06.08.2012 - 10:21 | Son Güncellenme:
“Kader” deyip bu tür kayıpları kabullenmek yerine, kayıpların altında yatan nedenlerin araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir. Memorial Ataşehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Doç. Dr. Arda Lembet, tekrarlayan gebelik kayıpları hakkında bilgi verdi.
İki düşük sonrası araştırma yapılmalıdır
Gebelik kaybı, 20. gebelik haftası öncesi gebeliğin düşükle sonlanmasıdır. Genellikle detaylı araştırmaya üç gebelik kaybı sonrasında başlansa da, iki ardışık düşüğe neden olan sebeplerin görülme sıklığı hemen hemen üç düşük yapan nedenlerle aynı olması nedeniyle araştırmaya güncel bilgiler eşliğinde 2 düşükten sonra da başlanabilir. Detaylı hikaye ve fiziksel muayeneden sonra ayrıntılı testlere geçilir. Bireyselleştirilmiş hasta tetkik ve izlem protokolleri içinde birçok test yapılır.
Kayıpların sebepleri neler?
Gebelik kayıplarının olmasının temelde 3 ana nedeni bulunmaktadır. Bunlardan ilki anatomik faktörlerdir. Miyom, rahim içi yapışıklık gibi anne adayının rahminde bulunan doğuştan ya da sonradan kazanılmış durumlardır. İkinci neden bağışıklık sistemi ile ilgili faktörleridir. Üçüncü sebep ise; doğuştan gelen trombofililer yani pıhtılaşma bozukluklarıdır. Kan damarları ve özellikle anne ve bebek arasındaki damarlarda kanın akışkanlığının bozulması ve plasentada oluşan durum bu grupta kaybın ana nedenleri arasında sayılabilmektedir. Yapılan testler sonucunda tekrarlayan gebelik kaybı hastalarının %50’sinde hiçbir neden bulunamayabilir.
Kayıptan sonra fetüs incelenmeli
Özellikle kayıptan sonra fetüs muhakkak genetik ve patolojik inceleme için incelenmelidir. Burada dikkat edilecek husus bu iki inceleme için materyallerin farklı solüsyonlarda incelemeye tabi tutulması nedeniyle, alınan örneklerin iki farklı yöntemle elde edilip incelenmesidir. Genetik mutasyonlar, pıhtılaşma testleri ve tüm dünyada en yeni ve geniş olarak kullanılan kapsamlı trombofili testleri uygulanmalıdır.
Anne karnından ne zaman su alınır?
Tekrarlayan gebelik kaybı sonrası gebe kalan hastaların, tarama testleri ve/veya ultrasonografik değerlendirmelerinde anormallik saptanmış olabilir. Bu durumda anne/babanın bazı kromozom anormalliklerinde; fetüste kromozomal bir problem olup olmadığının kesin anlaşılabilmesi için, halk arasında ‘anne karnından su alınması’ olarak bilinen amniyosentez, bebeğin eşi; yani plasentadan örnek alınması ve fetüsün göbek kordonundan kan alınması gibi girişimsel işlemler yapılabilmektedir.
Kayıpların nedenini ortaya koymak mümkün
Doğum öncesinde anne ve bebek sağlığını bozan pek çok hastalık plasentadan doku örneklemesi ve patolojik çalışmalar ile ortaya konulmaktadır. Bu alan dünyada “perinatal patoloji” olarak adlandırılmaktadır. Araştırmalar ile daha sonraki sağlıklı gebelik ve çocuklara ışık tutarak son dönemlerde oldukça ümit vaat eden gelişmeler yaşanmaktadır. Bu incelemeler ile tekrarlayan gebelik kayıpları, düşükler, anne karnında fetüs ölümü, göbek kordonuna ait bazı problemler, erken doğum, anne karnındaki fetüsün gelişimine ait problemler ile altta yatan nedenleri araştırmak ve ortaya çıkarmak mümkün olmaktadır.
Bir sonraki gebeliğinin sorunsuz olması için…
Özellikle tekrarlayan düşük, erken doğum, su gelmesi ve anne karnında fetüsün ölümüyle sonuçlanan hasta grubunda, hastanın bir sonraki gebeliğine ışık tutabilecek araştırma ve incelemeler yapılmaktadır. Bu yöntemle rahim içi enfeksiyonlar, bağışıklık sistemine ait problemler, bazı pıhtılaşma bozuklukları ve rahim yatağı ve plasentada oluşan damarsal anormallikler ve kanlanma problemlerini tespit edebilmekteyiz.
Düzenli takip çok önemli
Saptadığımız anormalliklerin bir kısmında hastaları gebe kalmadan önce takibe alıp pek çok değişik ilaçları tedavide gebelik öncesinde; bazılarını da gebe kalır kalmaz kullandırmaya başlıyoruz. Yine aynı incelemelerde saptanan değişiklikler yönünde hastayı bir sonraki gebeliğinde takip şeklimiz değişmekte ve normal bir gebe takibinden tamamen farklılaşabilmektedir. Bu yüzden bu hasta grubunda normalde doğum sonrasında artık materyal olarak kabul edilen ve imha edilen plasenta ve zarların patolojik incelemelere olanak verecek şekilde saklanması önem arz etmektedir. Böylece gebeliklerinde problem yaşamış olan pek çok hasta ileride sağlıklı bir gebelik sonrasında sağlıklı bebeklere kavuşma fırsatına kavuşmuş olacaktır.