Evet yanlış okumadınız! Yapılan araştırmalara göre bir insanın yaşayabileceği yaş sınırı 150!
Kaldı ki bizler bugün 70 yaşını bulan, 80 yaşını bulana 'Maşallah!' diyoruz. Oysa ki o yaşlar henüz genç yaşlarmış.
Şimdilerde yirmili otuzlu yaşlarında ölen biri olduğunda 'çok gençti,' tepkisini veriyoruz ancak aslında olması gereken sekseninde, yetmişinde vefat edenlere 'çok gençti,' demekmiş.
Peki neden 150 yaşına kadar yaşayamıyoruz?
Yapılan araştırmalara göre hücrelerimiz yüz elli yaşı gösteriyorken biz neden seksenleri görmeyi umut ediyoruz? Çünkü bir insan günde üç öğün yiyorsa en az üç kez tuvalete çıkarak bağırsaklarını rahatlatmalıdır. Fakat bırakın üç kez tuvalete çıkmayı, bir kez çıkmanın fazla bile geldiği olanlar vardır.
Her yediğimizden sonra bağırsaklarımıza yapışan maddeler oluyor ve tuvalete çıkamazsak onlara ne oluyor? İçimizde çürüyorlar! Onlar içimizde çürüken ne oluyor? Vücudumuz çürüyor, hücrelerimiz çürüyor.
Yatıyoruz, uyuyoruz, sabah oluyor kafamızı toparlayamıyoruz; ayılmak için bir de kahve içiyoruz; içiyoruz, içiyoruz... Sonra ayılacağız derken öğlen oluyor, öğle yemeği yiyoruz; oturuyoruz, oturuyoruz... Akşam yemeği... Yediklerimizi yeteri kadar sağlıklı bir şekilde çıkarmıyoruz ve hareket etmiyoruz. Daha fazla saymaya gerek var mı?
Özetle yüz elli yaşından önce ölen insan 'zoraki ölüm ile' ölmüş insandır.
Kendini yıpratarak ölen insandır.
Seray Küçük
Online Psikolojik Danışmanlık: 05522682410