun, 160 dakika sürüyor.
Yabancı diziler maksimum 40 dakika sürüyor. Bizde dizilerin sürelerin bu kadar uzun olmasının nedeni nedir?
Bence bir yapımcı için 160 dakika tek senaryoyu sürdürmek daha kolay. 2 tane proje yapmaktansa tek bir projeyi sürdürmek daha kârlı. Akşam saat 08:30- 09:30 arası bir dizi koyup, 10:00- 11:30 arası başka bir dizi koymaktansa, 08:00- 11:30 arası dizi koymak daha az masraflı oluyor. Başka türlü bir açıklaması olduğunu düşünmüyorum. Hem oyuncular, hem de set çalışanları için çok zor bir durum. Bazen bizim işimiz 1-2 saatlik işimiz oluyor ya da bazen hiç gitmiyoruz. Onlar başından sonuna kadar oradalar. Her dizi bittiğinde yüzlerce kişi aç kalıyor. Oyuncu gene bir şeyler biriktiriyor. Diziye giriyorsun, işsiz kalmıyorsun. Onların işsiz kalma olasılığı o kadar yüksek ki...
ÖĞ.GÖR. TUVANA EROLTU
İnstagram: tuvanaeroltu
İnstagram: tuvanaeroltuilemarkalasma
tuvanaeroltu@hotmail.com