Yazıyı okumadan önce elinize değer verdiğiniz bir eşyayı almanızı rica edeceğim.
Yanınızda bulunsun.
Yazıma sinir hücrelerimizle ilgili bilgi vererek devam etmek istiyorum:
Sinir hücrelerimizin kendini yenileme yeteneği çok sınırlıdır. Bir sinir hücresini kaybettiğimizde o sinir hücresi kendisini yenileyemez. Yaşlanmanın göstergesi olarak sinir hücrelerini kaybetmeye başlarız.
Sinir hücreleri kaybıyla beraber unutkanlık, erken yaşlanma, belli tip hastalıklar, rahatsızlıklar ve sizi hastane koridorlarına götüren bir süreç başlar.
Bu noktada sinir hücrelerimizi yıpratan ve onları fazlasıyla kaybetmeye sebep olan bizleriz.
Her sıkıldığımızda, endişelendiğimizde, üzüldüğümüzde, öfkelendiğimizde ve sinirlendiğimizde sinir hücrelerimizi yıpratma sürecine sokuyoruz. Böylelikle unutkanlık, erken yaşlanma, belli tip hastalıklar, rahatsızlıklar sürecini de başlatmış oluyoruz.
Yazımı okumaya ilk başladığınızda yanınıza değerli bir eşya almanızı istemiştim. Farz edelim, şu an çok üzgünsünüz veya canınız sıkkın veya sinirlisiniz o zaman elinizdeki o eşyayı hemen şimdi geriye döndüremeyeceğiniz şekle sokun (yırtın, kırın vb.).
Yapabildiniz mi?
Sanmıyorum...
Değerli eşyanızı tahrip etmeye yeltenemediniz.
Ama üzgün, mutsuz, sıkıntılı, endişeli, ruh haliniz ile sinir hücrelerinizi umursamazcasına tahrip etmeniz tıpkı değerli eşyanızı tahrip etmenize benziyor. Sinir hücrelerinizi arkanıza dönüp bakmadan yırtıyor, kaybediyorsunuz...
Sonra hastalıklarınızdan, erken yaşlanmadan şikayet etmeye başlıyorsunuz.
Oysaki süreci tam şimdi başlatıyorsunuz.
İşte meditasyonumuz bu şekilde: Bundan sonra ruhunuzu tahribata her geçirdiğinizde aklınız değerli eşyalarınıza kaysın. Onu bozma zamanı geldi! Onu bozamadığınızda kendinize şunu söyleyin: Şu an bu değerli eşyamı tahrip edemiyorum, öyleyse kendime neden zarar veriyorum?
Psikolog/Yazar Seray Küçük
Online Psikolojik Danışmanlık: 05522682410