Bir süredir senaryo ve sinema ile yakından ilgilenen bir yazar olarak vizyona giren her filmi incelemek ve izlemek benim için vazgeçilmez bir tutkudur. Her türk filmini daha da büyük bir heyecanla ve şevkle incelerim. Bu haftalarda vizyona giren türk filmlerini de ayrıntılarıyla inceleyen biri olarak bir film ayrıca dikkatimi çekti. “Dabbe – Cin Çarpması” Hasan Karacadağ’ın ekibinin filmi olan bu filmle aklıma “Türkler neden korkar” diye de bir soru çöreklenip oturdu. Şimdi sizle bu konuyla ilgili bir hasbihal etmek istiyorum.
Beni en çok etkileyen korku filmlerinin başında “Şeytan” filmi gelir. 12 yaşındaki bir kız çocuğunun başından geçen garip olayların ve onun bedeninin bir şeytan tarafından elde edildikten sonra bir papaz tarafından kurtarılmaya çalışılmasının hikayesi olan bu film yurt dışında müthiş bir başarı yakalamıştır. Gerçi bizde onu evirip çevirip 1974 yılında Türkiyede yeniden çekmişiz ama bu korkutmaktan ziyade gerçek izleyenleri tarafından lanetlenmekten öteye gitmemiş. Filmden korktuğunu söyleyen arkadaşlarımdan fazla korkmadıklarını söyleyen bir sürü arkadaşım var. Bunun nendeni din anlayışıyla alakalı olabilir. Zira Müslümanlarca şeytan insana vesvese vermekten başka bir şey yapamayan asi bir melektir. Öyle istediği zaman birinin içine girip olmayacak şeyler yapmaz. Ama hristiyanlıkta bunun la ilgili çok ciddi inanışlar vardır. Hatta Vatikanın şeytan çıkarma papazları ve bu konuyla ilgili hazırladığı yöntemi anlatan kutsal metinleride muvcuttur. Bu yüzden şeytan orada gayet rahat korkutacak birilerini bulur. Ama sınırları bu tarafı aşınca tası tarağı toplayıp geri döner.
Bir diğer korku fenomenim olan “dracula” ise bir Müslüman için hepten safsatadır. Müslümanlara göre ölümsüz kimse yoktur ve öyle birkaç bardak kan içmekle kimse yarasa falan olmaz. Böcek yada fobi korkularınıda incelersek onlarında sadece bu tür rahatsızlıkları olan kişilerde daha çok etkili olduğunu görürüz. Yani örümcekten korkan birinin “Arachnophobia” filmini izlediğinde ayaklarını sandalyenin üstünde toplamasını, böyle bir fobisi olmayan biri ancak gülümseyerek izler. “Ne var canım minicik bir şey bas üstüne öldür” kavramı ancak nirvanaya varmış ulu manituların yapabileceği bir katliammış gibi gelir onlara.
“Dabbe – Cin Çarpması” filminin fragmanını izleyince Hasan Karacadağın diğer filmlerinide anımsayıp bu konunun iyi müşteri bulacağını düşündüm. Düşünsenize en aklı başında tiplerin bile “ya ismini söylemiyelim hani şu üç harfliler” dediği bir coğrafyada bu fikir iş yapar. En kahraman türk bireyinin bile iş onları karşısına almaya gelince “tövbe tövbe” dediği bir yerde aradığınız korku figürünü buldunuz demektir. Anadolu’nun bu konuyla ilgili bir çok efsaneye ev sahipliği yaptığınıda düşünürsek, masallarımızdan tutunda batıl inançlarımıza kadar girmiş bu kavramı birileri iyi kullanırsa “bu hiçbir şeyden korkmayan çılgın Türklere haddini bildirebilir”.
İyi seyirler çılgın türkler