12. Uluslararası Gümüşlük Klasik Müzik Festivali, bugün, 3 Temmuz gece saat 21:00’de, Bodrum Antik Tiyatro’da sanatseverlerle buluşuyor. Şef Rengim Gökmen yönetimindeki Karşıyaka Oda Orkestrası, dünyaca ünlü piyanist Gülsin Onay ve trompet sanatçısı Cem Sevgi’ye eşlik edecek.
Peki bu değerli sanatçılarımız nasıl yetişiyor, nasıl keşfediliyor?
Piyano alanında genç yeteneğimiz 2003 İzmir doğumlu Tuna Bilgin’de geleceği parlak yeteneklerden biri. Kendisi 2015 Şubat ayında İzmir’de düzenlenen 1.Ahmed Adnan Saygun Piyano Yarışmasında 11-17 yaş grubunda birincilik ödülünü kazandı. Yetenekli genç sanatçı, hayallerini yeteneği doğrultusunda sağlam adımlarla gerçekleştirme yolunda. Bu yolda kendisini, dünyaca ünlü piyanist, Devlet Sanatçımız Sn. Gülsin Onay yalnız bırakmamış. Tuna’nın yeteneğini ve çalışmalarını Sn. Onay’a sordum…
Gülsin Hanım, Tuna’yı ilk dinlediğinizde neler hissettiniz?
Tuna'yı ilk defa jüri üyesi ve başkanı olarak yer aldığım İzmir Festivali, Adnan Saygun Piyano Yarışmasında dinledim.
Tuna Bilgin, sahneye adımını attığı ve piyanoya oturduğu andan itibaren hepimizin sempatisini kazanmıştı. Piyanoya elini sürdüğünde ise daha ilk notalarda bizlere sempatiden daha fazla şeyler vereceğini hemen hissetmiştik.
Başından sonuna dek büyük bir konsantrasyon, müzikalite, teknik ve hakimiyetle yorumladığı eserler genç yaşta eriştiği olgunluğu ispatlamaya yetiyordu.
Tuna Bilgin için “Deha seviyesinde yetenek” diyebilir miyiz?
Kesinlikle öyle, mutlak bir kulak yeteneğinin yanı sıra adeta bildiğini hatırlıyormuş gibi olağanüstü bir doğallıkla çalması bunun göstergesi.
Tuna’nın müzik eğitimini siz mi yönlendiriyor ve takip ediyorsunuz?
Hayır, tamamen öyle olduğu söylenemez ama eğitimi konusunda yol göstermeye ve tavsiyelerde bulunmaya çalışıyorum. Şu an eğitimine Bilkent Üniversitesinde değerli eğitmenlerimizden Doç. Dr. Gülnara Aziz’in sınıfında çok iyi ellerde devam ediyor.
Tuna nasıl bir öğrenci?
Söylediklerimi anında kavrayıp içsel dünyası ile bütünleştirebilen özel bir yeteneğe sahip. Dolayısıyla böyle bir öğrenciyle çalışmak hem mutluluk, hem de ilham verici.
Piyano koltuğunuzu Tuna’ya teslim etmiştiniz. Bunun özel bir anlamı var mı?
Geçtiğimiz 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda politikacıların bir süreliğine koltuklarını çocuklara devretmesinden esinlenerek kendi piyano koltuğumu da sembolik olarak Tuna'ya teslim ettiğimi açıklamıştım. Bu aynı zamanda O'na duyduğum güvenin bir göstergesiydi.
Tuna’yı gelecekte nerede görüyorsunuz?
Öncelikle kendisinin dünya çapında bir piyanist olacağından eminim, ülkemizi en iyi şekilde dünyanın önde gelen sanat merkezlerinde temsil edeceğinden şüphem yok. Aynı zamanda bestecilik yönünün de çok kuvvetli olduğunu biliyorum.
Kim bilir, belki de yeni bir Saygun ya da Chopin kazanacak ülkemiz..