Kendimizi ne kadar biliyoruz ?

Hayat bir yemek yapmaya benzer. Elimizdeki malzemelerden önce hangi yemeği istediğimizi farketmeliyiz.

Bu hafta biraz kendimizi, biraz astrolojiyi ve astrologları sorgulayalım. Astroloji bir işaret okuma sanatıdır ve medyada gördüğümüz astroloji ise, tıpkı bir buzdağının uç kısmı gibi genel değerlendirmeler üzerine kuruludur. Günlük, yıllık temalar kişisel konuları göz önüne almayan, temel bilgiler üzerinden yapılır. Ancak astrolojiden yararlanmak için, her konuda olduğu gibi, aslında önce kendimizle dürüst olmamız, kendi güçlü ve zayıf yönlerimizi anlamamız ve aynada çıplak durmamız gerekir. Doğal olarak bu söylemesi kolay ama gerçekleştirmesi oldukça zor durum. Kimi zaman o kadar kişisel bir körlük ve farkındalık zayıflığı içerisinde oluruz ki, bırakın yıldızların konumunu, önümüzdeki gerçekleri dahi doğru dürüst göremeyebiliriz.

Haberin Devamı

Kendine yararı olmayan kişi, bir astroloğun ona söylediklerinden de pek yararlanamaz. Çoğu zaman karşımızdaki kişi kendi dünyasında, kendi inşa ettiği gerçeklik içerisinde neler yapabileceğini farkedemez. Dolayısıyla, öncelikle kendimizle ilgili varsayımlarımızdan hareket etmemiz, konu astroloji olunca da, büyük resim içerisinde kendimizi görmemiz gerekir. Herşeye rağmen, kendimizi yalın şekilde görmek olgunluk gerektirir. Örneğin astrolojik haritada Mars’ı ışık dışında olması, yani gündüz haritasında ufkun üstünde eril bir burçta yer alıyor olması sıklıkla erken yaşlardan itibaren öfkenin, aile içinde yıpratıcı koşulların, rekabetin öne çıktığını gösterir. Erken yaşlarda bu konum kardeşlerle sürtüşmelere, çatışmalara, kıskançlıklara işaret eder. Yetişkinlik döneminde ise iyice temellenen bu öfke bu kez ilişkilere, evlilik ve iş hayatında mücadelelere yansır. Düşünmeden, tartmadan konuşmak, acelecilik, huzursuzluk keskin sirke küpüne zararlı biçimde, kişinin kendi hayatına, kapasitesine ket vurmaya başlar. Çoğu zaman bu kişilerin hayatında sürekli düşmanlar ve ona kötülük yapmak isteyen kişiler var gibidir ama aslında kişinin esas düşmanı kendi hırsları, yönetemediği, sakinleştiremediği öfkesidir.

Başka bir örnek alalım. Astrolojik haritasında su elementi eksik olduğu ve Ay’ın çok rahat konumlanmadığı durumlarda, erken yaşlarda değişik nedenlerle anne ile olan ilişkinin zorlandığını, eksik kaldığını hatta kayıplar içinde olduğunu görebiliriz. Anne ya çocuktan uzaktadır, ya çalışıyor çocuğa zaman ayıramıyor (örneğin Ay Oğlak’ta) ya da güvensiz ve mutsuzdur (Ay Akrep) Yetişkinlik yıllarında, özellikle kadınlarda bu durum sıklıkla annelik yapmakla, yuva kurmak ve mutlu olabilmekle ilgili sıkıntılara işaret eder. Gerçekte kişi kendi duygularını anlayamamakta, kendi kendisi ile rahatlatıcı, huzurlu bir ilişki içerisine girememektedir.

Haberin Devamı

Astroloji bize ipuçlarını verir ancak esas olan kişinin kendi hayatıdır. Mutlu olmak için astrolojiden hareket etmek yararsız ve boş bir uğraştır. Astroloji bize ancak yol haritamızı, güçlü ve zayıf yönlerimizi anlatır, geri kalan bizim kendi elimizdedir. Görüşmelerimin başında, astrolojinin yemek yapmaya benzediğini söylerim. Hayat bir mutfaktır. Mutfakta hepimize değişik malzemelerden farklı oranlarda verilir. Bazı malzemeler eksiktir, bazıları ise fazla. Kişi bu bağlamda kendi elindeki malzemelerden istediği yemeği yapmak durumundadır. Ancak kimi zaman malzemeler bol olsa bile, yemeği çok iyi yapamayabiliriz. Burada anahtar kelime farkındalığımız, ne yapmak istediğimizi bilip bilmemizdir. Kimi zaman eksik malzeme ile çok güzel yemekler yapabiliriz.

Haberin Devamı

Bu aşamada biz astrologların görevi kişinin nasıl bir yemek yapabileceğine ışık tutmaktır. Astrologlar hazır reçetelerden uzak durmalıdır. Bu ancak karşımızdaki kişinin durumunu, hayatını çok iyi kavramamızdan geçer. Bu nedenle, başkalarına yardımcı olabilecek olan astrolog önce kendini doğru bilmek, bu yönde tecrübe kazanmak ve olgunluk geliştirmek durumundadır. Herşeyin başında önce kendimizi bilmek gerekir.