Kendimizi hayat aynasında görebilmek bu yaşlarda daha kolay olur
Astroloji’de orta yaş krizi olarak da adlandırılan 40 ve 45 yaş arası hayatımızın en yaratıcı ama aynı zamanda en çalkantılı dönemlerinden birisidir. Pek çoğumuz bu dönemde kendimizi ve hayat koşullarını daha eleştirel şekilde görmeye başlarız. Kuşkusuz bu süreç önemli astrolojik döngülerin bir araya geldiği bir kavşak noktası gibidir. Olgunlaşmayı ve sorumlulukları anlatan Satürn yaklaşık 29,5 yılda burçlar kuşağını dolaşmış olur. 30’lu yaşlarda, özellikle 29 yaş civarındaki ilk Satürn dönüşünden itibaren hayat koşturmacası içine gireriz. Ancak bu dönem aynı zamanda kendimizle ilgili pek bir şey bilmediğimiz bir dönemdir. Artan sorumluluk hissi, ailenin ve toplumun beklentileri yüzünden neredeyse kendimizle ilgili konularda körleşir, hayatta bir şeyleri ispat etme yarışına katılırız. 35’inden sonra hafif bir uyanış başlar. Hatta 33 yaş dikkat çekici bir köşe noktasıdır zira astrolojik döngüler 33-36 yaş aralığında hayattan ne istediğimiz konusunda dikkat çekici uyarılar getirmeye başlar. Bu yaşlarda özellikle kariyerde değişiklikler yaşanabilir.
Ancak 42 yaş, genel olarak da 40-45 yaş arası diyebileceğimiz dönem çocukluktan itibaren kendimizle ilgili geliştirmiş olduğumuz duygusal kalıpların sorgulandığı, kırılmaya başladığı yıllardır. Bu süreçte kendimizi aynada görmeyi idrak ederiz. Bu dönem, 42 yaş civarında Uranüs gezegeni doğum haritamızdaki yerinin tam karşısından geçer. Doğum astrolojisinde Uranüs bireysellik, uyanış ve varolan kalıplarından kurtulmayı anlatır. Özellikle bu dönemde, küçüklüğümüzden edindiğimiz ve kendimize şimdiye kadar bir rol biçtiğimiz varsayımların aslında pek de işlemediğini farketmeye başlarız. Örneğin şu anda 40-45 yaş aralığında olanlar, 1972-1977 yılları arasında doğanların Uranüs’lerinin Terazi burcunda olduğunu görüyoruz. Bu burç ilişkilerle, denge ve uyum yakalamakla yakından ilişkilidir. Dolayısıyla, bu yıllarda doğanların hayatında özellikle ilişkiler yönünde önemli ödünler, kendilerini sürekli başkalarına göre ayarlama, barış ve huzuru bozmamak için kişisel isteklerini erteleme, arzularını uykuya yatırma ve bireyselliklerinden vazgeçme sık görülen durumlardır. Ancak Uranüs, uyandırıcı ve değiştirici bir güç olarak, aynı zamanda bu kişilerin kendi özgün yönlerini ortaya çıkarma yönünde önemli bir itki de oluşturur ve bu durum sözünü ettiğimiz gibi 42 yaş civarında son derece belirgin hale gelir.
Şimdilerde 40-45 yaş aralığında olanlar, çocukluktan beri edinimş oldukları uyum gösterme, dengeyi tutturma ve kendi özgün niteliklerini bastırma konusunda artık kendilerine dönme zamanının geldiğini fazlasıyla hissediyorlar. Çoğü zaman bu durum boşanmalar, hayatta hızlı yön değişiklikleri ve kendilerini olduğu gibi kabul etme şeklinde ortaya çıkabiliyor. Zira bu yaşlarda artık kendimizi çok daha iyi anlamaya başlarken, hem sınırlarımızı, bu hayatta neler yapabileceğimizi daha iyi tartabiliyor, hem de kendimize daha çok merhamet gösterebiliyoruzdur. 30’lu yaşlarda hiç mümkün olmayan bu durum, orta yaş krizi içinde daha rahat ifade edilebiliyor. Sonuçta bu gelişmeler kendimize ve içinde bulunduğumuz bizi biz yapan ilişkilerimize eleştirel ama yaratıcı bir gözle bakabilmemizi sağlıyor.
43-44 yaş sınırında Satürn de bulunduğu konumun tam karşısından geçmeye başlar. Bu yaşlar kariyerde ve hayat yönünde diğer önemli bir muhasebe yapma dönemine işaret ederler. Bu yaşlara geldiğimizde, 30 yaş civarında bizim için önemli olup da nelere başlamışsak, artık kendimizi daha oblektif bir gözle değerlendirebiliriz. Bu dönemde, şimdiye kadar neler yapmış olduğumuzu, başarılarımızı anlarız ve eksik kalan yönlerimizin de daha kolay farkına varırız. Kısaca 40-45 yaş aralığı hayatımızın son derece hareketli, kendimizi gerçekçi bir aynada görmeye başladığımız, heyecanlı bir dönemidir.