Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr - Doğma büyüme Kastamonulu olan Ferdi Doğdu, çiftçi bir ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi ve çocukluğu köyde geçti. İlkokul ikinci sınıfta babasının kamu kurumunda çalışmaya başlamasıyla birlikte aile çiftçilik faaliyetlerini sonlandırarak şehre taşındı. Ortaöğrenimini burada tamamladıktan sonra, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü’nden mezun olarak Ziraat Mühendisi ünvanını aldı.
Askerlik görevini tamamladıktan sonra ata toprağına, köyüne kesin dönüş yaparak çiftçiliğe geri döndü. Bu süreçte amatör olarak boks ve dağcılıkla ilgilenmeye başladı ve bu sporları yapmayı hâlâ sürdürüyor. Aynı zamanda Kastamonu’da, AFAD tarafından akredite edilen ilk kentsel arama kurtarma STK’sı olan Kuzey Arama Kurtarma Derneği’nde aktif rol alıyor. Ayrıca Ferdi Doğdu kurucuları arasında yer aldığı SS Kastamonu Salep ve Odun Dışı Orman Ürünleri İşletme Kooperatifi’nde başkan yardımcılığı görevini de yürütüyor.
‘KÖYÜM, TOPRAĞIM SANKİ BENİ ÇAĞIRIYORDU’
Çocukluk dönemini kırsal ve kentsel olarak iki bölüme ayırdığını dile getiren Doğdu, “8 yaşıma kadar köyde yaşadığım zamanları saatlerce anlatabilirim. Kırlarda ineklerimizi güderdik abimle. Yetişkinlerin gözetimi olmadan meyve ağaçlarına tırmanır, dalından meyve yiyebilirdik. Köyde özgür, özgüvenli, sorumluluk alabilen bir çocuktum. Şehir hayatım ise anılarımda biraz bulanık. Çünkü alışık olduğumun dışında, sınırlı ve tekdüze bir yaşam sunuyordu. Onu da bir miktar kitap düşkünlüğümle aşabildim. Okumayı, yeni bilgilerle tanışmayı hep sevmişimdir” diye anlattı.
Ferdi Doğdu, köye dönüş kararını tam olarak lisede, üniversiteye hazırlık aşamasındayken, hayatına nasıl yön vereceği konusunda düşünürken verdi. "Beton yığınları içinde hiç rahat olamadım" diyen Ferdi Doğdu, şöyle devam etti:
"O zamanlar adını koyamıyordum ama sanki köyüm, toprağım beni çağırıyordu. Özgürlüğüme olan düşkünlüğümü de hesaba katarsak tek seçenek kırsal yaşantıydı benim için. Ufkumu artıracağını düşünerek üniversite hayatını da görmek istiyordum. Bu yüzden ziraat mühendisliğini tercih ettim. Amacım, geçmişin bilgi birikimini ve irfanını, günümüz teknik ve yöntemleriyle birleştirerek geleceğe taşımaktı."
'AYDIN VE SAMSUN ALAN BAZINDA BAŞI ÇEKİYOR'
Salep orkidelerinin, diğer kültürel tarım bitkilerine bakarak çok yeni bir ürün olduğuna dikkat çeken Ferdi, “İnsan tüketimine milattan önceki yıllarda dâhil olsa da, o zamanlar doğadan sökülerek elde ediliyordu. Yetiştiricilik geçmişi 20 yılı bile doldurmadı, bu yüzden net bir bilgi vermek güç. Ancak yapılan denemeler ışığında 1600 rakıma kadar sorunsuz yetiştirilebiliyor. Bunun yanı sıra doğasında salep orkideleri bulunan her iklim ortamında, aynı türden salep orkideleriyle üretimi yapılabilir. Kastamonu il sınırları içerisinde 30'a yakın salep orkidesi doğal olarak yetişiyor. Bu bize, Kastamonu’nun salep yetiştiriciliği konusunda son derece ideal olduğunu gösteriyor. Toprak koşulları açısından bakarsak hafif bünyeli, geçirgen, organik madde açısından varsıl, kireçli toprakları seviyor. Arazinin hafif eğimli olması da avantaj sağlıyor. Göllenmeyi engelleyerek mantar hastalıklarından ve yumru çürümesinden kurtarıyor. Ülkemizin birçok şehrinde yetiştiriciliğine başlansa da Aydın ve Samsun alan bazında başı çekiyor” bilgisini paylaştı.
YAKLAŞIK GETİRİSİ 13 MİLYON! 'ELLE DİKİLİP HASAT EDİLMELİ'
En büyük maliyet kaleminin tohum olduğunu dile getiren Ferdi Doğdu, ”2024 yılına 1500TL/kg olarak başlayıp 2500 TL/kg civarında kapattı. Satışını yapanlara göre bu rakam değişiklik gösterebiliyor. Kazanç konusu ise biraz karmaşık. Maalesef tohumluk ve mamul ürünün fiyatları açısından bir dengesizlik de mevcut. Tohumluk olarak 2500 TL/kg iken, mamul olarak bu oran dörtte birine kadar düşebiliyor. Bu da küçük üreticileri zor durumda bırakıyor. Çünkü tohumluk satış yapabilmeniz için en az 10 dekar alanda üretim yapmanız gerekiyor. Büyük üreticiler her yıl milyonlar kazanırken, küçük üreticiler yatırımını birkaç yılda anca çıkarabiliyor. Bunu aşmanın bir yolu örgütlenmek. Bu yüzden Kastamonu’da kooperatif çatısı altında birleştik. Hedefimiz hem tohumluk satışı yaparak, hem de işleyip katma değerli hale getirerek kazancın üreticilerde kalmasını sağlamak. Bu şekilde 10 dekar alandan elde edilecek yaklaşık 10 ton ürünün yarısı tohumluk olarak ayrıldığında, beş ton ürünün yaklaşık getirisi 7,5-12,5 milyon lira olacaktır” şeklinde konuştu.
Salep üretimi yaparken karşılaşılan en büyük zorluğun işçilik olduğunu söyleyen Ferdi Doğdu, “Toprak hazırlığını saymazsak dikiminden hasadına kadar makine kullanılamıyor. Değerli ve biraz da hassas bir ürün olduğu için el ile dikilip hasat edilmesi gerekiyor. Dikimde ve hasatta yumrular zarar görmemeli. Benim gibi doğal düşkünüyseniz, ilaçlama yapmadığınızda yabancı ot kontrolünü de elle yolarak yapmalısınız” dedi.
1 DEKAR SALEP ONLARCA DEKAR BUĞDAYA EŞ DEĞER
"Birim alan bazında baktığımızda son derece yüksek bir getirisi var" diyen Ferdi Doğdu, “Onlarca dekar alanda buğday, arpa gibi ürünlerin üretiminden elde edeceğiniz geliri, bir dekar salep üretiminden elde edebilirsiniz” diyerek şunları söyledi:
“Uzun yıllar salep üretimi doğadan kaçak sökümle sağlanıyordu ve kültürel yetiştiriciliğinin yapılamayacağı düşünülüyordu. Maalesef hâlâ kaçak sökümlerin önüne geçilemiyor. Kültürel üretiminin de son yıllarda hızla artmasına rağmen hâlâ iç piyasanın ihtiyacını karşılamaya yetmiyor. Dondurmanın hammaddesi olması, şifa kaynağı olarak yerinin başka bir ürünle doldurulamaması ve son olarak kozmetik sektörüne de girmesiyle salebe olan talep de artıyor. Üretimi de tüketimi de daima yukarı yönlü bir ivme kazanıyor.”
"Sadece gelirini göz önüne alarak ani bir hevesle başlanmasını tavsiye etmem" diyen Ferdi Doğdu, “Bu uzun soluklu bir üretim yolculuğu, sabırlı ve özverili olmak gerekiyor. Başlangıç alan miktarından son hedefinize kadar planlamasını ve bütçesini yapmalısınız. Salebi her yönüyle tanımak ve anlamak gerekiyor. Gerçekten bağ kurabilmelisiniz ve yetiştiriciliğini yaparken keyif almalı ve hasat zamanı yaklaştıkça heyecanlanmalısınız. Bunlar olmayacaksa yetiştiriciliği sizin için çileye dönüşebilir. Salep orkideleri tarımsal bir ürün, gıda maddesi olmasının yanı sıra 30 kadar türü ülkemizde endemik olarak yetişen, geleceği tehlike altında olan, eşsiz bir milli hazinedir. Maddi kaygıların yanında milli kaygıları da düşünmek gerekir” diyerek sözlerini noktaladı.
Ayşecan Tatari'nin annesi usta oyuncu Aliye Uzunatağan, ayrılık iddialarıyla ilgili açıklamalarda bulundu.