Balık, ikircikli ve arada kalmış doğası ile zaten yeterince gariptir.
Balık, ikircikli ve arada kalmış doğası ile zaten yeterince gariptir. Burcun denk geldiği zamanlar, özellikle Mart ayı hem şaşırtıcı derecede soğuk hem de ilkbahara göz kırpan, Güneş aniden açıp ardından kar getirebilecek dengesizliklere işaret edebilir. Balık’ın kendi doğasında da bu tutarsızlıkları, iniş ve çıkışları hemen görebilirsiniz. Nitekim burcun sembolünde ters yönlere giden ama birbirlerine bir kordonla bağlı iki balık görürüz. Balık bu nedenle çift karakterli burçlardan sayılır. (Diğerleri İkizler, Başak ve Yay’dır)
Balık burcunun bu iki kutuplu doğasını anlamamız için ülkemizin astrolojik haritasına bakmak bile yeterlidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin 29 Ekim 1923 tarihli kuruluş haritasında, saat akşam 08:30’da, Ankara semalarında Balık zeval noktasında (tepe noktası, MC) duruyordu. Ülkemizin özgün coğrafyası, Doğu ile Batı’nın kırılma noktasında yer alması sembolik açıdan Balık burcunun sürekli bir arayış içerisinde olması ile örtüşmekte. Hatta ben, İstanbul’un yine bir Balık kenti olduğunu düşünürüm. Eski astrolojik kaynaklar İstanbul’u her ne kadar diğer bir su burcu olan Yengeç’le özdeşleştirse de, Balık’ın gizemi ve boğaz ile iki ayrılmış olması, kozmopolit yapısı Balık burcunun çok renkli, kimi zaman puslu ama bir o kadar büyüleyici güzelliğini anlatıyor.
Bu burç aklı ile değil, sezgisel ve sembollerle konuşan, yorum yapan bir yeteneğe sahiptir. Balık rasyonel aklın ötesine geçecek kapasitede bir burçtur. Albert Einstein’ın bu burçta doğmuş olmasına şaşmamak gerekir. Ancak Einstein bile ikilemlerden payını alır. Politik olarak pasifist ve insancıl değerleri savunmasına karşın, hayatın cilvesine bakın ki, Nazi’lerin atom bombası üretebilecekleri endişesi ile yazdığı mektupla ABD hükümetinin nükleer silah yapımında tetikleyici oldu. Başka bir açıdan bakıldığında, Balık her ne kadar yumuşak, merhametli ve acılara son derece açık, fedakar bir yapı gösterse de, pek çok Balık, özellikle Balık erkekleri kimi zaman tam tersi yönde bir tiran ya da kendilerini kaptırdıkları ideolojilerin kurbanı olabilirler. Nitekim Balık’ta kendi kimliğini sahip olduğu ideoloji ya da felsefesi ile ayırt edilemeyecek şekilde özdeşleştiren aşırı eğilimler ve bu yönde sonuna kadar gidebilen güç savaşları olabilir. Bir Balık ünlüsü olan Apple’ın kurucusu Steve Jobs, profesyönel hayatında böyle güçlü bir adanmışlık ve kendi kendisini yıpratan özellikler sergilemiştir. Nazi Almanya’sında kahraman olarak görülen SS subayı Adolph Eichmann yine bir Balık, hem de yükseleni Terazi olan bir Balık’tı. (Yükseleni Terazi olan bir başka ünlü ise Adolph Hitler’di)
Öyle gözüküyor ki, kimi zaman burçlarda kategorize edilen yumuşak, hoş özellikler hiç de masum sonuçlar üretmeyebilir, bu sadece Balık için değil, tüm burçlar için de söz konusudur. Tüm bunların ötesinde Balık’lar hayatın tüm özelliklerini üzerilerinde barındırırlar. Onların tek eksiği bu gücü açığa çıkarabilecekleri doğru motivasyonu kendi içlerinde bulmakta zorlanmalarıdır. Bunu yakaladıkların başarıya gitmeleri, hayal güçlerini, sezgilerini yaratıcı alanda kullanmaları hiç zor olmaz. Bu burçta doğan pek çok yaratıcı, edebiyat, sinema, güzel sanatlar ve bilim alanında hayal gücünün sınırlarını zorlamıştır. Alexander Graham Bell, Montaigne, Galileo Galilei, Michelangelo, Victor Hugo, Gabriel Garcia Marquez, Jack Kerouac aklımıza gelen sadece birkaç Balık kişisidir. Benzer şekilde, astrolojik haritanızda Balık hangi evde yer alıyorsa, o alanda gözleri kapalı bir fedakarlık, hizmet ve hayal gücünü ötelere taşıyacağımız bir yaratıcılık gösterebiliriz.