Sevgili Pembenar okuları,
Uzun zamandır heyecanla beklenen, Closer-Sevgi Neden Yetmez oyunu Uniq Hall’ de ihtişamlı bir geceyle seyircileri ile buluştu. Ustu oyuncu Cengiz Bozkurt’ un yönetmenliğini üstlendiği oyunda, başrolleri Pelin Akil, Cansel Elçin, Tuğçe Bayat ve Serhat Onat paylaşıyor. 2 perdeden oluşan ve 4 kişinin tesadüf eseri hayatlarının kesişmesini konu oyunda kadın-erkek ilişkilerine dair son çarpıcı noktalara değiniliyor.
1997 yılında Patrick Marber tarafından kaleme alınan oyun, 2004 yılında Mike Nichols yöntemenliğinde sinema perdesine taşınmıştı. Son derece ses getiren bu filmi, tiyatro oyunu olarak seyretmek beni çok heyecanlandırdı.
Öyle ise buyurun’’Closer-Sevgi Neden Yetmez’’ oyunu oyuncuları ile yaptığım röportaja geçelim.
Cansel ELÇİN
Closer 2004 yılında beyaz perdeye taşındığında son derece büyük yankı uyandırmıştı. Tiyatroda sizi izlediğimde adeta beyaz perdede izlediğim doctor Larry karakterini sahnede gördüm. Biraz rolünüzden bahsedebilir misiniz?
Closer , insan ilişkileri, aşk ve ihanet üzerine kurulmuş bir oyun.Bunu çarpıcı, gerçekçi bir şekilde anlatıyor. Doktor Larry’de hoşuma giden şey, işçi sınıfından gelen bir karakter.Bir işçinin oğlu ama okumuş ve doktor olmuş. Kendi mesleğini kazıyarak elde etmiş. Kendi hayatını kimseye borçlu değil. Hatta şöyle bir ikilemde bulunuyor, devlet hastanesinde çalışıyor ve sevdiği kadın yüzünden daha çok para kazanma ihtiyacı duyuyor ve özel hastaneye geçiyor. Bundan dolayı inanılmaz bir suçluluk duygusuna kapılıyor.‘ben mesleğimi para için yapıyorum’ düşüncesine giriyor ve kendisini suçluluk duygusuna sokuyor. Şöyle bir cümlesi var ‘ben ellerimle insanların hayatlarını kurtarıyorum’ yani mesleğini seven bir adam. İşçi sınıfından gelse bile bakış açısı var. Kitabı okuyacak ve beğenecek kadar veya bir resime bakıp iyi mi kötü mü diye anlayacak kadar derinliği var karakterin. Bu yanını seviyorum. Biraz hümanist bir adam.
Doktor Larry karakteri için nasıl hazırlandınız?
Larry karakteri, özellikle duruşu, bedeni ve bugüne kadar canlandırdığım karakterlerin dışında biraz daha sert bir adam.Dış görünüş olarak ilk defa sakallı birini oynuyorum. Ama bu kendisini bırakmış anlamına gelmiyor, tam tersi fiziğiyle, duruşuyla disiplinli, yeri gelince otoriter, ama zevk sahibi bir adam.
Pelin AKİL
Pelin hanım, sizi diziler sayesinde tanıdık. Şuana kadar ‘’Closer-Sevgi Neden Yetmez’’ oyunu ile 4 tiyatro oyununda oynadınız. Son derece çarpıcı bir oyun! Anna rolüne hazırlanmak sizin zor oldu mu?
Rolünüzden biraz bahsedebilir misiniz, Anna rolü ile gerçek hayatta benzerlikler taşıyor musunuz?
Uzun bir prova sürecinden geçtik. Neredeyse bir ara haftanın her günü İkinci Kat tiyatrosunda Cengiz hocayla prova yaptık. Rolüm sürekli denemeyle ve çalışmayla prova sürecinde çıkmış oldu. Anna bana göre biraz bencil ve kendi hislerinin peşinden giderken yaşantısının, ilişkisinin başkaları üzerinde zincirleme etkisini pek umursamayan biri. Ben onun kadar sonuçlarını görmezden gelerek yaşayamam hayatımı. Pek benzer yanlarımız yok Anna’yla. Ama yine de onu seviyorum
Closer filmi’ nde Anna rolünü Julia Roberts canlandırmıştı. Senaryo için çalışmaya başladığınızda bu durum sizde kaygı yarattı mı?
Closer’ın bu dönemde de oynanıyor olması 1990 yılında yazılmış olmasına rağmen beklentilerin ve kadın erkek ilişkilerinin hiçbir zaman değişmediğinin (ve değişmeyeceğinin) bir kanıtı bence. Aşkı, sexi, evliliği, ilişkileri tüm çıplaklığıyla gösteren, metni okurken “ben bu karakterin yerinde olsam ne yapardım” ı da tüm karakterler için düşündüren bir oyun Closer.
Biraz da özel hayata girersek, Pelin Akil ve Anıl Altan çifti sosyal medya son derece seviliyor. Bu durum bazen olumsuz eliştirileri de beraberinde getirebiliyor. Siz gelen eleştirleri nasıl yorumluyorsunuz?
Sosyal medya platformu herkese açık olduğu için bir sürü yorum geliyor. Gelen yorumların tabiki de hepsinin olumlu olması gibi bir beklentimiz yok.Olumsuz yorumları da dikkate alıyoruz ama saygı ve sınırı geçen ,sadece hayatında kendi mutsuzluğuyla orda var olmaya çalışan insanların yorumları bizi etkilemiyor. Bizi samimi görüp iyi dileklerini sevgilerini ileten, enerjimizi yükselten çok fazla mesaj geliyor.Bu bizi çok mutlu ediyor. Burdan da onlara tekrardan teşekkür ederiz.
Tuğçe BAYAT
Tuğçe hanım, rolünüzden bahsedebilir misiniz?
Ben Alice karakterini canlandırıyorum. Alice hayatını sevgi aramak üzerine kuran biri. Sevilmeyi istiyor ama aynı derecede sevebileceği ve kendini bu sevgiye adayabileceği birini arıyor. Hayattaki duruşu, seçimleri çok net ve bunu gizlemiyor. Bir taraftan da mesleğinden ve hayatını yaşarken fazlaca özgür olmasından dolayı önyargılarla boğuşan, bu yüzden de saflığını, masumluğunu saklamak zorunda kalan biri Alice. Onu canlandırmak heyecan verici, çünkü çok derinlikli bir karakter.
Alice bir striptizci. Alice’ in cüretkar sahneleri var. Rolünüze nasıl hazırlandınız?
Aslında sanıldığı gibi oyunda cüretkar sahneler ya da çıplaklık yok. Alice bir striptizci, evet. Ama benim için doktor ya da pilot olmasından bir farkı yok. Bu da onun işi. Tabii bir striptizcinin beden dili üzerine çalışma yapmam gerekiyordu. Bu yüzden pole dance dersi aldım. Hala devam ediyorum. Bunun dışında Alice’in iç dünyasına odaklanmayı tercih ettim. Kırılgan birini oynamak daha kolay olabilir belki ama aslında kırılgan olduğunu saklayan birini nasıl canlandırabilirim, buna kafa yordum.
Aslında hukukçu olduğunuzu biliyoruz. Bir röportajınızda mesleği sevdiğinizi ama yapamayacağını bildiğiniz yazıyor. Yapmayacağınız bir mesleği okumak size demotive etmedi mi?
Ben her zaman çok kitap okuyan, sosyal bilimlerle ilgili bir çocuktum. Felsefe, sosyoloji, psikoloji... Hukuk fakültesindeyken de aslında orada okumaktan mutluydum sadece bunu meslek olarak yapmayacağımı biliyordum. Çünkü daha çok istediğim bir şey vardı. Sahnede, ekranda ya da beyaz perdede olmayı hayal ediyordum. Bu yüzden de hukuk okurken bir taraftan da tiyatroda çalışmaya başladım. Hukuktan mezun olur olmaz da konservatuvar sınavlarına girip kazandım ve yapmayı istediğim şeyin okulunu da okudum. Her şey planladığım gibi gelişti yani.
Serhat ONAT
Biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?
27 Mayıs 1994 İzmit doğumluyum. Küçük yaşlardan beri denizciliğe ve sahne sanatlarına ilgim çok fazlaydı. Lise yıllarımda İstanbul’a geldim dans ve tiyatro eğitimim için. Ardından Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro bölümüne girdim ve kariyerime Muhteşem Yüzyıl’la başladım ardından Mayıs Kraliçesi, Bodrum Masalı, Meryem derken yıllar akıp gitti fakat çocukluğumdan beri tutkum olan tiyatroyu ve yelkenciliği hiç bırakmadım. Oyunculuk mesleğim oldu yelkencilik en büyük hobim. Geçen yıl hayal bile edemeyeceğim çok iyi bir ekiple DasDas’ta Uyarca’da rol aldım. Bu yılsa yine harika bir ekiple beraber İkinci Kat’ta Closer’da Dan karakterini canlandırıyorum... Hala hayallerimin ve tutkularımın peşindeyim hep öyle olmaya devam edeceğim.
Canlandırdığınız Dan rolünden bahsedebilir misiniz?
Dan aslında erkeklerin tipik özelliklerinin varsa çoğunu barındıran biri... Yazar olmak isteyen ama bu konuda kendi yeteneğine inanmayan, istemediği bir işte çalışmak zorunda olan biriyken bir anda karşısına bir kadın çıkıyor ve onun hayatını kaleme alıyor. Aslında hayalini gerçekleştiriyor, bir kitap yazarı oluyor ve bununla birlikte karakteri büyük değişime uğruyor özgüveni aşırı şekilde yerine geliyor, kültürel olarak kendini herkesten üstün görmeye ve yetinmemeye, hep daha fazlasını aramaya başlıyor. Böylelikle kendini ilişkiler ağının hatta kördüğümünün ortasında buluyor. Ve her şey başa sarıyor yani girmiş olduğu o ruh hali onu hayata karşı yenik düşürüp yalnızlığa sürüklüyor...
Dan ve Serhat ONAT arasında benzerlikler var mı?
Sadece benim değil bence birçok erkeğin benzer özelliği var çünkü yazar bu oyunu kaleme alırken erkek bakış açısıyla yazmış. Oyunun ana sözü birçok şeyi çok net açıklıyor ‘Sevgi Neden Yetmez’ bu hepimizin başına gelmiştir. Dünya öyle bir hal aldı ki ilişkilerde bile sevgi çok alt sıralara indi hep başka şeylerin peşinde koşmaktan aslolan şeyi atlıyoruz. İşte buna sebep olan o erkeksel ego, kariyerin getirdiği özgüven daha fazlasına sahip olma isteği birçok insanı çok etkiliyor ve karakterini, ilişkilerini kördüğüm haline getiriyor. Bu yüzden izleyen birçok insan kendi hayatından çok şey bulacak bu oyunda...
Ekibin en gencisiniz. Çok da yeteneklisiniz. Böyle bir ekiple çalışmanın avantajları ve dezavantajları nedir?
Çok teşekkür ederim :) En küçük olma durumuna çok alışık biriyim konservatuvara lise biter bitmez girdim ve okulumun da en küçüğüydüm. Girdiğim ne kadar iş varsa çoğunda yine böyle devam ediyor... Tabii ki güzel bu, genç yaşta hızlı yol aldığımı ve durmadığımı gösteren bir şey. Tecrübeli insanlarla çalışıp onların çalışma disiplinini alıyorum, yaptığım yanlışları görmeme ve düzeltmeme yardımcı oluyor. Çalıştığım tecrübeli oyunculardan yeni yeni bir sürü şey öğreniyorum. Bu durum tabii ki insana başka bir olgunluk katıyor usta çırak ilişkisi bence çok öğretici bir şey.
Marka danışmanlıkları, eğitimler, öneri ve görüşlerinizi bildirmek için bana aşağıdaki
adreslerden ulaşabilirsiniz.
Mail: tuvanaeroltu@hotmail.com
İnstagram 1: @tuvanaeroltu
İnstagram 2: @tuvanaeroltuilemarkalasma