Eğitimde teknolojinin hızına yetişemiyoruz. Birkaç gün önce Uber'in CEO'su Dara Khosrowshahi, şirketin uçan taksi hizmetine 5 - 10 yıl içinde başlamasını öngördüklerini söyledi. Bugün yağmurlu havada taksi bulamıyoruz ama 5 – 10 yıl içinde uçan, sürücüsüz taksiye biniyor olacağız. Bugün AR ve VR kullanmak için bir uygulama indirmeye, özel gözlük kullanmaya gereksinim duyuyoruz. Yarın arabanızın camı, taktığınız lens, günlük güneş gözlüğünüz bu görevi görebilecek.
Sanal Gerçeklik (VR) / Artırılmış Gerçeklik (AR) eğitimde de kullanılıyor. Sanal gerçeklik (VR), gerçek hayatta bir ortamın veya durumun bilgisayar tarafından üretilen bir simülasyonudur. Artırılmış gerçeklik (AR) ise, bilgisayarla oluşturulan nesneleri, var olan bir gerçeklik üzerine yerleştirip, etkileşim yeteneği sayesinde daha gerçekçi kılan bir teknoloji.
AR ve VR teknolojisi, başta sağlık olmak üzere mühendislik alanlarında kullanılabilen eğitim ürünleri olarak karşımıza çıkabiliyor. Bu ürünleri piyasaya süren şirketlerin çoğunun satış hedefinde lise ve üniversiteler var. Birbirleri ile rekabette olan özel okullar ise pazarın büyük çoğunluğunu oluşturuyor.
Öte yandan, ilk ve ortaöğretim söz konusu olduğunda aklımıza, Ekonomik İş birliği ve Geliştirme Örgütü'nün (OECD) gerçekleştirdiği uluslararası araştırma sonuçları geliyor. Araştırmada, daha fazla teknoloji kullanılan okullarda öğrencilerin başarılarının artmadığı, aksine düştüğü görülüyor sonucu yer almıştı. Ancak yapılan bu araştırma günümüz için artı eski. Zira teknoloji 4 yıldır oldukça değişti. Teknolojinin hızını aynı anda genel eğitime entegre edebilmek oldukça maliyetli. Bu araştırmada bilgisayar kullanımı, internet kullanımı vb yer alırken günümüzde AR, VR ‘dan söz ediyoruz. Bundan 3 - 4 yıl sonra ise AR ve VR günlük kullanımımıza girmiş olacak. Günlük kullanımımıza genel anlamda girmiş olması o teknolojinin daha fonksiyonel, kolay kullanılabilir, ucuz bir ürün haline gelmiş olması demektir. Bunu görebilen kurum ve kişiler de yatırımını o yönde yönlendirir. Ama göremiyorsanız işte orada sorun var demektir. Bugün yaptığınız yatırım 3 - 4 yıl içinde tasfiye edilmesi gereken bir laboratuvar veya sınıfa dönüşebilir.
Çocuğunuzun gittiği okulda özel bir laboratuvar olması burada pek çok deneyi, hayalinde oluşturabileceği ürünü ya da basit haliyle derslerini canlı gibi, her boyutu ile karşısında görmesi ilk bakışta çok güzel. Ancak bu eğitim modelinin sürdürülebilir olabilmesi da gerekiyor. Bir okul yönetimi eğer böyle bir ürünü alıp diğer rakiplerine karşı fark yaratmak istiyorsa dikkat etmesi gereken önemli noktalar var.
Ar ve VR gibi teknolojilere yatırımında maliyet ve sürdürülebilirlik önemli
Okulunuza bir laboratuvar kazandırdınız, pek çok cihaz ve sistemi, yazılımı satın aldınız. Teknoloji günümüzde hızla ilerliyor, bugün "Harika! Kimsede yok" dediğiniz bir sistem en geç 1 yıl sonra yenilenmiş olacak belki de sizin yaptığınız bu yatırım eskimiş ve tercih edilmeyen bir sistem olacak.
Nasıl cep telefonları her yıl farklı özellikler ile piyasaya yepyeni modeller sunuyor ise burada da sistem farklı değil. Yatırım yaptığınız sistemin düzenli olarak teknolojiye paralel güncellenmesi gerekir. Sizin yaptığınız onca yatırıma karşı, yarın herkesin mobilden ulaşabileceği bir eğitim uygulaması yapılır ise ki bu çok mümkün elinizdeki sabit laboratuvarlar, cihazlar ile fark yaratamazsınız. Dolayısıyla yenilemeniz gerekir. Her yenileme yeni maliyetler doğurur. Sadece yazılım konusunda değil ekipman da yeni sistemlere uyum sağlamak amacıyla genellikle değişim gerektirir.
Nasıl bir telefon markasının son güncellemesini eski bir telefonunda ağır çalışıyor hatta çalışmıyor ise bu sistem de aynı şekilde. Kimse size 10 yıl sonra kullanılacak bir teknolojiye uyumlu sistem satamaz, daha doğrusu satmaz. Satarsa para kazanabileceği başka yan ürünler oluşturmak durumunda yoksa bir süre sonra iş yapamaz hale gelir. Bu hepimizin bildiği bir satış sürecidir.
Yapay zekâ teknik bilgi gerektirir
Ülkemizde Endüstri 4.0, yapay zekâ vb konuları anlatanlar, eğitim verenler genellikle konularının asıl uzmanı olan bilgisayar mühendisleri değil. Mühendisler, gelişen teknolojiye ayak uydurmak için çok çalışıyorlar ve bu tip aktivitelere vakitleri olmuyor. Yapay zekâ dediğimiz konu ise teknik bilgi gerektiriyor.
Eğer teknolojiye yatırım yapacaksanız, teknolojiyi iyi bilmeniz gerekiyor. Konunun gerçek uzmanları ile çalışmanız yatırım geri dönüşlerinizi olumlu yönde etkileyecektir.
Biz doğal okuluz bahçemizde organik sebze yetiştiriyoruz üstüne masal da anlatıyoruz
Biz çocuğumuzu ile istediğim bitkiyi, meyveyi yetiştirir, onların besin değeri, yetişme koşulları hakkında bilgilendirebiliriz. Hatta üstüne bu konuda yazılmış 10 tane de masal anlatabiliriz. Konuşma yeteneği olan herkes bunu yapabilir. Google üzerinde iki dakika araştırma yaparak sebze meyve yetiştirme konusunda binlerce bilgi binlerce de masal bulabiliriz. Siz okul olarak bizim çocuğumuza veremeyeceğim bilgi ve becerileri kazandırmaktan sorumlusunuz.
Biz, çocuklara okullar gibi sosyal ortam yaratamayız. Ekip çalışması, birlikte sorun çözme, araştırma yapma, problemler üzerine düşünüp çözmeye yönelik farklı yollar deneme, icatlar geliştirme, bilimsel gerçekler ışığında bir araştırmanın nasıl yapılabileceğini öğretme, dünya insanı olabilme gibi yetenekleri geliştirme gibi konularda velilerin okullara daha fazla ihtiyacı var.
Teknolojiden korkan değil, onu doğru olarak nasıl kullanacağını bilen bir nesle ihtiyaç var. Zira şu an ebeveyn olanların çoğu, 5 - 10 yıl sonra teknoloji nedeniyle değişen yaşam koşulları neticesinde, çocuklarının meslek seçiminde pek faydalı olamayacaklar. Peki bugün aldığı eğitim doğrultusunda bizim çocuk hangi mesleği seçebilecek?
Serap Torun
Gazeteci - Dijital proje tasarımı
Kids&Gourmet yayın yönetmeni
Twitter: @seraptorun73