Haberin Devamı

Sevgili Pembenar okurları;

Son zamanlarda gazetelerde, sosyal medya ve televizyonda sıkça duyduğumuz bir konu var. Çocuk istismarı… Çocuk istismarını engellemek ve korunma yollarını öğrenmek için, bu konuda eğitim ve seminerler veren Uzman Psikolog Merve Özen DURSUN ile iki bölümden oluşan bir röportaj gerçekleştirdik. Öyle ise buyurun röportaja geçelim.
Merve hanım, çocuk istismarı maalesef günümüzde sıkça duyduğumuz bir konu haline dönüştü. Uzman psikolog kimliğiniz ile çocuk istismarı konusunu açar mısınız?
Dilerseniz öncelikle çocuk istismarını tanımlayalım. Çocuk istismarı, Dünya Sağlık Örgütü tarafından “Çocuğun sağlığını, fiziksel gelişimini olumsuz yönde etkileyen, bir yetişkin, toplum veya ülkesi tarafından bilerek veya bilmeyerek yapılan davranışlar” olarak tanımlamaktadır. Çocuk istismarı fiziksel, duygusal ve cinsel istismar olarak üçe ayrılıyor. Ne yazık ki, çocuklukta maruz kalınan istismar, uzun yıllar boyunca devam eden, silinemeyen izler bırakarak, ruh sağlığını olumsuz yönde etkiliyor.
2010 yılında yapılan bir araştırmadan elde ettiğimiz verilere göre, Türkiye’de yaşayan 7-18 yaşlar arasındaki çocukların yüzde 56’sının fiziksel istismara, yüzde 49’unun duygusal istismara, ve yüzde 10’unun cinsel istismara tanık olduğunu biliyoruz. Dünya Sağlık Örgütü'nün 2017'de yayımladığı "Çocuklara Yönelik Kötü Muamele" başlıklı raporda ise, dünya genelinde her dört çocuktan birinin fiziksel şiddete maruz kaldığı belirtiliyor. Özellikle engelli çocukların bu tür istismar ve ihmallere uğrama oranı engelsiz çocuklara göre 4 kat fazla.
Türkiye’de ise 7-14 yaş grubundaki çocukların yaklaşık %40’ının yanlış bir şey yaptıklarında anne babaları tarafından dayak yediğini biliyoruz. Görmüş olduğunuz gibi oldukça ciddi rakamlar. Ve ne yazık ki, bugüne dek istismara karşı alınan önlemler, bu rakamlar karşısında yetersiz kalıyor.
Son yıllarda çocuk istismarı konusunu sıkça duyar olduk. Önceden bu kadar sık bu konuyu duymuyorduk. Üzeri mi kapatılıyordu?
Çocuk istismarına dair konuşulacak o kadar çok şey var ki aslında… Fakat ne yazık ki, bugüne kadar hep susturulmuş, geri plana itilmiş, konuşmaktan kaçınılmış bir konu çocuk istismarı. Çünkü istismar en çok aile içinde yaşanıyor! Araştırdıkça, okudukça, çocuğunun babası tarafından cinsel istismara maruz bırakıldığını öğrenen annenin bile sustuğunu öğreniyoruz. Bu ne demek biliyor musunuz? Çaresiz bir çocuğun sığınacak hiç kimsesinin olmaması. En kötüsü de çocukların istismara uğradıklarını bilmemeleri. Bunun kendilerinin suçu olduğunu düşünmeleri. Fakat medya, basın yayın organları yaşanan istismar vakalarını dile getirip, peşine düştükçe istismar daha açık daha net bir dille konuşulur bir konu haline geldi.
En son hepimizin yakından tanık olduğu iki can, iki canan… Eylül ve Leyla. Hangimizin canı yanmadı duyduğunda? Böyle bir olayın da üzerini kapatırsak, biz bu canilerle nasıl baş edebiliriz ki… İşte bu yüzden artık sesimizi çıkarmalıyız.

Çocuk istismarına karşı korunma yöntemleri nelerdir?
Çocuk istismarının ne olduğunu çocuklarımıza öğretmek alınabilecek ilk önlem. Bugüne dek “Yabancılarla konuşma.” “Sana şuraya gidelim derlerse sakın gitme.”gibi basit öğretilerle çocuklara çeşitli yasaklar kondu. Çocukların çoğu bu yasaklar ile büyütüldü. Yanlış mı? Hayır tabi ki doğru. Fakat eksik bir bilgi.
“Neden yabancılarla konuşmamalıyım?”
“Eğer beni bir yere götürmek isterse ne yapmalıyım?”
İşte tam da bu noktada, ne olur çocuklarınıza ilk önce çığlık atmayı öğretin . Onların anlayacağı bir dille, eğer küçük yaşta bir çocuk ise, bir tehdit durumu ile karşılaştığında aslan gibi kükremesini, ceylan gibi kaçmasını söyleyebilir, bunu eğitimlerde de anlattığımız şekilde çeşitli oyunlarla öğretebilirsiniz. Biraz daha büyük yaşlardaki çocuklarla önce tehlikenin ne olduğunu, daha sonra güvenin ne demek olduğunu konuşabilir. Tehlikeli durumlarda güvendiği kişilerle bu durumu nasıl paylaşması gerektiğini onlara anlatabilirsiniz.
Çocuk istismarını engellemek için ebeveynlere ne gibi görevler düşüyor?
Sosyal medyada rastladığımız anne profilleri sizin de dikkatinizi çekiyor mu? Daha hamilelikte başlayan fotoğraf paylaşımları ile birlikte çocuklarının her anını paylaşan anneler çocuklarını istismara açık hale getiriyor. Bunun yanı sıra geçtiğimiz günlerde yine sosyal medya üzerinden annelerin doktor sandıkları pedofilik bir bireye bebeklerinin özel bölgelerinin fotoğraflarını gönderdiğini öğrendik. Bakın tehlike evde başlıyor, hem de bebekliği itibari ile.
Çocuklar çaresiz, onları koruyacak olan ebeveynleridir. Önce ebeveynlerin kendi davranışlarına dikkat etmeleri gerekiyor. Çocuklarına özel bölgelerini öğretmeleri, tuvaletin kapısının kapatılması gerektiğini onlara anlatmaları, çocuklarını “aşkım, sevgilim..” gibi kelimeler ile sevmemeleri, küçük yaştaki çocukların cinsel bölgelerini ısırarak, öperek sevmemeleri, onların cinsel organlarını şaka konusu haline getirmemeleri gerekiyor.

Çocuk istismarı denilince genellikle uzak çevre akla geliyor. Gerçek tehlike nerede?
Gerçek tehlike evinizde! Ne yazık ki, herkesin normal sandığı dayak, fiziksel bir istismar türü. Yapılan araştırmalara göre, çocuklar dayak yedikleri zaman bunu hak ettiklerini düşünüyor. Bunun yanı sıra anne babası tarafından duygusal istismara uğratılan yani sürekli eleştirilen, aşağılanan, sevgi ve ilgi ihtiyacı yeterince karşılanamayan çocuklar, pasif kişilik özelliklerine sahip, kendine güveni olmayan ve asosyal davranışlar gösteren kişiler haline geliyor.
Çocuklar hep güvendikleri kişiler tarafından istismara uğruyor.
Marka danışmanlıkları, eğitimler, öneri ve görüşleriniz için bana aşağıdaki adreslerden ulaşabilirsiniz. Röportajın ikinci bölümü gelecek hafta köşemde yayınlanacak.

Mail:
Instagram: @tuvanaeroltu