Sosyal Medya Fenomenleri hiç kuşkusuz bireysel markalaşmanın en güzel örnekleri arasında. Son dönemde çok popüler olan bu kavram, eğer doğru stratejilere dayandırılır ve bir marka gibi yönetilirse hiç kuşkusuz uzun ömürlü başarının kapılarını aralıyor. Yanlış verilen kararlar ise sadece ‘’sabun köpüğü’’ olarak tabir edilen kısa süreli başarıyı getiriyor. O yüzden insanlar bir anda bir televizyon programı ile ünlenip herkesin hakkında konuştuğu bir şahsiyete dönüşürken, bir anda hiç tanınmaz hale gelebiliyor. Kalıcı olmanın anahtarı ‘’strateji’’. Bugün sizlere sosyal medyada çektiği uçak fotoğrafları ile bir fenomen haline gelmiş, takipçi sayısı 100.000’ nin üzerinde olan Erdi Çil, namıdiğer İstanbulspotter ile gerçekleştirdiğim röportajı aktarmak istiyorum.
Erdi Çil 11.09.1988 yılında Samsun’un Bafra ilçesinde dünyaya gelmiş. Ülkemizin önde gelen havayolu şirketinden birinde Misafir Hizmetleri Departmanı’nda Uzman Yardımcısı olarak çalışıyor. Ancak onun sosyal medyada ikinci bir hayatı var. Havacılık Sektörü tutkunu. Havalığa olan ilgisi çok küçük yaşlarda başlamış. Hobi olarak başladığı fotoğrafçılık deneyimi ise kendisine sosyal medyada fenomen olmanın kapılarını aralamış. Öyleyse buyurun röportaja geçelim.
Sosyal medyada fenomen olmak hiç kuşkusuz son zamanlarda herkesin merak ettiği konulardan biri, bu iş bu noktaya nasıl geldi?
Herşey 2 yıl içerisinde gerçekleşti. (gülüyor) İşim uçaklarla, uçaklara olan tutkam ise çocukluğuma dayanıyor. Doğru yönlendirilseydim bugün pilot olurdum. Kısmet böyleymiş ama ben geldiğim noktadan oldukça memnumum. 2014 yılına kadar eski nesil bir cep telefonum vardı. Bozulunca akıllı telefonlardan birini aldım. İlk Instagram maceram böyle başladı. Instagram’da şimdiki adımı bulana kadar 3 farklı ad değiştirdim. Bu esnada dünyadaki spotterları keşfettim. Spotter demek ‘’gözcü’’ anlamına geliyor. Bende tam bir gözcü gibi elimde fotoğraf makinem, uçaklar işim gereği elimin altında, başladım fotoğraf çekmeye. Kısa bir süre içerisinde sayfam 5000 takipçiye ulaştı. Benim amacım havacılığı tanıtmak ve insanlara biraz da işin iç yüzünü göstermekti. Sayfam 8.000-10.000 takipçiye ulaştığında pek çok Instagram fenomeni benim paylaşımlarımı kendi sayfalarında paylaşmaya başlamıştı bile. Çektiğim fotoğrafların kaliteli olması, harcadığım emek ve çıkan sonuç benim bu noktaya geleceğimin bir işaretiydi aslında. Zamanla Havacılık okumak isteyen öğrenciler bana ulaşmaya başladı. Sorular sordular. Ağabey ‘’ne okuyalım, bize ne gibi tavsiyelerde bulunursun?’’ gibi. Bu sorular beni çok mutlu etti. Hatta bu kapsamda geçen ay İstanbul Ticaret Üniversitesi öğrencilerinin gerçekleştirmiş olduğu ‘’Havacılık Festivali’’ne sponsor oldum.
Anladığım kadarı ile Instagram Fenomeni olmanın pek çok artısı olmuş sizin için.
Olmaz mı? Öncelikle pek çok insan tanıdım. ‘’Uçmaktan korkuyordum, sizin sayenizde ilk uçak seyahatimi gerçekleştirdim.’’ diyen mi, seyahate gittiğimde aldığım davetlerden tutunda küçük hediyelere kadar pek çok güzel artısı oldu. Şuanda dünyanın neresine gidersem gideyim tüm spotterların kapısının açık olduğunu bilmek çok güzel. En güzeli de tabii ki insanların hayatına dokunmak.
Sosyal medyada ünlenmenin özel hayatınıza zararları oldu mu?
(Gülüyor) Olmaz mı. Hem evlilik, hem de iş hayatıma zararları oldu. Eşim daha balayına giderken bana sitem etmeye başladı. Evlenmeden önce elimde makinem sürekli fotoğraf çekerdim. Evlenince tabii ki öyle olmuyor. İş ya ben, ya uçaklar noktasına gelince mecburen durup bir denge kurmanız gerektiğini anlıyorsunuz. İş hayatımda da zararını gördüm. Ben Sabiha Gökçen Havalimanı’nda çalışıyorum . Üniformalı fotoğramı paylaştıktan sonraki gün işe gittiğimde kartım turnikeleri açmadı. Tabii kafamda o esnada pek çok farklı senaryo belirdi. Kendi birimime çıktım. Çok kurkmuştum. Görüşmenin sonunda cezai yaptırım uygulanacağı söylendi. O günden sonra Sabiha Gökçen’de fotoğraf çekme faslı benim için kapandı.
Peki, ne kadar sürede 100.000 takipçiye ulaştınız?
Yaklaşık olarak 2 yılda ulaştım. Takipçilerim ağırlıklı olarak kendi ülkemden. Ancak Brezilya, ABD, Endonezya, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden de takipçilerim var. Önceliğim tabii ki yerel takipçilerim ama yabancı takipçilerim de benim için çok değerli. Hatta bu bağlamda ufakta olsa Turizm Sektörü’ne katkılarım olduğunu düşünüyorum. Benimle iletişime geçip Türkiye’ye gelen takipçilerim olmadı desem yalan olur. (gülüyor)
Başarınızı korumak için marka yönetiminizi nasıl yapıyorsunuz?
Benim ilk etaptaki amacım 100.000 takipçiye ulaşmaktı. Sonra rahatlayacağımı düşünüyordum. Ancak istediğim noktaya ulaştığımda anladım ki yeni hedef belirlemek gerekiyor. Şu anki hedefim yaza kadar 200.000 takipçiye ulaşmak. Marka yönetimimi takipçilerimle sıcak ve samimi ilişkiler kurarak yapıyorum. Gün geliyor profilimden onların doğum günlerini paylaşıyorum. Gün geliyor küçük jestler yapıyorum. Gelen tüm yorumlara ve mesajlara cevap vermeye çalışıyorum. Tabii ki marka iş birlikleri yapıyorum ama inanın takipçilerle arada kurulan organik bağ çok önemli. O bağ güçlü olduğunda zaten başarı kendiliğinden geliyor.Geleceğe dönük de farklı projelerim var. Zamanı geldiğinde takipçilerimle paylaşacağım.
Sosyal medyada verilen reklamların etkisi çok güçlü. Hatta artık pek çok marka reklam bütçelerine blogger ve vloggerları dahil ediyor. Sosyal medyanın Televizyonu gölgede bıraktığını düşünebilir miyiz?
Kesinlikle öyle. Bireyler birbirlerinin tecrübelerine daha çok değer veriyor. Daha samimi ve içten bir ortam yakalanabiliyor. Bu yüzden de bizler markalar tarafından çok tercih ediliyoruz. Çünkü gerçek tecrübeler paylaşıyoruz. Ya da bir konu araştırmak istiyorsunuz, artık kolaylıkla ilgi alanlarınıza göre internetten ya da sosyal medyadan yararlanabiliyorsunuz.
Yararlı Bilgiler
Türkiye için en doğru paylaşım saatleri 19:00-20:00 saatleri arasında. Başarı tek bir konuya odaklanmaktan geçiyor. Fotoğrafları paylaşırken çok fazla fotoğraf renkleri ile oynanamak gerekiyor. Siyah-beyaz fotoğraflar sosyal medya da daha az beğeni alıyor. Videoların etkisi herzaman fotoğraflardan daha güçlü. Ve en önemlisi de takipçilerle kurulan sıcak ve samimi ilişkilerden geçiyor.