Okul öncesi dönemden itibaren ortaöğretim bitene kadar tüm çocukların en az kısıtlanacakları ortamlarda eğitim almaları gerekmektedir. Özel gereksinimi olan çocuklar için de “en az kısıtlayıcı” ortamlarda eğitim almaları oldukça önemlidir.
Tüm çocuklar için Milli Eğitim Temel Kanunu bu düşünceyi kabul etmektedir.
Bu kapsamda kaynaştırma eğitimi, özel gereksinimli çocukların bireysel gelişimlerini ve toplumla bütünleşmelerini sağlamak, kaynaştırma öğrencilerinin akranlarıyla aynı eğitim ortamında adil bir eğitim almasının ve bunun sürdürebilirliğini amaçlamaktadır.
Kaynaştırma eğitimi alan öğrencilerin kişisel özellikleri, performansları ve ihtiyaçları doğrultusunda okullarda BEP (Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı) hazırlanarak uygulanmaktadır. Şunu özellikle belirtmeliyim ki BEP’ in en önemli özelliği öğrencinin ders programının ve sınav sorularının buna göre düzenleniyor olmasıdır. Örneğin 8. Sınıfa giden bir öğrencinin programı ihtiyacı düzeyinde belirlendiğinde 5. Sınıf seviyesinde olabilir. Diğer bir derste ise öğrencinin durumu 6. Sınıf seviyesinde olabilir. Belirlenen BEP’ den sorumlu olan öğrencinin sınav soruları programa uygun olarak hazırlanır.
Türkiye’ de farklı çocukların eğitimi ve topluma kazandırılması ile ilgili son yıllarda gelişmeler olmuştur. Ayrıca kaynaştırma eğitiminden yararlanan özel gereksinimli öğrenci sayısında büyük bir artış gözlenmiştir. Sadece kaynaştırmada değil aynı zamanda meslek edindirme, yetenek sınavları gibi bazı konularda da adımlar atılmıştır. Görülen bu artış ve atılan adımlar iyi niyetli çalışmaların, devlet ve sivil toplum iş birliğinin sonucu olarak gelişmiştir.
Peki Türkiye’ de kaynaştırma hizmetleri ve bütünleştirme hizmetleri ne kadar doğru işlemekte?
Değerli okurlar, kaynaştırma eğitimi uygulamaları ve kaynaştırma öğrencilerinin merkezi sınavlarında maalesef büyük sorunlar yaşanmaktadır. Birçok devlet politikasına, farkındalık çalışmalarına rağmen okullar ve yöneticileri tarafından kaynaştırma öğrencilerine ve kaynaştırma sistemine görmezden gelinmektedir. Özellikle özel okullarda ailelere ve öğrenciye yapılan muameleler ve eğitime bakış açısı, yönetimin ve öğretmenlerin eksik ve yanlış bilgileri şapkalarımızı önümüze koyup düşünmemiz gerektiğini göstermektedir. Özel gereksinimli çocukları okullara almamak için ve/veya okula kayıt yaptırmış öğrencileri okullarından göndermek için yapılanlar ve sonuçları dramatiktir.
Özel gereksinimli öğrencilerin özelliklede otizmli öğrencilerin toplum içinde bir yer edinemeyeceğini düşünen, eğitimin, kaynaştırmanın, bütünleştirmenin olmasına karşı zihniyet üzülerek söylüyorum ki çoğunlukta.
Neden mi? Çünkü okullara külfet geliyor, sorun olarak görülüyor, özel okular için ticari bir kaygı sebebi oluyor kaynaştırma öğrencileri. BEP uygulamalarında değerli öğretmenlerimizin birçoğu bilgisiz ve yetersiz.
Aksaklıklar giderilmiyor, ön yargılar büyük. Okullarda velilere sürekli aba altından sopa gösteriliyor. Mevzuatı kötüye kullanmaya çalışan birçok okul yöneticisi var. Tabi bu olumsuzlukların yanında çabası, iyi niyeti ile öğrencinin ve veli’nin haklarını bilen, mesleğine saygılı çok değerli eğitimcilerimiz de var fakat bunlar yeterli değil.
Özel gereksinimli öğrencilerin, özellikle de otizmli öğrencilerin sorunlarının en büyükleri ise,
Milli Eğitim’ in yönetmelikle belirlediği BEP ile uygulanan eğitim sonucunda merkezi sınavlarda yaşıtlarının programına göre sınava girmeleridir. Bu durum kaynaştırma eğitimi ve BEP için büyük bir çelişkidir. Eğer ille de sınava girmeleri gerekiyorsa öğrenciler sorumlu olduğu programdan merkezi sınava girmelidirler.
Eğitim sistemimizi tartışırken merkezi sınavların öğrenciler için bir yarış olduğundan bahsediyoruz. Peki bu yarışın için de kaynaştırma öğrencilerinin nasıl yeri olabilir? Özel gereksinimli çocuklar bu yarışın dışında tutulmalı. Çünkü kaynaştırma öğrencileri bu yarışın baştan kaybedenleri. Şartların eşit olmadığı yerde adalet nasıl sağlanır? Bu öğrencilerin hem özellikleri bakımından yaşıtları ile eşit değil hem de soru konuları onların programı ile uzaktan yakından ilgili değildir.
Peki bunları nereden mi biliyorum? Bizzat yaşantımdan biliyorum. 20 yaşında otizmli bir oğlum var oradan biliyorum.
Ortaokuldan sonra girdiği konservatuvar yetenek sınavında otizmli olduğu için elendi. Yapmayı en sevdiği şeyden alıkonuldu! Bir daha zorunlu kalmadıkça veya çok motive olmadıkça piyano çalmadı, küstü. O dönemdeki merkezi sınav olan TEOG’ a girdi ve kazanarak lisede aşçılık okudu. Ama ne şartta okuduğu gelin oğluma ve bana sorun. Oğlumun lise kaynaştırma eğitiminde yaşadıkları başka bir yazının konusu.
Lisenin sonunda aşçılık meslek lisesinden,
Okuldaki tüm öğrenciler arasında taktir belgesi alan tek öğrencisi,
Okulun en terbiyeli, en saygılı öğrencisi oldu,
Öğretmenlerinin her zaman övgüyle bahsettiği öğrenci oldu,
Dördüncü yılın sonunda Onur belgesi ve okul birinciliği ile ne bir öğretmenini ne de bir arkadaşını kırmadan bitirdi.
Peki ne mi oldu?
Üniversiteye geçiş merkezi sınavda puanı hesaplanamadı. Hayalleri bir kez daha yıkıldı mevcutta olan sisteme göre okul birinciliği ek puanını seneye kullanamayacak. İki yıl önceye kadar bu ülkede tüm öğrencilerin MYO’ larına sınavsız geçiş hakkı veren sistem şimdi benim otizmli oğluma sınavı geç öyle gel diyor. Sistem bugün benim oğlumun tüm çabalarını hiçe sayıyor ve üniversiteye girmesine izin vermiyor.
Şimdi bir eğitimci olarak, bir anne olarak soruyorum size, oğlumun ve birçok kaynaştırma eğitimi alan özel gereksinimli öğrencilerin maruz kaldığı eşit olmayan, adaletsiz olan bu durum kaynaştırma eğitiminin amaçlarının neresinde? Amaç ve kapsamına uygun mu?
Yetkililere buradan sesleniyorum. Tüm kaynaştırma öğrencilerinin maruz kaldığı bu haksızlığı, adaletsiz durumu düzeltin. Çocuklarımızın eğitim ve bütünleşme hakkını verin.
Her şeye rağmen umutla, güvenle bekliyorum.