Her anne-baba çocuğunun başarılı ve mutlu bir hayat sürmesini ister. Anne-babalar bu haklı isteklerinde kendi paylarını çoğu zaman göz ardı edebiliyor maalesef ki. Yapılan araştırmalar bize gösteriyor ki mutlu bir ailede yetişen çocuk, mutlu ve başarılı olabiliyor. Huzurun eksik olduğu, kavga ve gürültünün sık yaşandığı bir evde çocuk hayata daha negatif ve depresif yaklaşma eğiliminde olabiliyor. Böylesine huzursuz bir ortamda büyüyen bir çocuğun yaşamda başarılı olması beklenmemeli. Anne-babanın bu noktada dönüp kendilerini sorgulamaları gerekmektedir. Öncelikli hedef; kendisiyle mutlu, öz-saygısı, öz-sevgisi yüksek, mutlu bir çocuk yetiştirmek olmalıdır. Böyle bir çocuk zaten yaşamda başarılı olmanın yollarını mutlaka bulacaktır. Çocuk bütün bu değerleri ailede öğrenir. Kendini sevmeyi, saygı duymayı, mutlu olmayı anne ve babasından görerek öğrenir. Kendisi ile barışık ve mutlu bireyler ancak mutlu bir çocuk yetiştirebilir. Bu noktada Anne-babanın önce kendilerini ve ilişkilerini sorgulamaları şarttır.
Anne-Baba olmadan önce ‘EŞ’ olmayı öğrenebilmek…
Yapılan en sık hatalardan birisi; çocuk aileye dahil olduktan sonra eşlerin ‘eşlik’ rollerini bir kenara bırakıp, tamamen ‘anne-baba’ rolüne bürünmesidir. Hatta burada yapılan daha kötü bir hata da, eşlerin birbirine de anne-babalık yapmasıdır. Aileye yeni katılan küçük bireyin şunu bilmeye ihtiyacı vardır; Annem ve babam birbirlerine ‘güvenle’ bağlanmışlar ve birbirlerini seviyorlar. Çocuk ileriki yaşamında kurduğu her ilişkide anne ve babasının arasında ki ilişkiyi modelleyerek, yani ne gördüyse aynısını uygulayarak ilişki kurar ve devam ettirir.
Bu anlamda anne-baba olmadan önce eşlerin kendi aralarında ki ilişkiyi sorgulaması gerekmektedir. Bu ilişkide çatlaklar ve sıkıntılar var ise düzeltilmeli hatta profesyonel yardım alınmalıdır. Eşler birbirlerine güvenli bağlanabilmişlerse, ki bu sağlıklı ilişki demektir, o zaman bu aileye doğacak çocuk kendini seven, mutlu bir birey olma adayıdır. Eğer anne-baba arasında ki ilişkide güvensiz bağlanma söz konusu ise bu aileye doğacak olan çocuk yaşama ve insanlara daha güvensiz ve tedirgin yaklaşmayı öğrenir. Anne-babasının arasındaki güvensiz ilişkiden güvensizliği ve tedirginliği öğrenir. Bu anlamda çocuğun üç ebeveyni vardır diyebiliriz; Anne, baba ve anne-baba arasında ki ilişki…
‘Mutlu Ebeveyn’
Çocuklarını seven ve onları düşünen anne-babaların önce kendi ruhsal durumlarını kontrol etmeleri gerekmektedir. Yaşamdan zevk almayan, mutlu olmayan insanlar, mutlu çocuklar yetiştiremezler. Mutlu etmek, mutlu olmayı öğretmek, mutlu olmaktan geçer. Kendini tanımayan, ruhsal sıkıntılar yaşayan bireyler ise mutlu olmayı, kendini sevmeyi beceremezler. Ruhsal kapasitesi kısıtlı insanlar depresif ruh hallerini daha sık yaşayabilirler. Bu anlamda kişilerin kendilerini daha derinden tanımaları ve anlamaları, ruhsal kapasitelerini genişletmeleri gerekmektedir. Ancak bu şekilde mutlu ve huzurlu bir yuvada mutlu ve huzurlu bir çocuk yetiştirilebilir. Aksi takdirde aileden aileye aktarılan psikogenetik travmaların döngüsünde huzursuz aileler oluşmaya devam eder.