27.05.2024 - 10:32 | Son Güncellenme:
Derleyen: Betül Topaklı / Milliyet.com.tr - Dilek Tunca, 1947 yılında İstanbul’da doğdu. Annesi terzi, babası subay emeklisi olan Dilek, turizmciydi ama aynı zamanda mankenlik de yapıyordu. Genç kızın hayatını değiştiren gelişme tam da bu noktada yaşandı. Çünkü yapacağı bir fotoğraf çekimiyle ülkenin dört bir köşesindeki duvarları süslemeyi başaracaktı. Dilek Tunca, akıllara kazınan o pozun hikâyesini verdiği bir demeçte şöyle anlatıyor:
“Harbiye’deki bir turizm şirketinde çalışıyordum. Diğer taraftan da mankenlik yapıyordum. İş yerinden izin alıp firmalar için katalog çekimleri gerçekleştiriyordum. Hiç unutmuyorum, 1976 senesinin yaz mevsimiydi. Turizm işimle ilgili olarak Almanya’ya gitmiştim. Yurt dışından döndüğüm gün annem, ‘Seni ajanstan aradılar’ dedi. Ben Şişli’de yaşıyordum, reklam ajansı Cağaloğlu’ndaydı. Yurtoğlu İlaç firması, hastanelere bir ‘sus pankartı’ yaptırmak istiyormuş. Firma fotoğraf çekimi için beni seçmiş. O zamanlarda ‘cast ajansı’ diye bir şey de yoktu. Reklam ajansları birbirine haber verirdi. Söz konusu o yıllarda şimdiki kadar çok manken yoktu, bu işi yapan 10-12 kişiydik. Simla Kantarcıoğlu, Başak Gürsoy ve Fatoş Altınkum o dönemin mankenleri arasındaydı. Bağlı olduğumuz bir ajans da yoktu ancak hepimiz birbirimizi tanırdık.”
'HASTANELERE KOYACAĞIZ, SUS İŞARETİ YAPIN'
İlaç firması; hastane, sağlık ocağı ve sağlığı merkezlerinde yer vermek için parmağıyla "sus" işareti yapan hemşire yani “Bayan Sus” fotoğrafı için ajansta mankenlik yapan Dilek Tunca’yı seçti. Genç kız için çok sayıda fotoğraf çekimi yapıldı. Söz konusu fotoğraftaki hemşire kıyafetinin Haseki Hastanesi’nin başhemşiresinden ödünç alındığını anlatan Dilek Tunca, “Ajansta 'Bayan Sus' için ajansta bir sürü poz çektiler. Sonrasında ‘Bir tek hastanelere koyacağız, sus işareti yapın’ dediler. Fotoğraflar arasından herkesin hafızasına kazınan o pozu seçtiler” dedi.
‘BAYAN SUS’TAN ÖNCE BAYAN OMO’YDUM’
20’li yaşlarındayken gündüz çalışıp 2 saatliğine çekimlere gittiğini söyleyen Dilek Tunca o günleri, “Ancak katalog çekimleri art arda birkaç gün sürerdi. ‘Bayan Sus’tan önce deterjan reklamları çektik. Söz konusu o reklamlarda 4 sene oynadım. O zaman da ‘Bayan Omo’ydum. Fotoğrafları Hayat ve Ses Mecmuası’nda yayınlanıyordu. Söz konusu dönemin ilk renkli reklam filmi olan Omo reklamında çamaşırları asıyor, ‘Benim için önemli olan beyazlık’ cümlesini söylüyordum” diyerek anlattı.
“Hastanelere gittiğimde ilk kez karşılaşmama rağmen doktor ve hemşirelerle tanıdık geliyorum. Çünkü yıllarca fotoğrafıma baktıkları için yüzüme aşinalar. Bir gün göz doktoruna gittim. Doktor hanım bana bakıp gülerek , 'Yüzünüz hiç yabancı gelmiyor' dedi. Halbuki tam arkasında benim hemşire pozum asılı. Ben hiç çaktırmayıp güldüm ve 'Olabilir' dedim. Asılı fotoğraftaki kişinin ben olduğumu söylemiyorum, kendileri bulsun istiyorum. Bir keresinde de anjiyo olacaktım. Hastaneye birlikte gittiğim arkadaşım doktorlara, fotoğraftaki kişinin ben olduğunu söylemiş. Doktorlar gelip, “Aşk olsun, fotoğraftak hemşire olduğunuzu niye söylemiyorsunuz?' dediler. Sonrasında beni özel odaya aldılar, çok hoşuma gitti.”
‘FOTOĞRAFIMI ALMANYA’DA BİLE GÖRDÜM’
Almanya’da bir dişçi polikliniğine gittiğini ve duvarda fotoğrafını görünce çok şaşırdığını söyleyen Dilek Tunca doktorla yaşadığı ilginç diyalogu, “Poliklinikte bir Türk çalışıyormuş. Odaya girdim, duvarda benim fotoğrafım asılı. ‘Fotoğrafı nereden buldunuz?’ dedim, doktor: ‘Ben o hanımı çok seviyorum, bayılıyorum, âşığım’ dedi. Hiçbir şey söyleyemedim. Bana baktı, ‘Yoksa siz misiniz?’ dedi. ‘Hayır, o benim kardeşim’ dedim. ‘Hadi canım, kandırmayın. Sizsiniz işte’ dedi” sözleriyle aktardı.
“Bayan Sus fotoğrafı hastanelerin duvarında yer almasının yanı sıra siyasi partilerin propaganda aracı da oldu. Seçim zamanı Tekirdağ’a gidiyordum. Yolda bir otobüs gördüm ve otobüsün bir yanında Bülent Ecevit, diğer yanında benim fotoğrafım vardı. ‘Ne alaka yahu!’ diye düşündüm. ‘Bayan Sus’un ayrı bir yeri daha vardı çünkü Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra duvardan inmeyen fotoğraf benimkiydi. Herkes geldi gitti, ben duvarda ‘Bayan Sus’ olarak kaldım.”
48 YIL ÖNCE ÇEKİLDİ AMA ETKİSİNİ HİÇ KAYBETMEDİ
Çekilen fotoğrafın Kurtlar Vadisi ve daha birçok dizide kullanıldığını anlatan Dilek Tunca, verdiği bir röportajda ise yaşadığı duyguları şöyle özetlemişti: “Dizilerde hâlâ ‘Bayan Sus’ fotoğrafını kullanmaları çok enteresan geliyor bana. Nejat Uygur’un bir dizisinde de hep vardı. Ancak en komiği Metin Akpınar’ın ‘hastane’ dizisindekiydi. “Hastaneye giriyorsun, karşında bir kadın! Doktora hastalığını söyleyeceksin, fotoğraftaki hemşire sus deyince söyleyemiyorsun.”