Bazı hastalar aşırı hayal kurmaktan şikayet ediyor. O kadar fazla hayal ve fantezi alemine dalıyorlar ki bu durum günlük işlerini yapmalarına engel oluyor. Bu durumdan muzdarip olan hastalar bu şikayetle çeşitli kuruluş ve uzmanlara başvuruyor ancak genellikle tam olarak anlaşılamıyor ve durumlarına yönelik bir tedavi alamıyorlar. Durumun tedavisiz kalmasının nedeni, hayal kurma bozukluğunun tüm dünyada yaygın olarak bir hastalık olarak henüz kabul edilmemiş olmasıdır.
Uyumsuz Hayal Kurma (Maladaptive Daydreaming) kavramı vardır. Dr. Eli Somer bu bozukluğu yıllar önce tanımlamış. Halen bu durumun tıp ve psikoloji kitaplarına girip bir hastalık olarak dünyaca tanınması için uğraş veriyor. Son birkaç yılda bu bozuklukla ilgili birçok araştırmaya katıldım ve bozukluğun ülkemizde de tanınmasına katkıda bulunmaya çalıştım.
Hayal kurmak çekici geliyor
Uyumsuz hayal kurma, aşırı ve engellenemeyen bir biçimde hayallere dalma olarak tanımlanıyor. Bu duruma sahip bireyler, durup dinlenmeden hayal kuruyor ve ne kadar uğraşsalar da hayallere dalmaya dur diyemiyorlar. Hayaller onları genelde yalnız kaldıklarında yakalıyor. Hayal dünyası öyle çekici geliyor ki kendilerini dışarı çıkarıp günlük işlerine konsantre olamıyorlar. Başvuran hastaların büyük çoğunluğu bu durumdan rahatsızlık duyduğunu ifade ediyor. Yani hayallerini durdurmak istiyorlar ancak başarılı olamıyorlar.
Uyumsuz hayal kurma kişinin hayatını etkiliyor
Bu davranış probleminin en belirgin yıkıcı tarafı etkilenen bireyin sosyal, akademik ve iş yaşamını olumsuz etkilemesi olduğunu söyleyebiliriz. Hayaller yüzünden okulda başarısız olanlar, aile yaşamı zarar gören, birçok sorumluluğunu yerine getiremediği için zor durumda kalan hastalar var. Uyumsuz hayal kurma ile ilgili başka bir ilginç özellik de hayallerin genelde hareket halinde kurulmasıdır. Hastalar hayal kurmalara yüz mimikleri ve beden hareketlerinin genelde eşlik ettiğini, hayal kurarken kurdukları hayalleri bedensel olarak da yaşadıklarını ifade ediyorlar.
Çocuklar hayal kurmayı seviyor
Uyumsuz hayal kurma sadece erişkinleri değil aynı zamanda çocukları da etkiliyor. Çocuklar erişkinlerin aksine genelde hayalleri ile barışık oluyorlar. Yani hayal kurmaktan şikayetçi olmuyorlar ve durumu seviyorlar. Anne-babalar ise çocuğun çok fazla hayal kurması nedeniyle ders başarısının düşmesinden rahatsız oluyorlar ve bu nedenle durumu tedavi ettirmek istiyorlar.
Henüz kesin tedavisi bulunmuyor
Peki bu durumun bir tedavisi var mı? Maalesef şu ana kadar bilinen ispatlanmış bir tedavi seçeneği yok. Ancak çeşitli psikoterapi yöntemleri ve antidepresan ilaçların faydalı olabileceğine dair görüşler var. Bu konuda Türkiye’de ve dış ülkelerdeki araştırmacılarla ortak çalışmalar yürütmekteyiz. Yakın zamanda bu alanda daha fazla bilgi birikimi oluşacağını düşünüyorum.