Yumurtalık kistleri pek çok kadını etkileyen bir sağlık sorunudur. Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum AD, Jinekolojik Onkoloji Ünitesi Öğretim Üyesi ve Acıbadem Kadıköy Hastanesi Hekimi Prof. Dr. Serkan Erkanlı “Günümüzde yeni gelişmelere baktığımızda, yumurtalık kanserlerinin en saldırgan tiplerinin büyük çoğunluğunun aslında fallop tüplerinden kaynaklandığı düşünülmektedir” dedi. Prof. Dr. Serkan Erkanlı, yumurtalık kistlerinin üreme sağlığı üzerindeki rolüne ve kadın sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olan çevresel faktörlere de değindi.
Yumurtalık kisti nedir?
Yumurtalık dokusundan kaynaklanan veya başka bölgeden kaynaklanıp yumurtalık dokusunda kendini gösteren kistler ve kitlelerdir. Bu kistlerin büyük çoğunluğu “fonksiyonel” yani yumurtalığın normal yumurtlama fonksiyonu esnasında ortaya çıkabilen, genellikle zararsız ve kendiliğinden kaybolan kistlerdir. Ancak daha nadir görülen, fakat ciddi riskleri de beraberinde getirebilen tümörler de yumurtalık dokusunda oluşabilmektedir. Bu tümörlerin büyük kısmı iyi huylu olmakla beraber yaklaşık olarak %20’si kötü huyludur, yani kanserdir.
Yumurtalık kistleri çocuk sahibi olmaya engel mi?
Yumurtalık kistleri basit, fonksiyonel kistlerse üremeyi etkilemezler. Ancak çikolata kisti dediğimiz ve endometriosis hastalığı ile ilgili olan kistlerin varlığında üremeyi engelleyici etkiler söz konusu olabilir. Tabii yumurtalık kanseri varlığında üreme de ciddi anlamda etkilenebilir. Ancak günümüzde, kanser varlığında bile özellikle erken evrelerde üremeyi koruyucu cerrahi tekniklerle genç yaştaki henüz çocuk sahibi olmayan hastalara yardımcı olabiliyoruz.
Yumurtalık kisti olan kişiler genellikle ne gibi şikâyetlerle size başvuruyor?
Yumurtalık kistlerinin varlığında bazen hiçbir şikâyet olmayabilir, bazen kanama düzensizliği söz konusu olabiliyor. Ancak özellikle büyük kistlerin varlığında en önemli şikâyetler, karın ağrısı, şişkinlik hissi, ele gelen kitle, sık idrara çıkma veya kabızlık gibi rahatsızlıklar oluyor.
Teşhis nasıl koyuluyor?
Bu şikayetlerle veya yıllık jinekolojik muayene için başvuran hastalarda dikkatli bir jinekolojik muayene ve ultrason gibi görüntüleme yöntemleri ile kesitleri rahatlıkla teşhis edebilmekteyiz.
Her yumurtalık kisti cerrahi müdahale gerektirir mi?
Hangi durumda cerrahi müdahale düşünülmelidir? Bir kadının hayatı boyunca yaklaşık olarak %5-7 oranında yumurtalık tümörü geliştirme ihtimali var. Kanser olasılığı ise yaklaşık %2 civarında. Fonksiyonel kistlere ise çok daha sık rastlamaktayız. Burada ameliyat edilmesi gereken kistler fonksiyonel kistler değil tümöral kitlelerdir. Bazen basit, fonksiyonel kistler 8-9 cm büyüklüğe ulaşabilirler. Özellikle genç hastalarda 4-6 haftalık takiple bu kistlerin çoğunun kaybolduğu görülebilir, ancak takiple kaybolmayan veya büyüyen kistler özellikle de 5 cm’in üzerindeyse ameliyat edilmelidir.
Günümüzde bu ameliyatları büyük çoğunlukla laparoskopik veya robotik cerrahi yani kapalı yöntemlerle yapmaktayız. Bazı tümörler ise jinekolojik muayene ve ultrason bulguları ile direkt olarak ameliyat edilmesi gereken kitlelerdir; bu kitlelerin tümöral yapılardır. Özellikle menopoz sonrası hastalarda Ca125 ve HE-4 gibi tümör belirteçlerinden de faydalanmaktayız.
Cerrahi müdahale sonrası hastanede yatış ve iyileşme sürecinden söz eder misiniz?
Günümüzde laparoskopik cerrahi sayesinde hastaları ameliyat sonrası ertesi gün evlerine gönderebilmekteyiz. Bu yöntemlerle hastaların işe başlama süreleri de açık cerrahi yöntemlere kıyasla daha erken olmaktadır.
Cerrahi müdahale yapıldığı durumlarda, çocuk sahibi olmak ile ilgili ne gibi sonuçlar doğabilir?
Cerrahi müdahale gerektiren kistler veya kitlelerin varlığı zaten kadınlarda gebelik şansını ve sağlığı tehdit eden durumlardır. Bu durumlarda cerrahi müdahalede laparoskopik yöntemin tercih edilmesi ameliyata bağlı yapışıklık oranını azaltmaktadır. Ek olarak üreme çağında olan genç hastalarda yumurtalığın değil, yumurtalık içerisindeki kistin alınması sayesinde yumurtalık dokusunu koruyabilmekteyiz; dolayısı ile yumurtalık dokusu fonksiyonlarını yerine getirmeye devam edebilmektedir.
Çevresel faktörler bu kistler üzerinde etkili mi? Yaşam tarzı düzenlenerek bu kistlerden korunmak mümkün mü?
Günümüzde en büyük sorunlardan biri de çevresel faktörlerin vücudumuz ve sağlığımıza olumsuz yönde sürekli olarak baskı yapmasıdır. Gıdalarda yüksek oranlarda tarım ilaçları ve hormon karışımları veya genetiği değiştirilmiş organizmalar bulunabilmektedir. Ek olarak stresli, sportif aktiviteden yoksun masa başında yaşam, sigara dumanına maruz kalmak gibi olumsuz etkenler bağışıklık sistemini negatif yönde etkilemektedir. Dikkatli beslenerek, gerektiğinden fazla yemeyerek, fiziksel aktiviteye hayatımızda daha fazla yer vererek vücudumuzun toksik maddeleri daha rahat yok etmesini kolaylaştırabiliriz.
Bu konudaki yeni gelişmelere baktığımızda yumurtalık kanserlerinin en saldırgan tiplerinin büyük çoğunluğunun aslında fallop tüplerinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Bu çığır açan yeni gelişme sonrasında son zamanlarda artık ailesini tamamlamış ve çocuk düşünmeyen kadınlarda kısırlaştırma amaçlı tüplerin bağlanması ameliyatı yerine tüplerin tamamen alınması tavsiye edilmektedir. Aynı durum miyom veya anormal kanama gibi herhangi bir nedenle rahimin alınması ameliyatı gereken kadınlarda yumurtalıklara dokunulmadan yalnızca tüplerin alınmasının ileride yumurtalık kanserlerini azaltacağı ön görülmektedir.