Mitler, insanın kafasında meli-malı cümlelerle belirir, hemen hemen herşeyi bir kalıba sokma ihtiyacı duyar. Mitler için kısaca ilişkinin lanetidir diyebiliriz. Kaynağı kanıtlanamadığı halde kulaktan kulağa yayılan, çok çabuk inanılan popüler bir masaldır. Toplumda bu masallar bir hayli yaygındır. Hatta insanlar bunun doğruluğuna o kadar çok inanır ki aksi bir ifade duyduğu zaman şaşırır. Ve ne yazık ki ilişkilerde bu mitlerden nasibini hayli almıştır. Bu yazımda sizlere bu mitlerden bahsedeceğim.
Romantik bir ilişkiyi ele aldığımızda iki kişinin özel yaşamından söz etmiş oluruz. Bu özel yaşam çifte aittir ve biriciktir. Mitler, görünüşte işlevsel gibi görünsede ilişki için hiçbir işlevsellik taşımamaktadır. İlişkide en yaygın olan mitlerden birisi insanların üzerine bir çok görev yüklediği 'aşk' hakkındadır.
'Aşk Miti'
İnsanlar genellikle aşık olduklarında yada bir aşk sonucu ilişki yaşamaya başladıklarında herşeyin mükemmel bir şekilde devam edeceği düşüncesine sahiptir. Partnerinin ona aşık olması, ona karşı sonsuz bir sorumlulukla yaklaşması gerektiğini düşündürür. En yaygın olarak şu şekilde ifade edilir;
-'Eğer beni seviyorsa nasıl mutlu edeceğini bilmeli'
Burada ki inanç o kadar yaygındır ki bir çoğunuza tanıdık gelebilir. Fakat 'aşk' insana zihin okuma yetisi kazandırmamaktadır. Burada önemli olan bir nokta ise duyguların ve davranışların birbine karışmış olmasıdır. Bir insan sevgiyi duygu olarak hissedebilir fakat davranışa dökme şekli diğer insanlardan ayrılabilir. İlişkilerde genel problem ise davranış farklılıklarının 'sevgisizlik' olarak tanımlanmasıdır. Altta yatan asıl inanç 'sevgisini kendi kalıbına sokma' inancıdır. Sevginin istenen davranışları üretmesi miti ilişkide sorumluluğu direk karşı tarafa atar. Bu mitin temelinde erken çoçukluk döneminde ki anne-çocuk ilişkisinin fantezileri yatar. Mükemmel anne ve çocuk birliği özlemini içerir. Gerçek zemine ayak basıldığında ise bir yetişkin olarak şunun farkında olmak gerekir; Her birey sevgiyi duygu olarak aynı hissedebilir fakat davranışlarına farklı yansıyabilir, partnerinin sevgi anlayışını anlamadan ve bilmeden kendi kalıbına sokmaya çalışmak nihayetinde çatışma doğurur.
İlişkide Adaletlilik Miti
Bu mitin altında yatan inanç diğer mitten ayrılmaktadır. Aşk mitinde erken çocukluk deneyimleri ön plandayken burada kardeş rekabeti ve oyun alanı ön plandadır. Daha basit tabirle kişinin ilişikiye başlarken içinde oluşturduğu terazide sürekli aldıklarını ve verdiklerini tartmasıdır. Bu mite başvuran kişi genellikle isteklerini bir çocuk gibi belirsiz şekilde ifade etmeye yatkındır. Kişi bu miti isteklerinin yerine getirilmesi için temel bir araç olarak kullanılır. Adaletlilik miti, sık sık eşlerden birinin genelde aldığından daha fazla enerji harcadığını hissetmesinden kaynaklanır. Bu mit, kişi ve partneri tarafından ilişkinin nasıl yaşandığını ve algılandığının üstünü örten, incelenmesinin daha zor sürecinden kurtaran,görünürde işlevsel fakat ilişkinin altını oyan yanlış inançlara dayalı bir mittir.
Bir örnekle bu miti açıklayalım; Yeni bebekleri olmuş bir çift, bebeğin altını değiştirme işlemini sıraya koymuştur. Eşi işte olduğu için sabahtan akşama kadar bebeğin altını değiştiren kadın, eşi geldikten sonra bebeğin altını değiştirmesini bekleyebilir. Bebek, bezinin değiştirlimesi için ortada ağlarken çift, sıranın kimde olduğunu umarsızca tartışabilir. Bu basit örnekten yola çıkarak ilişkilerin içine sızmış bu mitleri farkedebilirsiniz.Kadın, içinde kurduğu terazide kocası ile kendini eşitleme derdindedir. Düşünmesi veya incelemesi gereken başka bir nokta ise eşi,bebeğin bezini değiştirme konusunda kendisi ile eşit olmasa bile başka konularda kendisi de eşi ile eşit olmayabilir. İlişkilerde ki bu mitler, altında yatan yanlış inançların farkedilmesi ve değişmesi sonucu ortadan kalkabilir.
Tekrar ifade etmek gerekirse bu mitler kesinlikle işlevsel değildir, ilişkilerin lanetidir.